AB'nin Kopenhag Kriterleri'nin ardından, ABD'nin Irak operasyonu hazırlıkları belgesellerdeki leş yiyicilerin halini hatırlatıyor. Şimdilerde var mı bilmiyoruz ama, yamyamları da hatırlatmıyor değil.
Dünyanın süpergücü ABD, bir yere operasyona karar vermeyegörsün, bir sürü avanesi, yardakçısı, çanakçısı yamyam çığlıkları koparmakta gecikmiyorlar.
Varlıklarını, politikalarını ABD'ye borçlu olanlar, kraldan daha kralcı olmak zorunda kalınca vahşetin boyutları ve çığlıkları arasında masumların ne gözyaşları, ne feryatları ne de çığlıkları artık ne duyulur, ne görülür ne de hissedilir.
Bugün savaş çığlıkları atanlar, yarın kendisi için düzenlenecek bir operasyonun çığlıklarını atabilecekler mi? Buna vakit bulabilirler mi? Veya böyle bir hakları olabilecek mi?
Her aklı selim sahibi biliyor ki, ABD'nin Irak'a saldırmasının hiç bir haklı ve kabul edilebilir bir yanı yoktur. Bu, hiç bir hukuki ve insani dayanağı olmayan ve tek taraflı alınmış bir karardır. Kimilerinin inanarak, kimilerinin de korku belası ile iştirak ettiği bir vahşet korosu, bütün dünyanın üzerine bir kâbus gibi çökmüş durumdadır.
Bugün pazarlık masasına oturmaya çalışanlar, yarın kendileri için kurulacak pazarlık masalarında kendi yerlerinde hangi kurbanların oturacağını bilemezlerse, dünya bu savaş çığlıklarından hiç kurtulmayacak demektir.
O halde çözüm ortadadır. Çözüm: hangi sebep olursa olsun, pazarlık masalarına oturmak değil, pazarlık masalarındaki oyunları bozmaktır.
Buna da en güçlü ve belki de tek aday, Türkiye'dir. Eğer Türkiye, hükümetiyle meclisiyle, askeriyle, sivil toplum örgütleriyle ve elbette medyasıyla bu tarihi görevini yaparsa dünya yeni ve gerçek bir süpergüce kavuşmuş olacaktır.
Hayır, böyle değil de savaş çığlıkları arasında kendisini kaybeder, varlığını ve geleceğini ABD'ne bağlarsa, sadece kendisini değil; bütün dünyayı da belaya vermiş olur. O bakımdan, savaş çığlıkları sadece Irak'ı tehdit etmiyor.
Dünyanın süpergücü ABD, bir yere operasyona karar vermeyegörsün, bir sürü avanesi, yardakçısı, çanakçısı yamyam çığlıkları koparmakta gecikmiyorlar.
Varlıklarını, politikalarını ABD'ye borçlu olanlar, kraldan daha kralcı olmak zorunda kalınca vahşetin boyutları ve çığlıkları arasında masumların ne gözyaşları, ne feryatları ne de çığlıkları artık ne duyulur, ne görülür ne de hissedilir.
Bugün savaş çığlıkları atanlar, yarın kendisi için düzenlenecek bir operasyonun çığlıklarını atabilecekler mi? Buna vakit bulabilirler mi? Veya böyle bir hakları olabilecek mi?
Her aklı selim sahibi biliyor ki, ABD'nin Irak'a saldırmasının hiç bir haklı ve kabul edilebilir bir yanı yoktur. Bu, hiç bir hukuki ve insani dayanağı olmayan ve tek taraflı alınmış bir karardır. Kimilerinin inanarak, kimilerinin de korku belası ile iştirak ettiği bir vahşet korosu, bütün dünyanın üzerine bir kâbus gibi çökmüş durumdadır.
Bugün pazarlık masasına oturmaya çalışanlar, yarın kendileri için kurulacak pazarlık masalarında kendi yerlerinde hangi kurbanların oturacağını bilemezlerse, dünya bu savaş çığlıklarından hiç kurtulmayacak demektir.
O halde çözüm ortadadır. Çözüm: hangi sebep olursa olsun, pazarlık masalarına oturmak değil, pazarlık masalarındaki oyunları bozmaktır.
Buna da en güçlü ve belki de tek aday, Türkiye'dir. Eğer Türkiye, hükümetiyle meclisiyle, askeriyle, sivil toplum örgütleriyle ve elbette medyasıyla bu tarihi görevini yaparsa dünya yeni ve gerçek bir süpergüce kavuşmuş olacaktır.
Hayır, böyle değil de savaş çığlıkları arasında kendisini kaybeder, varlığını ve geleceğini ABD'ne bağlarsa, sadece kendisini değil; bütün dünyayı da belaya vermiş olur. O bakımdan, savaş çığlıkları sadece Irak'ı tehdit etmiyor.
Ali Gedik / diğer yazıları
- Milli Çözüm Milli Ekonomi Modeli / 03.07.2010
- Türkiye'nin çıkmazı / 02.07.2010
- Geleceğe yürüyebilmek adına / 14.05.2010
- Bir başka gerekçe ile Milli Ekonomi Modeli / 06.05.2010
- Son olaylar üzerine / 30.04.2010
- Kararı milletin kendisi verecek / 22.04.2010
- Problem temelde / 10.04.2010
- Anayasa değişikliği üzerine / 01.04.2010
- Siyaset nedir ve siyasetçi kimdir? / 30.03.2010
- Bu bir kör dövüşü müdür? / 26.03.2010
- Türkiye'nin çıkmazı / 02.07.2010
- Geleceğe yürüyebilmek adına / 14.05.2010
- Bir başka gerekçe ile Milli Ekonomi Modeli / 06.05.2010
- Son olaylar üzerine / 30.04.2010
- Kararı milletin kendisi verecek / 22.04.2010
- Problem temelde / 10.04.2010
- Anayasa değişikliği üzerine / 01.04.2010
- Siyaset nedir ve siyasetçi kimdir? / 30.03.2010
- Bu bir kör dövüşü müdür? / 26.03.2010