Maalesef Soma'da facia haberi geldi. Devlet yetkilileri Soma'daki maden ocağı patlamasında kaç kişinin öldüğünü, ocakta halen kaç kişinin bulunduğunu net olarak SÖYLEYEMEDİKLERİNE göre facianın boyutu çok büyük. Yüzlerce kişinin hayatını kaybettiğinden bahsediliyor.800'ye yakın işçi o gün kart basmış, çoğunun akıbeti belli değil.Başbakan muhalifleri suçlarken onların dedelerinin işledikleri hataları bile gündeme getirip "senin deden de şöyle yapmıştı" diye parmak sallayarak hesap sorduğuna göre, kendi partisine yakın işadamının sahip olduğu, kendi bakanlarının açılışını yaptığı maden ocağında meydana gelen bu facianın sorumluluğunu "dedelere, babalara" atmadan üstlenmeli.Mesela muhalefet tarafından verilen "Soma'daki maden ocaklarında sürekli patlama oluyor, bu konuda meclis araştırması yapılsın" şeklindeki soru önergesinin neden reddedildiğini, AKP'li vekil Şamil Tayyar'ın "eften püften konularda soru önergesi vererek meclisi meşgul ediyorlar" diyerek bu hayati önergelerle neden dalga geçtiğini halka anlatmalı.Soma'da 15 yaşında maden ocağına indirilen ve çalışmaya zorlanan Kemal Yıldız'ın zehirlenerek ölmesinin hesabını vermeli.Çocuk tacizlerini önlemek için sözüm ona cezaları ağılaştıran kanunlar çıkaran hükümetin kendi ihmaliyle ölen çocukların hesabını vermeli.Maden ocağında kaç tane sigortasız işçi çalıştırıldığını kamuoyuna açıklamalı.Maden ocağında büyük bir yangın varken o kesif dumanın ve metan gazının ortasına kurtarma ekiplerini göndererek "kurtarmaya gidenlerin de" öldüğü bir dramı hangi acemilerin planladığını açıklamalı.Soma'daki maden ocağının sahibi olan Alp Gürkan, geçtiğimiz yol 29 Nisan'da Dünya gazetesine verdiği beyanatta şöyle diyordu:"Zaten Soma'daki madenimizde de patlama riski bulunan metan gazını sürekli kontrol altında tutuyoruz. Herhangi bir kaza anında 500 işçinin 20 gün süreyle yeraltında yeme-içme ihtiyacını karşılayacak, dışarıyla oksijen bağlantısının kurulduğu 'Yaşam Odaları' oluşturduk."Şimdi bu adama, madem kontrol altında tutuyordunuz da metan gazının neden patladığı, bu "yaşam alanlarının" nerede olduğu, bu büyük yalanları neden söylediği sorulmalı.Bakanları bir kara para aklayıcısından aldığı 700 milyarlık saati koluna takıp, çikolata kutusunda milyon dolarlık rüşvet alan bir hükümet bu hesabı sorar mı?Asla.2010 yılında Zonguldak'ta meydana gelen ve 30 kişinin yerin 500 metre altında kalarak öldüğü kazadan sonra Almanya'nın Taşkömürü İşletmeleri Kurumu sözcüsü Alder Beika, Radikal gazetesine yaptığı açıklamada şöyle diyordu:"Almanya'da böyle bir kaza en son 40 yıl önce meydana geldi. Bizde çok sıkı bir kontrol ve güvenlik sistemi var. Bizim madenlerimizde de patlayıcı gazlar var ama sürekli ve sıkı bir takip var. Yer üstünde sürekli mercek ve değerlendirme altında bulunan merkezlerimiz var. Ocakların değişik noktalarına yerleştirilen gaz, konsantrasyon, miktar v.b ölçerler ölçtükleri verileri sürekli olarak bu merkezlere iletiyor. Bizim maden sistemimizde bu tür kazalar olması mümkün değil. Çünkü sistemimiz çok güvenli."Alman görevlinin ifadesine dikkat:"Bizim sistemimizde böyle kazaların olması mümkün değil!"Ve olmuyor da.Türkiye'de ise her şey sistemsizlik ve yandaşlık üzerine kurulduğu için her an her felakete hazır olmalıyız.Çünkü madenler, şirketler ahbap çavuş ilişkisiyle yandaşlara peş keş çekiliyor, denetim yok, sorgulama yok, hesap sorma yok.Çünkü Şamil Tayyar gibi vekiller bu gibi olayların araştırılmasını isteyen önergeleri eften püften diyerek aşağılıyor.Alman'ın dediği net aslında: "Sizde bir sistem yok!"Sistemsizlik, siyasette de bir sistemin olmamasından kaynaklanıyor.Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en büyük maden faciasının Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en kötü hükümeti döneminde meydana gelmesi tesadüf değildir.