Ramazan hazırlıkları erken başladı. Önce ABD Başkanı "Haçlı Seferi" ile düğmeye bastı. Onu İtalya Başbakanı takip etti... Amerika'daki Dünya Ticaret Merkezi ve Pentagon'un akıllara durgunluk verecek bir iç iktidar kavgası sonucu vurulmasıyla günah keçisi ilan edilen Usame Bin Ladin ve Taliban'ın şahsında bütün İslam alemini hedef alan operasyonlarla Ramazan hazırlıkları dünya genelinde başlatılmış oldu.
Bu seneki Ramazan hazırlıklarına her zaman olduğu gibi Türk medyası diğer ülke medyalarını geride bırakarak basın özgürlüğünden ve basın ahlak yasasından ne anladığını ve neyin anlaşılması gerektiğini de ortaya koymuş oldu.
Bunlar Ramazanın siyasi, askeri, kültürel hazırlıkları... Geriye ne kaldı? Geriye işin ilmi yönü kaldı.
Türk medyası burada da öncülüğü bırakmadı. Hemen çağdaş ve modern bilim adamlarını devreye koyarak, işlemi tamamladı.
Böylece dev ekranları ve gazete sahifeleri boy-boy, sayfa sayfa Ramazan hazırlıkları ile çalkalanmaya başladı. İslam'dı, Kur'an'dı, sünnetti, kadındı, erkekti, türbandı, namazdı, kurbandı, hacdı, zekattı... vs. vs. Malum konular.
Al birini vur ötekine... Konuş babam konuş, yaz babam yaz... Zenginin malı züğürdün çenesi mi desem... Ciğere ulaşamayan kedi tesellisi mi desem... Beynamaz bahanesi mi desem... Amerika'dan çok Amerikancı, kraldan çok kralcı mı desem. Bilmiyorum, ama bu sene Ramazan hazırlıkları hem erken başladı, hem de çok yönlü...
Fakat, bakıyorum da bu hazırlıklar bizim insanımızın, bizim örfümüzün, bizim dinimizin hazırlıklarına pek benzemiyor. Mesela oruca 3 aylar olarak başlamak, kefaret ve kaza oruçları tutmak.... Veya Pazartesi-Perşembe günleri oruç tutmak.. Kaza namazı kılmak... Hayır yapmak, fakir-fukaranın elinden tutmak, yetimi sevindirmek, açları doyurmak, çıplakları giydirmek gibi... Kur'an öğrenmek, hatim başlamak... Bakıyorum da o birilerinin böyle bir inancı, aşkı, heyecanı, zevki, örfü, kültürü yok.
Halbuki Ramazan onlar için de rahmet. İslam onlar için de tek umut... Peygamberimiz Hz. Muhammed (sav) bizim için olduğu kadar onlar için de, bütün alemler için de rahmet, örnek ve rehber.
O halde nedir bunların İslam'dan, Müslüman'dan, Kur'an'dan alıp veremediği.
İslam, inanılması ve yaşanılması gereken bir dindir. İlahidir, vahiy yoluyla gelmiştir. Beşeri değildir. Beşeri olmaktan beri olduğu gibi beşeri münakaşa ve mülahazadan da beridir, uzaktır. Ya inanırsın, ya inanmazsın. Ya yaşarsın, ya yaşamazsın. Mesele bu kadar açık ve nettir.
Okur-yazarlık, bilgi-ilim-kültür seviyesi ne olursa olsun hiç bir Müslüman'ın İslam-Kur'an-Peygamber-sünnet ve ibadet vb. konularda hiçbir endişesi, şüphesi, problemi yoktur. Her mü'min ve Müslüman karınca kaderince bir şeyler yapmaya çalışır. Yapamadığını, anlayamadığını da yapmaya ve anlamaya devam eder. Eksikliği İslam'da değil kendinde arar. "Hasbünallah" der, "Allah vekil" der, yoluna gider.
İslam'ı kimilerin tehlikeli, kimilerin anlaşılmaz, kimilerin geri kalmış göstermesi; o kimilerin ne kadar tehlikeli, ne kadar anlaşılmaz, ne kadar da geri kalmış olduklarını gösterir.
Herkesin hazırlığı kendisinedir.
Bu seneki Ramazan hazırlıklarına her zaman olduğu gibi Türk medyası diğer ülke medyalarını geride bırakarak basın özgürlüğünden ve basın ahlak yasasından ne anladığını ve neyin anlaşılması gerektiğini de ortaya koymuş oldu.
Bunlar Ramazanın siyasi, askeri, kültürel hazırlıkları... Geriye ne kaldı? Geriye işin ilmi yönü kaldı.
Türk medyası burada da öncülüğü bırakmadı. Hemen çağdaş ve modern bilim adamlarını devreye koyarak, işlemi tamamladı.
Böylece dev ekranları ve gazete sahifeleri boy-boy, sayfa sayfa Ramazan hazırlıkları ile çalkalanmaya başladı. İslam'dı, Kur'an'dı, sünnetti, kadındı, erkekti, türbandı, namazdı, kurbandı, hacdı, zekattı... vs. vs. Malum konular.
Al birini vur ötekine... Konuş babam konuş, yaz babam yaz... Zenginin malı züğürdün çenesi mi desem... Ciğere ulaşamayan kedi tesellisi mi desem... Beynamaz bahanesi mi desem... Amerika'dan çok Amerikancı, kraldan çok kralcı mı desem. Bilmiyorum, ama bu sene Ramazan hazırlıkları hem erken başladı, hem de çok yönlü...
Fakat, bakıyorum da bu hazırlıklar bizim insanımızın, bizim örfümüzün, bizim dinimizin hazırlıklarına pek benzemiyor. Mesela oruca 3 aylar olarak başlamak, kefaret ve kaza oruçları tutmak.... Veya Pazartesi-Perşembe günleri oruç tutmak.. Kaza namazı kılmak... Hayır yapmak, fakir-fukaranın elinden tutmak, yetimi sevindirmek, açları doyurmak, çıplakları giydirmek gibi... Kur'an öğrenmek, hatim başlamak... Bakıyorum da o birilerinin böyle bir inancı, aşkı, heyecanı, zevki, örfü, kültürü yok.
Halbuki Ramazan onlar için de rahmet. İslam onlar için de tek umut... Peygamberimiz Hz. Muhammed (sav) bizim için olduğu kadar onlar için de, bütün alemler için de rahmet, örnek ve rehber.
O halde nedir bunların İslam'dan, Müslüman'dan, Kur'an'dan alıp veremediği.
İslam, inanılması ve yaşanılması gereken bir dindir. İlahidir, vahiy yoluyla gelmiştir. Beşeri değildir. Beşeri olmaktan beri olduğu gibi beşeri münakaşa ve mülahazadan da beridir, uzaktır. Ya inanırsın, ya inanmazsın. Ya yaşarsın, ya yaşamazsın. Mesele bu kadar açık ve nettir.
Okur-yazarlık, bilgi-ilim-kültür seviyesi ne olursa olsun hiç bir Müslüman'ın İslam-Kur'an-Peygamber-sünnet ve ibadet vb. konularda hiçbir endişesi, şüphesi, problemi yoktur. Her mü'min ve Müslüman karınca kaderince bir şeyler yapmaya çalışır. Yapamadığını, anlayamadığını da yapmaya ve anlamaya devam eder. Eksikliği İslam'da değil kendinde arar. "Hasbünallah" der, "Allah vekil" der, yoluna gider.
İslam'ı kimilerin tehlikeli, kimilerin anlaşılmaz, kimilerin geri kalmış göstermesi; o kimilerin ne kadar tehlikeli, ne kadar anlaşılmaz, ne kadar da geri kalmış olduklarını gösterir.
Herkesin hazırlığı kendisinedir.
Ali Gedik / diğer yazıları
- Milli Çözüm Milli Ekonomi Modeli / 03.07.2010
- Türkiye'nin çıkmazı / 02.07.2010
- Geleceğe yürüyebilmek adına / 14.05.2010
- Bir başka gerekçe ile Milli Ekonomi Modeli / 06.05.2010
- Son olaylar üzerine / 30.04.2010
- Kararı milletin kendisi verecek / 22.04.2010
- Problem temelde / 10.04.2010
- Anayasa değişikliği üzerine / 01.04.2010
- Siyaset nedir ve siyasetçi kimdir? / 30.03.2010
- Bu bir kör dövüşü müdür? / 26.03.2010
- Türkiye'nin çıkmazı / 02.07.2010
- Geleceğe yürüyebilmek adına / 14.05.2010
- Bir başka gerekçe ile Milli Ekonomi Modeli / 06.05.2010
- Son olaylar üzerine / 30.04.2010
- Kararı milletin kendisi verecek / 22.04.2010
- Problem temelde / 10.04.2010
- Anayasa değişikliği üzerine / 01.04.2010
- Siyaset nedir ve siyasetçi kimdir? / 30.03.2010
- Bu bir kör dövüşü müdür? / 26.03.2010