Siyah Afrika'nın talihsiz ülkesi Angola tam 500 yıl boyunca Avrupalı Portekiz tarafından sömürüldü. Bu açıdan Angola - maçı önemliydi. Maçları Almanya'da izleyen Hasan Cemal yazıyor Haydi, maça maça! Portekiz-Angola maçına... Kalabalıklar dört bir yandan dalgalana dalgalana geliyor. Heyecan ve tansiyon gitgide yükseliyor.Maça akın var, akın!Portekizliler...En önde çikolata renkli, belleri açık, kıvrak ve de oynak kadınlar geliyor samba yaparak. Erkekler, Portekiz bayraklarını sallayarak, "Portakal Portakal!" sloganlarıyla coşkulu müziğin temposuna ayak uydurarak, uçar gibi yürüyorlar.Angolalılar...Kırmızı üzerine sarı yıldızlı ve orak çekiç benzeri bir motifle süslü bayraklarını vücutlarına sarmış, tuhaf düdüklerinden çıkardıkları yabanıl ama güzel seslerle uyumlu bir yürüyüşleri var.Stadyumları kutsal mekânlar, tapınaklar diye niteleyen Umberto Eco haklı. Futbol günümüzün laik diniyse, topa tapanlar geliyor, akın akın...Öfkesi açığa çıkıyorAngolalı bir taraftar.Sol yumruğunu sıkmış havada sallıyor. Öfke okunuyor yüzünden. Belli, eski sömürgeciden -yani Portekiz'den- bir şeylerin acısını çıkarmak için geliyor Köln stadına...Bir Portekizliyle sohbet ediyorum. "Bu bir derbi maçı" diyor tedirgin bir üslupla, "Çünkü eski bir sömürgeyle sömürgeci arasındaki bir maç... Biz iyi takımız ama Angola da bu nedenle coşabilir, maça asılabilir."Tarihsel kökleri de olan bir rekabet. Angolalıya bakıyorum, yumruğunu havada sallarken belki başarıya aç olmanın verdiği bir ruh halini de dışa vuruyor yüz ifadesi...Futbol milliyetçiliği!Bence ötekilerden ayrılan bir milliyetçilik türü. İçinde tabii rekabet var, fanatizm var. Ancak, Dünya Kupası dolayısıyla Alman bayraklarının eskisinden çok daha fazla çoğaldığına dikkati çeken bir meslektaşım, bu açıdan duyduğu rahatsızlığa da işaret ediyor.Neyse...Futboldaki siyasetFutbol asla sadece futbol değildir diye kitap yazan Simon Kuper herhalde haklı. 32 takım, 64 maç, televizyon, internet ve cep telefonuyla birlikte tam 5 milyar seyirci... Ve 20 bin gazeteci. Tarihin en büyük medya olayı...Bir spor bu kadar popüler olabiliyorsa, sadece bir spor olarak kalması elbette imkânsız. Simon Kuper (İthaki Yayınları'ndan çıkan), kitabının bir yerinde, İspanya'daki Real Madrid-Barcelona (Barça) arasındaki tarihi rekabeti anlatır. Real Madrid'in diktatör Franco'nun takımı olduğunu belirttiği şu bölüm ilginçtir:"Barça'nın Real Madrid'i yenmesine neden önem verdiğini sordum. Yanıtladı: 'Franco özerkliğimizi yok etti, dilimizi yasakladı ve Real Madrid taraftarıydı.' Söylentilere göre Franco, Real'in kadrosunu ezbere bilirmiş. Franco döneminde Real Madrid Barcelona'ya gelince, Nou Camp Stadı'nın tribünleri yasak olan Katalonya bayraklarıyla donanırmış. Barça taraftarları Real Madrid maçlarından sonra evlerine dönerken, en az futbolcular kadar yorgun düşerlermiş. Çünkü sokaklarda 'Katil Franco!' diye bağıramayanlar, stadyumda Real Madrid'e bağırırlarmış."Figo mu? Deco mu?Yoksa genç yıldız Ronaldo mu?Portekiz Milli Takımı'nda en büyük kim? Barcelona'da oynayan Deco sakat. Büyük kayıp! Ronaldo, tam bir sambacı gibi, kıvraklığı, çalımları, bir basketbolcu gibi feykleriyle oynuyor. Ama takımın ruhu Atilla Gökçe'nin deyişiyle herhalde Figo'dan başkası değil. Maçın başında attırdığı golle Portekiz, Angola'yı 1-0 yeniyor Köln'de...Figo ilginç!Tıpkı bizim yaşlı kurt Hagi gibi. Arada bir sahanın kanatlarında bir yer bulup kendini dinlenmeye alıyor. Sonra yine birden ortaya çıkıp takımını canlandırıyor. Bir zamanlar Hagi de Galatasaray'ı yalnız ayaklarıyla değil, beyniyle de yüklenip böyle taşımıştı zaferlere...Portekiz'de iş var.Angola yetersizAlman futbolunun patronu -ya da imparatoru- Beckenbauer, "Kupa'da iki takıma dikkat edin, biri Portekiz, öteki İspanya" diyordu birkaç gün önce...Angola arada bir parlayan bir takım. Ancak teknik beceri, futbol zekâsı ve yaratıcılık gibi pencerelerden bakınca, vasatın altında kalıyorlar.Bir maç daha bitti! Portekizliler neşeyle, yine samba yapa yapa yürüyüşe geçtiler. Angolalılar üzgün. Sessiz sedasız dağılıyorlar. Biriyle yüz yüze geliyorum. Sanki bir şeylerin acısını çıkaramamış olmanın hayal kırıklığı okunuyor suratından...Keşke Angola yenseydi!