Eski içişleri bakanlarından Mehmet Ağar, FETÖ darbe girişimini araştırma komisyonunda konuştu. Tecrübeli devlet adamı Ağar'ın konuşmasında, bilhassa Türkiye'deki sol örgütlerin arkasındaki gücü işaret ederken ortaya koyduğu yorumlar herkesi şaşırttı.
Ağar'a göre "emniyette şube müdürü iken sol örgütlerin arkasında Rus servislerinin olduğunu sanıyordu. Böyle şartlanmışlardı. Emniyet müdürü olunca anlamış ki, hiç birinin arkasında Rus servisi yok, hepsi batı gizli servisleri tarafından destekleniyor."
Ağar "sadece Türkiye Komünist Partisi'nin batı tarafından desteklenmediğini" iddia ediyor ve "Türkiye Komünist Partisi üyelerini hayatlarında ellerine bıçak almamış düzgün fikir adamları olarak kabul etmek lazım. Hiçbir şiddet eylemi olamayan insanlardı" diyor.
Eski bakana göre 12 Eylül öncesi silahlı sol gruplar batı istihbaratı tarafından destekleniyordu ve kendisi bunu emniyet müdürü olunca öğrenmişti. Komünist Partisi'nin ise batı ile bir irtibatı yoktu, Rusya'ya yakındı.
Oysa onun polis şefliği yaptığı 1970'li yıllarda, bugün "düzgün çocuklardı" dediği komünistler ölüm ve işkence listesinde idi.
Bu ülke meselelerine vakıf olan herkesin çok iyi bildiği ama Sayın Ağar'ın ancak 1993 yılında yani darbeden 13 yıl sonra emniyet genel müdürü iken "anlayabildiği!" gibi ülkede silahlı sol örgütlerin büyük bir kesimi batı tarafından destekleniyordu ve aynı batı bu örgütlerin Rusya tarafından desteklendiği propagandasını yapıyordu. Silahlı eylemlerle ilgisi olmayan aktivist sol gruplar da yine gayet profesyonel bir şekilde Rus yanlısı olarak lanse ediliyordu.
Ama Ağar'ın darbe komisyonunda gizlediği bir şey var ki o da silahlı sağ grupların da arkasında yoğun olarak ABD servislerinin olduğu idi. Bugün "cici adamlardı" denilen komünist partisi üyelerini yok etmek için kurulan komünizmle mücadele derneklerinin arkasında da hep batı vardı.
Yani sokakta çatışan sağ gruplar "komünistler Moskova'ya!" diye bağırıp solculara kurşun sıkarken onlara silah veren güç ile "faşistlere ölüm" diyerek milliyetçilere kurşun sıkanlara silah veren güç aynı idi.
Mehmet Ağar'ın asıl bu gerçeği ilan etmesi lazımdı.
Bu ülkede iç savaş çıkartarak gençleri bir birine düşüren güç aynı güç idi.
Türk siyasetçiler her zaman ve zeminde "bu güce" esir oldukları için kaostan, kavgadan ve darbelerden kurtulamıyorlar.
Peki, ne yapmak lazım?
Bu sorunun cevabını Filipinler Devlet Başkanı Duterte veriyor ve "ABD'nin tasmalı köpeği olmayacağız" diyor.
Duterto "ülkedeki bütün Amerikan askerlerinin ülkeden çıkartılacağını" da sözlerine ilave ediyor.
Bu yazıyı yazarken, yüzlerce vatandaşımızı kaybettiğimiz 15 Temmuz darbe kalkışmasının beyin isimlerinden biri olan Adil Öksüz'ün, İncirlik Üssü'nden ABD kargo uçakları ile kaçırıldığı haberleri düştü önümü.
Yani parçalar bir bir birleşiyordu.
Türkiye'nin sorunlarının kökten çözülmesi için bu parçalar birleştirilmelidir.
Ve bu parçalar birleştirilirken tam merkeze Prof. Dr
Haydar Baş'ın "milli bütünlüğümüz, dini bütünlüğümüzdür" tezi yerleştirilmelidir.
Başka çare yok.