Siyasetçiler, söylediklerinin tersini yapmaya veya yaptıklarının tersini söylemeye başladıkları anda, halkın gözünde biterler. Bir başka deyişle, söylem ve eylem zıtlığı, siyasetçiler için siyasi ölümdür. Bazıları, "siyasetçilerin hepsi bunu yapıyor" diyebilirler. Doğru, yapanlar var, ama, minareyi çalan kılıfını hazırlar misali, bir kılıf, bir bahane uyduruyorlar. AKP'liler ise, buna hiç gerek duymuyorlar. Belki de kendilerini çok akıllı, alemi kör ve sersem sanıyorlar. Bu konuda AKP'liler kadar pervasız, daha doğrusu, Türk milletinin zekâsıyla alay eden başka bir parti olmamıştırBu tespitimizi ispat edecek örnekler çok. Hepsini sıralamak mümkün değil. Sadece iki örnek sunalım. Başbakan Erdoğan, büyük bir gururla "ülkemi pazarlamakla mükellefim" demedi mi? Evet, dedi ve bu sözünün arkasında durdu. Maliye Bakanı Kemal Unakıtan da, satmak ve pazarlamakla ilgili şunları söyledi: "Stratejik yer imiş. Ne stratejisi! Önemli olan müşteri bulmak. Müşteri gece gelsin, pijamayla çıkarım karşılarına. Seviyorum bu işleri. Kâr edeni de zarar edeni de satacağız. Parayı veren düdüğü çalar. TÜPRAŞ'ı Ruslara satar mısın diyorlar. Satarım arkadaş. Babalar gibi satarım. Ne banka bırakacağız, ne fabrika, ne de işletme. Liman da bırakmayacağız. Hepsini satacağız. Ülkenin işgal altına girdiğini söylüyorlar. Gelsinler işgal etsinler".Bu zihniyete sahip olan Başbakan Erdoğan, Trabzon 19 Mayıs Spor Salonu'nda şöyle konuştu: "Bazıları diyor, bunlar AB'ye peşkeş çekecek. Neyi? Onu diyenlere şunu söyleyin: Bizim başbakanımız, bizim genel başkanımız bu ülkede bir milimetrekarelik toprağın pazarlığını dahi yapmaya yanaşmaz. Biz şehit kanlarıyla yoğrulmuş olan bu topraklarımızın sadece bekçisi oluruz, sadece savunucusu oluruz, sadece koruyucusu oluruz". Peki, yabancıların Türkiye'de toprak satın almalarına izin veren 19 Temmuz 2003 tarihli ve 4916 sayılı yasa, kimin eseri? Söz konusu yasa ile Türkiye topraklarını yabancıların mülkiyetine açan, AKP iktidarı değil mi? Tapu Kadastro bilgilerine göre, - ki bu rakamlar her geçen gün değişiyor-15 bin Yunan 5 bin dekar, 12 bin Alman 7 bin dekar, 32 bin Amerikalı 80 bin dekar, 40 bin Yahudi 120 bin dekar arazi satın almadı mı? Alman, Rus ve Amerikalı diye arazi satın alanların büyük çoğunluğunun Yahudi asıllı olması, bir anlam ifade etmiyor mu? Turgut Özel döneminde çıkarılan yabancılara gayrimenkul satışına dair 21 Haziran 1984 tarih ve 3029 sayılı yasa, Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilmişti. İptal gerekçesinde, "toprak, devlet ve egemenlik arasındaki ayrılmaz ilişkiye" vurgu yapılıyordu. Bu ilişki gerçekten çok önemli. Çünkü topraksız devlet olunmaz. Millet toprağı, toprak da milleti tamamlayarak devleti oluşturur. Onun içindir ki, Türk milleti canını verir, fakat toprağını vermez. Bütün bu ölçüleri, bu değerleri yıkan Başbakan Erdoğan, milletin önünde yaptıklarının tam zıddını konuşuyor.Bir başka örnek de, ekonomik bağımsızlıktır. Başbakan Erdoğan'ın lügatında böyle bir kavramın yeri yok. Bunun herkes biliyor. 6 Şubat 2006 tarihli Milliyet gazetesinde Yaman Törüner söyle diyor: "Bu hükümetin siyaset adamları da, bürokratları da sadece denileni yapıyor, istenileni veriyor...Ekonomide IMF'nin dediklerini yaptılar. IMF, 'Dalgalı kur' dedi. Dalgalı kur uyguladılar. IMF, 'Faizleri yüksek tutun' dedi. Faizleri yüksek tuttular. Dünyadaki en yüksek reel faizi bize reva gördüler... IMF, 'Enflasyonu düşürün' dedi. Enflasyonu düşürmek adına, bütün dengeleri alt üst ettiler. IMF, 'her şeyi satın' dedi. Mal bırakmamacasına, her şeyi satışa çıkardılar. IMF, 'Ekonomiyi tamamen dışa bağımlı hale getirin' dedi. Getirdiler". Bunları yapan bir başbakanın Kahramanmaraş'ta şöyle konuşmasına ne buyurursunuz? "Şimdi Mustafa Kemal Atatürk'ün yokluk döneminde bütün milleti yekvücut haline getirerek, Kurtuluş Mücadelesi'ni Samsun'da Anadolu'ya çıkmak suretiyle başlatması gibi, biz de 3 Kasım'dan itibaren ülkemizin ekonomik bağımsızlığı için milletimizle hareket başlattık". Yakışmıyor sayın Başbakan, yakışmıyor. Söylediklerini yapamıyorsanız, bari yaptıklarınızı konuşun. Konuşmaktan utanıyorsanız, yapmayın.
M. Hilmi Yıldırım / diğer yazıları
- İnsan hakları ve ihlâlleri / 01.02.2019
- Sömürü ve şahsiyetli insan / 21.01.2019
- Ekonomik kararlar ve insan davranışları / 09.01.2019
- Medeniyetlerin etkileşimi / 20.12.2018
- Ekonomide bitmeyen tartışma / 12.12.2018
- İletişim çağında iletişimsizlik / 22.11.2018
- Öngörülerdeki isabetsizlikler / 09.11.2018
- Küresel ekonomi ve ülke ekonomileri / 22.10.2018
- Adaletsiz ekonomi / 11.10.2018
- Ekonomide milli strateji / 18.09.2018
- Sömürü ve şahsiyetli insan / 21.01.2019
- Ekonomik kararlar ve insan davranışları / 09.01.2019
- Medeniyetlerin etkileşimi / 20.12.2018
- Ekonomide bitmeyen tartışma / 12.12.2018
- İletişim çağında iletişimsizlik / 22.11.2018
- Öngörülerdeki isabetsizlikler / 09.11.2018
- Küresel ekonomi ve ülke ekonomileri / 22.10.2018
- Adaletsiz ekonomi / 11.10.2018
- Ekonomide milli strateji / 18.09.2018