Dışişleri Bakanı Davutoğlu’nun “sıfır problem politikası” yine işbaşındaydı. Önce Başbakan AKP Kongresi’nde Rusya’yı hedef tahtasına oturttu, arkasından Rusya’dan kalkan Suriye uçağı Ankara’ya indirilip içindekilere el konuldu. Muhtemelen o ki, ABD istihbaratı bu uçakta silah olduğu bilgisini vermiş. Türkiye de bu yemi yutarak Rusya’dan kalkan uçağı indirdi.
Uçak indirilmeden iki saat önce Rusya, Türkiye’nin bu akıl almaz hamlesini önceden haber alarak Türkiye’ye bir haber gönderdi. Gelecek hafta Putin Türkiye’ye gelecekti, bu ziyaretin ertelendiği duyuruldu. Bu mesaj direkt Türkiye’ye verilmiştir. Yani bu, “ben senin ne yapacağını biliyorum, sakın böyle bir saçmalık yapmayasın” demektir. Ama Sayın Davutoğlu kendini Hollywood film kahramanlarına o kadar kaptırmış ki, ne kadar komşumuz varsa hepsi ile aynı anda savaşmayı kafaya koymuş bir kere.
Bu savaşın adı da sıfır problem.
Uçağın indirildiği gece kanalları izliyorum. Ne yorumlar var, hayret edersiniz! TRT-1’de bir haber programı… Konukların hepsi profesör! Nerede ise hepsi Rusya uzmanı kesilmişler, atıp tutuyorlar. Korkmayalım, Rusya bize bir şey yapamaz! Gazı kesemez, o da buradan para kazanıyor. Asıl o bize muhtaçtır! Bu ve benzeri saçma sapan yorumları dinlerken açıkçası şok oldum.
Hatırlarsanız AKP’li Şamil Tayyar da “Şam’a 3 saatte gireriz” açıklamasını yapmıştı. Yandaş medya kükreyip duruyor: “Suriye’yi çığ çığ yeriz, ezeriz! Haydi, ne bekliyoruz” diye ömründe askerlik yapmamış, askerden kaçmak için çürük raporu almış olanlar askerlik konusunda esip gürlüyorlar.
Bu açıklamalar bana yıllar önce İngilizlerin, “3 saatte Çanakkale’yi geçeriz, İstanbul’a ineriz” sözlerini hatırlattı. Hatta İstanbul Boğazı’ndaki yalıları İngiltere’de satmışlardı bile. Hani Başbakanımızın “Şam’da Cuma Namazına hazırlanın” demesi gibi. Gel gör ki, Haçlı gemileri Boğazın serin sularında yerin altında halen bekliyor.
Bugün Türk basının ve siyasetinin Haçlının en ön safındaki bu duruşu açıkçası insana geçmişi hatırlatıyor. Gelelim o Rusya uzmanlarının zırvalıklarına… Birincisi dış ticarette Rusya bize hiçbir şekilde muhtaç değildir, çünkü Türkiye 80 milyar dolar dış ticaret açığı verirken, Rusya aksine yılda 210 milyar dolar dış ticaret fazlası veriyor! Bize sattığı doğal gaz devede kulak. Hiç gaz satmasa kaybı yaklaşık olarak 10 milyar dolar, ona hiç dokunmaz. Doğalgazı başkasına satar, satmasa da zaten dış ticarette fazlası var.
Peki, Ruslar gaz satmazsa, biz ne yaparız. Çıkıp kışın ayazda ısınmak için horon oynarız! Neden derseniz, doğal gazda dışa bağımlılık oranımız yüzde 98! Bunun yüzde 51’i Rusya’dan, yüzde 17’si İran’dan… Adamlar vanayı kapatırsa sıcak havada 8 gün, soğuk havada 5 gün dayanırız. Türkiye’nin gaz depolama alanı ihtiyacının yüzde 2’si bile değil. Silivri’deki yeri saymazsak depolama yok denilebilir.
Enerjide ve ısınmada Rusya’nın iki dudak arasına bakıyoruz ama ekranda yandaş medya, siyasette AKP savurdukça savuruyor.
Görmedikleri bir gerçek var: Ruslar sadece tehdit savurmazlar, tribünlere oynamazlar. Onlar sadece yaparlar, yaparlar, yaparlar.
Türkiye ABD ve İsrail’in iteklemesi ile kendini bir anda bölgenin hatta dünyanın lider ülkesi görmeye başladı. Rusya, İran, Irak, Lübnan, Suriye ve Çin ile kavgalı hale geldik. Elinizi vicdanınıza koyun, bunun bize ne faydası var. İsrail menfaatleri için geliştirilen bir dış politikanın esiri olduk.
Göreceksiniz Rusya çok net bir şekilde cevap verecektir. Suriye konusunda 3. Dünya Savaşını bile Rusya göze aldı. Çin ve Rusya yeni bloktur. İşin üzücü tarafı hep yazıp çizdik, ilk defa Türkiye Haçlının safında, Müslüman komşularının karşısındadır. Bunun vebali maddi hiçbir şeyle ölçülemez! Elbet bu manevi yanlışın da bir faturası olacaktır.
Tövbe kapısı son nefese kadar açıktır, yanlışın neresinden dönersek kardır. Yeter ki Firavun gibi su yarıldıktan sonraya bu iş kalmasın!