İki rakibin karşılaştığı sporlar, ister takım sporu olsun isterse ferdi sporlar olsun mücadelenin özünü temsil eder. Mesela satrancı ele alırsak, üst düzeylerde çoğu zaman denk kuvvetlerin mücadelesi şeklinde geçen bu oyunda amaç, eşit olan kuvvetlerini karelere en iyi şekilde yerleştirip, rakibin aletlerinden en az birinin irtibatını, çatışmanın geçtiği asıl bölgeyle kesmektir. Bu durumda sayısal olarak eşit olunmasına rağmen, taraflardan biri, o bölgedeki çatışma için avantaj sağlar. Bu avantajla karşı tarafı, küçükte olsa sayısal bir kayba uğrattığında da, bu sefer kazandığı sayısal avantajını tüm sahaya yayar ve oyunu kazanır.Dünya ekonomisine dikkatlice baktığımızda, gelişmiş batılı ülkelerin, modern sömürgecilik anlayışının bir uzantısı olarak diğer ülkelere, küreselleşmenin ekonomik açılımı olan bazı uygulamaları dayattığını ve dayatmaya devam edeceğini görmekteyiz. Bir veya birkaç çeşit doğal kaynak yönünden zengin olan bir ülkeye kesinlikle bunu bir sanayiye dönüştürmesini tavsiye etmezler. Ya bu zenginliğini hammadde olarak bedava sayılacak paralarla transfer ederler ya da çeşitli yöntemlerle borçlandırarak elinden faiz borcu karşılığında alırlar.Bu küresel üçkâğıdın ülkemizde uygulanması ise üç yüz yıllık sömürge tarihinin, hem sömüren hem sömürülen açısından zirvesidir. Eski kıta olmasının avantajıyla gerek yeraltı gerekse yer üstü kaynakları bakımından dünyanın hiçbir ülkesiyle mukayese edilemeyecek Anadolu Coğrafyası, ülkemize yönelik küresel ilginin esas sebebidir. İşlendiğinde 3 katrilyon dolarlık gelir getireceği bilim adamlarınca tespit edilmiş bu bakir coğrafyanın yarısının, çıkarılan kanunlarla, 3 milyar dolara yabancılara satıldığını hatırlarsak, neden sömürge tarihinin zirvesinden bahsettiğimiz daha iyi anlaşılır.Dinamik ve genç nüfusu da ülkemizin en önemli kaynağıdır. Liberalizmde sorun olarak görülen nüfus gerçekte, sürekli büyüme kavramının vazgeçilmez argümanlarındandır. Ayrıca emek ve düşünce gücü yeri geldiğinde en büyük silaha dönüşebilir. Daha doğrusu bu durum her zaman için geçerlidir.IMF tarafından, ABD ve AB'nin himayesinde dayatılan kanunlar, düzenlemeler dikkatleri borsa, faiz, döviz gibi sanal değerlerin üzerinde topluyor. Merkez Bankası Başkanı Süreyya Serdengeçti bile bu sanal yalanlardan rahatsız olmuş olmalı ki, Türkiye'deki ekonomik göstergelerin borsa, döviz ve faiz değerlendirmelerinin dışına çıkması gerekir, şeklinde konuşmaya başladı.Hatta IMF'nin akıl hocalığını yapan profesörlerin dahi Türkiye'deki büyüme rakamlarına inanmadığını söylediği günler yaşıyoruz.Özelleştirmede acele edilmek istendiği, bankacılık düzenlemelerinde yabancılara hiçbir sınırlama getirilmediği, son olarak bugün 4. kuvvet yerine 4 kuvvet denilen basındaki, yabancı hegemonyasının yasalarda yapılması beklenen değişikliklerle resmi hale dönüştürülmek üzere olduğu şu günlerde, döviz kaç puan arttı, faiz ne kadar azaldı, borsa kaçtan kapattı gibi sorularla kamuoyundaki ekonomi gündeminin suni bir biçimde oluşturulduğu, dikkatlerin yanlış taraflara yönlendirildiği, mücadelenin zayıf olduğumuz üçkağıt zeminine çekildiği bir süreçteyiz.Görüldüğü üzere küresel krallar, satranç tahtasındaki avantajlarımız olan yer altı kaynaklarımız, yer üstü kaynaklarımız, stratejik kurumlarımız, nüfusumuz gibi silahlarımızı kullandırmamak, sonu matla biteceği kesin hücumumuzu başlatmamamız için dikkatleri başka karelere çekmeye çalışıyorlar. Bunu yaparken de bir taraftan ayağımıza faiz belasını dolayıp borçlandırarak, vezir, kale ve fili peşinen kapma telaşındalar. Tahtadaki her taşım satılık diyen iktidardan ise artık kimse bir şey beklemiyor. Bu silahların varlığının farkında olup, sadece söylem olarak dillendiren proje hırsızları da, bunları kullanabilecek bir geçmişe, cesarete, ehliyete ve stratejik bakış açısına sahip değiller. Bir hamle sonrası hakkında hiçbir fikirleri yok.İşte bu noktada, durumu değerlendirip sonucun mutlak olduğunu gören tek lider olan BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş Bey'in ortaya koymuş olduğu Milli Ekonomi Modeli, oyunun kalanında, kazanmak için yapılması gereken son hamleye kadar ki bütün hamlelerin notasyonunu (dökümünü), tüm dünyaya şimdiden duyurma ayrıcalığını milletimize yaşatıyor.
KONU / Serdar PEKER
Misafir Kalem (A) / diğer yazıları
- Niçin organik cilt ürünlerini tercih etmeliyiz? / 01.06.2014
- Ali Ekber ARAS / 17.12.2013
- İbretlik ve dramatik bir olay: Yassıçemen Savaşı / 15.10.2012
- Savaşsız işgal ya da kaldırım taşlarını yemek / 12.10.2012
- Gavur Kadı / 21.09.2012
- Doğru söze ne denir? / 14.09.2012
- Süslü cümleler.... / 14.09.2012
- Çözümün önünden çekil! / 07.09.2012
- 2011'de neler olmadı' (Hüsamettin Çalışkan) / 04.01.2012
- Ölçülerden uzaklaşıldı (Harun KAYACI) / 01.01.2012
- Ali Ekber ARAS / 17.12.2013
- İbretlik ve dramatik bir olay: Yassıçemen Savaşı / 15.10.2012
- Savaşsız işgal ya da kaldırım taşlarını yemek / 12.10.2012
- Gavur Kadı / 21.09.2012
- Doğru söze ne denir? / 14.09.2012
- Süslü cümleler.... / 14.09.2012
- Çözümün önünden çekil! / 07.09.2012
- 2011'de neler olmadı' (Hüsamettin Çalışkan) / 04.01.2012
- Ölçülerden uzaklaşıldı (Harun KAYACI) / 01.01.2012