Hayatımızın ayrılmaz bir parçası. Bazen insan sağlığını riske atan üç beyaz dan birisi olsa da yaşantımızın ayrılmaz bir parçası. Onsuz hiçbir şeyin tadı yok. Başta temel içeceklerimizden Çay olmak üzere tatlılar "o" olmadan bir anlam ifade etmiyor.Evet, "şeker"den bahsettiğimi anladınız. Sofralarımıza gelinceye kadar hangi aşamalardan geçtiğini içimizden kaç kişi biliyor. Eğer yaşadığımız ilde fabrikası yoksa nereden bilebiliriz ki?Senelik izinde olunca zamanı da değerlendirmek açısından 1933 yılında ülkemizin kurucusu Büyük Önder
Mustafa Kemal Atatürk'ün Eskişehir'de açılışını yaptığı "Kazım Taşkent Şeker Fabrikası"nı ziyarete gittim.1999 yılından beri Fabrikanın değişik kademelerinde görev yaptıktan sonra 2010 yılından itibaren "Şeker Sanayii İşçileri Sendikası iş yeri baş temsilciliği" görevini yürüten hemşerim-köylüm Osman Nebioğlu ile birlikte fabrikayı bir baştan bir başa gezdik. Pancar olarak tesise giren ürünün 36 saat sonra toz şeker olarak çıkış aşamalarını gördük.Tamamen Türk mühendis ve işçilerinin kurmuş olduğu bu muhteşem tesis ülkemizdeki sayılı birkaç fabrika arasında. Bin kişiye yakın vatandaşımız geçimini buradan sağlıyor.En kapsamlı şeker üretim tesisi olarak kurulan Eskişehir Şeker Fabrikası bünyesinde diğer fabrikalarda bulunmayan Şeker makine fabrikası ile Alkol fabrikası da tesisin diğer üniteleri. Üretim aşamalarında kullanılan Elektrik enerjisi yine bu fabrikadan elde ediliyor. Bu günlerde kampanya dönemi olduğu için fabrika tam kapasite çalışıyor. Bu dönemde yaklaşık "850 bin ton pancar" işlenerek bundan "115 bin ton şeker" elde edilecek.Tesisin ilk girişinde pancar yüklü kamyonlar yüklerini boşaltırken geniş alanda biriktirilen kocaman pancar stokları şeker olmak için sıralarını beklemekte.Eskişehir'de yetiştirilen pancarın dışında ayrıca Bilecik, Bursa, Balıkesir Susurluk yöresinden getirilen pancarlar bu yıl fabrikada işleniyor. Çağın teknolojisiyle donatılan Eskişehir Şeker fabrikası ülkemizin ekonomisine büyük katkı sağlamakta. Ekonomi biliminin esası olan "üretim" işte bu tesislerde gerçekleşiyor. Bir ülkede üretim olmadan kalkınmanın mümkün olmayacağı iktisadın temel kuralıdır.Osman beyle birlikte fabrikayı gezerken bazı çalışanların gözü televizyon ekranlarındaydı. "Hayırdır önemli bir haber mi var?" diye sorunca aldığım cevap beni şaşkına çevirdi.Meğerse o gün Elazığ, Malatya, Erzincan, Kastamonu, Çorum, Yozgat illerimizde bulunan Şeker Fabrikalarının özelleştirme ihalesi varmış. Bu ihalede televizyonlardan canlı olarak yayınlanmakta.İleriki zamanlarda Eskişehir'deki bu muhteşem tesisin de aynı kaderi yaşayacağını öğrenince üzüldüm. Zarar eden bir kurum olsa bunu anlarım ancak milyarlarca kârı olan fabrikalar niçin ve neden satılıyor, özelleştiriliyor -bir iktisat fakültesi mezunu olarak- bunu hala anlamış değilim sevgili dostlar. Eğer satılacak bir şey varsa oda fabrika değil üretilen şeker satılmalı. Bana göre fabrikanın kapasite artırımı yapılarak üretilen şeker dış piyasaya satılarak daha çok gelir elde edilemez mi? Yapay tatlandırıcıların son zamanlarda hayatımıza yoğun olarak girdiği bir dönemde bu tesislerin elimizden çıkıp küresel sermayelerin eline geçmesi ile birlikte gelecek nesiller için ciddi bir sorun olmayacağının garantisini kim verebilir sevgili dostlar.Sonuç olarak bu özelleştirme ihalesi o gün gezimize tuz biber olurken 1933 yılında ülkemizin kurucusu Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk'ün Eskişehir Şeker Fabrikasını ilk girişine yazılı şu anlamlı sözleriyle bu yazıyı bitirelim. "Türkiye Cumhuriyeti, Böyle Sanayi Müesseseleri ile Zenginleştirenlere Güzelleştirenlere Minnet" Görene? Köre ne?