Selçuk Üniversitesi Mevlana Araştırma ve Uygulama Merkezi (SÜMAM) Müdürü Yrd. Doç. Dr. Nuri Şimşekler, semanın, tasavvufta "dinlemek, güzel şarkı söylemek" anlamına geldiğini, aynı zamanda insanın bedensel gereksinimlerinden sıyrılarak, bütün hücrelerle Yaradanı hissetmek için yapılan bir hareket olduğunu belirtti. Mevlana'dan önce ya da Mevlana'nın yaşadığı dönemde, sufi olmamasına karşın dönerek zikir yapan kişiler bulunduğunu ifade eden Şimşekler, ancak Mevlana'nın semaya farklı bir anlam kazandırdığını, vefatından sonra da Mevlevilik tarikatı kurularak sistemli bir hale getirilmesiyle semanın biraz daha gizemli bir değer haline geldiğini vurguladı. Şimşekler, bütün geleneklerde olduğu gibi bir usulü bulunan semanın bugünkü haline yakın şeklini 16. yüzyılda aldığını anlatan Şimşekler, "Mevlevilik gibi yaygınlaşan Bektaşilikten ayırt etmek için, semaya zaman içinde unsurlar eklenmiş, kurallara bağlanmış, öğretileri yeniden şekillenmiştir. 700 yılı aşkın bir gelenek olan sema, bugüne kadar geliyor" dedi. Mevlevilikte geleneklerin fazla değişmemesi nedeniyle, Mevlana'nın yaptığı sema ile günümüzdeki sema arasında çok büyük bir değişiklik olmadığını vurgulayan Şimşekler, şunları kaydetti: "Bu nedenle semanın bundan sonra da bozulmadan korunması önemlidir. Mevlana dönemindeki kıyafetlerin, bugünkü ile aynı olup olmadığını söylemek zor. Ancak Mevlevilik geleneğinde, benimsenen bir anlayışın kolay kolay değişmediği prensibinden yola çıkarak, Mevlana dönemindeki semazenlerin de bugünküne benzer kıyafetler giydiği, hattabu kıyafetlerin de onların günlük kıyafetleri olduğunu söyleyebiliriz."