Sevgili Blair!

Şu mektubu okuyunuz lütfen!Sevgili Blair,"Seninle telefonda konuşabildiğim zaman çok mutlu oluyorum. Bu yüzden sık sık görüşmek isterim. Umarım Londra'daki katıldığın yaz kampı başarılı olmuştur. Başına bu kampta bir şey gelir diye çok korktum, bazı geceler uyuyamadım sevgili Blair.Yahu Blair, sizin memlekete başta Susurluk ayranı olmak üzere içecek ihraç eden bazı Türk firmaların birtakım sıkıntıları var demiştim sana. Bu sıkıntıları dile getirmek için sana bu mektubu yazıyorum. Ricam üzerine beni hiç kırmazsın bilirim bu ihtilafı çözmek üzere duruma Dış Ticaret Bakanının da yardımıyla müdahale ettin Blair, iyi de ettin. Bu vergi kaçakçılığı tam örtbas ediliyordu ama şu sizin Danıştay yok mu? Var değil mi? İşte o Danıştay rahat durmuyor. Bu gidişle Türk şirketler aleyhine kötü bir karar verecek. Üzülerek söylüyorum bu durumda, Susurluk ayranı ve diğer ayran ihracatı yapan şirketlerimiz İngiltere'deki faaliyetlerini durduracaklar.  İngiltere'deki büyükelçimiz ilgili bakanınızla görüşmüş, bakanınız Danıştay'daki sürece müdahalenin zorluluklarını uzun uzun anlatmış. Ben anlamam sevgili Blair, şirketlerimiz aleyhine makul olmayan yüksek tutarlarda geri ödeme kararının alınmamasını sağlanmalısın. Bunu yaparsan sana minnettar kalırım.Şunu da söyleyeyim sevgili Blair, Danıştay'ın alacağı olumsuz bir karar, İngiltere'yle ticaret yapma ve bu ülkede yatırım arayışındaki Türk firmalarını olumsuz etkileyecektir. Ne kaybedeceğini artık sen düşün sevgili Blair. AB üyeliğinden bile kovulabilirsiniz. Benden duymuş olma ama komisyon bu olayı inceliyor. Bu tehdidi şantaj olarak algılama sevgili Blair, yoksa çok kırılırım ve sana küser bir daha da senle konuşmam.Sevgili Blair, bu isteğimi lütfen İngiltere'nin iç işlerine ve yargısına müdahale olarak düşünme aramızdaki bağımız sevgi bağı biliyorsun. Türkiye Cumhuriyeti'nin Başbakanı İngiltere Başbakan'ı Blair'e böyle bir mektup kaleme almadı elbette. Böyle bir talep içeren mektup kaleme alınması, hem İngiltere'nin iç işlerine hem de yargısına müdahale demek olacağı için İngiltere'de Blair'in istifasına kadar büyük sonuçlar doğurabilirdi. Böyle bir mektup yazılmadığı için böylesi sonuçlar da görülmedi.  Ama benzer bir mektup, Blair tarafından "Dear (sevgili) Tayyip" başlığıyla Türkiye Cumhuriyeti Başbakan'ına iletildi. Türkiye'de böyle bir mektup İngiltere'de oluşturacağı sonuçları genellikle oluşturmaz. Çünkü Türkiye'deki siyasiler foyaları ortaya çıkınca pişkinliğe vururlar. İngiltere Başbakanı Blair, Başbakan Erdoğan'a gönderdiği mektupta, viski ihracatı yaparken çifte fiyat yöntemiyle vergi kaçırdığı anlaşılan İngiliz şirketlerinin Danıştay'da sonuçlanmak üzere olan davalarında yardım istiyor.Gümrük Teftiş Kurulu'nun incelemesi sonucunda "çifte fiyat" uyguladığı belirlenen bu İngiliz şirketlerine 500 milyon dolar civarında vergi ve ceza yazılmış, şirketler de Danıştay'da dava açmışlardı. Dava aleyhlerinde bir sonuca doğru yaklaşınca Blair'i araya sokmuşlar. Blair mektubunda bir Başbakan'a "sevgili" diye hitap ederek, vergi kaçırdığı ispatlanan İngiliz şirketlerine imtiyaz talebiyle, Türkiye'nin yargısına müdahale edilmesini istemesi ve istekleri gerçekleşmediği takdirde olacaklar konusunda tehdit etmesiyle birçok yanlışı bir mektuba sığdırmayı başarmış. İngiltere Başbakan Blair, özel şirketler için böyle bir talepte bulundu diye kaynıyor. Bu ahlaksız teklifin yapıldığı Türkiye ve AKP hükümetinde ise büyük bir sessizlik var. Bu ahlaksız taleplere hak ettiği cevabın AKP hükümeti tarafından verilememiş olması, daha önce benzer olaylar karşısında hükümetin tavrını görenleri şaşırtmamıştır. Bu son olay hükümetin itibarının nerelere düştüğünü göstermesi açısından da unutulmayacaktır.