Dış politikada bırakın cümleleri, bazen kelimeler, harfler, bu cümle ve kelimelerin telaffuzunda ortaya konulan mimikler bile büyük önem arz eder. Bu bağlamda Türkiye'nin Suriye'deki operasyonları çerçevesine, Rusya'nın ortaya koyduğu ve adım adım "uyarılarla" dolu açıklamalarının dikkatle izlenmesi gerektiğini düşünüyorum.
Rusya Devlet Başkanı Putin ilk açıklamasını, G-20 Zirvesi için gittiği Çin'de yaptı. Ve şu çok anlamlı cümleyi kullandı:
"Uluslararası hukuk kurallarına ve prensiplerine aykırı olan hiçbir eylemi memnuniyetle karşılayamayız."
Putin'in dediği şuydu: "Bu operasyonu Rusya'dan izin alarak yaptınız. İzin aldığınız çerçevenin dışına çıkmayın."
Putin'in ifade ettiği "memnun olmayız" ifadesinin sonunda nerelere varacağımız her halde gizli değil.
Türk tankları Suriye topraklarında ilerlemeye devam edince ve El Bab, ardından Rakka'ya kadar uzanacak derin bir operasyon işareti gelince ve hatta "Rakka" diyerek aslında Halep'te sıkışan ÖSO için bir koridor açma planları konuşulmaya başlayınca, Rusya'dan ikinci açıklama geldi.
Rusya Dışişleri Bakanlığı şu "çok hassas!" ifadeleri kullandı:
"Türk askerleri ve Türkiye destekli muhaliflerin Suriye'nin daha derinlerine ilerlemesinden büyük endişe duyuyoruz.
Türkiye'nin adımları Suriye'deki askeri ve siyasi durumu daha karışık hale getirebilir. Türkiye Suriye'deki durumu istikrarsızlaştıracak herhangi bir adımdan kaçınmalı."
Rusya diyor ki;
Dikkat! Verdiğiniz sözün dışına çıkmayın. Şehirlerinizi tehdit eden IŞİD'e yönelik operasyonlarda Cerablus'u aşmayın.
Daha derine gitmeyin.
Bu durumdan endişe duyuyoruz!
Bu adımlarınız Suriye'deki askeri ve siyasi durumu DAHA DA İSTİKRARSIZLAŞTIRACAK!
Lafın tamamını deliye derler!
Rusya, ABD'nin Türkiye'yi sinsi bir şekilde Suriye derinlerine sokarak Rusya ile sıcak bir çatışmanın eşiğine gelmesini önlemeye çalışıyor.
Rusya, Suriye'deki dengeleri kökten değiştirecek şekilde Halep'e bir dış müdahaleye dair en küçük iz gördüğü anda, buna göz yummayacağı aşikâr.
Suriye iç savaşında Halep'i alan tarafın savaşı da alacağını herkes biliyor.
Bundan dolayıdır ki, Cerablus operasyonundan önce defalarca Rusya ile hatta Suriye tarafı ile "istihbaratçı" düzeyinde de olsa görüşüp "kısmi" bir güvenlik harekatı için el sıkışan Türkiye'nin, Azez diyerek El Bab diyerek Halep'te sıkışan muhalifler için koridor açma teşebbüsüne girme düşüncesi "büyük bir bölgesel savaşın" kapısını açar.
Ne mi yapılmalı?
Ben olsam bir an önce Erdoğan'ın masasına, Prof. Dr.
Haydar Baş'ın geçen hafta yazdığı "Cerablus batağından çıkılabilir mi?" başlıklı yazısını koyardım.