Yıllar önce bir panel için gittiğimiz Kırklareli'nde görüştüğümüz yerel medya temsilcilerinden duymuştum ilk kez, yerli yatırımcıların akın akın Bulgaristan'a yöneldiğini. Birçok fabrika sahibi, tesislerini adeta sökerek Bulgaristan'a taşımışlar, üretime orada devam ediyorlardı. Bulgaristan'da binlerce Bulgar genci Türklerin sahip olduğu tesislerde çalışıyor, evine ekmek götürüyordu.
Türkiye'nin Sofya Ticaret Başmüşaviri Mehmet Emrah Sazak'ın açıklamalarından öğreniyoruz ki, "Halihazırda Türkiye-Bulgaristan arasında yaklaşık 3.5 milyar Euro'luk bir yatırımımız var."
Gerçi Sazak, Türk yatırımlarının yoğunlaşmasını "Bulgaristan, Türkiye'nin komşu ülkesi olması sebebiyle Türkiye'nin AB'ye ihracat noktasında da önemli bir lojistik üs konumunda" olması diye açıklıyor ama gerçek hiç de öyle değil.
Türkiye'de büyük vergi yükleri ve üretim maliyetleri yüzünden üreticiler "Bulgaristan'a ve başka ülkelere kaçıyorlar."
Evet, kaçıyorlar.
Çünkü Türk sanayicilerini buralarda büyük destekler, düşük enerji maliyetleri ve düşük vergi yükü bekliyor.
Bu kaçış elbette sadece Bulgaristan'a yönelik değil. Birçok Balkan ülkesi son yıllarda Türkiye'den "ciddi oranda" sanayi yatırımı ithal etmiş durumda.
"Ne güzel, işte, müteşebbislerimiz ülke ülke yatırım yapıyor" diye olaya bardağın dolu tarafından bakabilirsiniz ama bir de bardağın boş tarafından bakarak "ağır vergi yükü ve cezalarla" üreticisini perişan ederek başka ülkelere kaçmak zorunda bırakan bir devletin aslında harakiri yaptığı gerçeğini görmeniz gerekir.
Düşünsenize Anadolu'da bir tesiste bin güçlükle üretim yapan bir fabrika, ürettiği mamulleri ağır tonajlı araçlarla 3. Köprüden İstanbul'a sokmak isteyen bir yatırımcıdan bağlantı yollarıyla birlikte 165 lira para alıyorsunuz. Üreticinin tarlasından bin güçlükle domatesini, salatalığını toplayıp, araçlara yükleyip, İstanbul'a gönderenlerden ya da zaten krizde olan beyaz et üreticilerinin, kırmızı et üreticilerinin TIR'larla İstanbul'a soktuğu ürünlerden aynı nakliye ücretini alıyorsunuz.
Bu durum üreticiyi yok etmek için bir devlet projesi olarak karşımıza çıkmaz mı?
O halde Bulgaristan'da etin kilosunun neden 7 lira olduğuna, Türkiye'de ise neden 40-50 TL'ye çıktığına fazla kafa yorma yormaya gerek var mı?
Bugün ihracat düştü diye feryat ediyoruz.
İhracatın düşmesi bir sonuçtur.
Sebepleri irdelemezseniz, 15 Temmuz darbesinden daha büyük felaketlere maruz kalırız.
Üretici, sanayici, yatırımcı bir ülkenin baş tacıdır ve öyle de olmalı.
Üreticiyi sırtında taşıması gerekenler, üreticinin sırtına binmeyi marifet sayarsalar, yakında "binecek sırt bulamayacaklar."
Bunları son bir ayda İstanbul'daki belirli üretim ve pazarlama merkezlerinde gördüğüm "korkunç durgunluğun ve işsizliğin" acı manzarası ve bir biri ardına kepenk kapatan tesislerin feryadı içinde yazıyorum.