Hz. Musa Kelimullah Efendimiz bir gün, bir çobanla karşılaşır. Çoban Hz. Musa'ya: "Ya Musa! Ne olur bana dua et de, şu çobanlıktan kurtulayım" der. Hz. Musa: "Allah senin çobanlığını daim eylesin" diye dua eder. Çoban kızar ona:
"Ben senden bir dua istiyorum. Allah senin bütün dileklerini yerine getiriyor. 'Buna han ver. Hamam ver." desen de zengin olsam, bu çileden kurtulsam, ne olurdu?"İş bu ya. Günlerden bir gün çoban zengin olur. Hanları, hamamları, kervansarayları olur. Mülk alemi eline geçer. Köşkünde otururken, iş bu ya, Hz. Musa oradan geçmekte olur. Onu görür. "Şu, benden duayı esirgeyen Musa değil mi? Gelsin bakayım." Çağırırlar. Gelir huzura. "Ya Musa! Hatırladın mı beni?" "Elbette hatırladım. Şu dağdaki çoban değil misin?" "Evet. Senden bir dua istedim de, onu bile esirgedin benden. Ama şimdi bak nelerim var."Hz. Musa, "Benim karnım aç" der. "Mesleğim gereği hep yürürüm böyle. Getir de bir şeyler yiyeyim." Peynirdi, yağdı, ekmekti, reçeldi, çorbaydı... önüne korlar. Başlar yemeye. Der ki Hz. Musa: "Ey çoban! Seninle ilk karşılaştığımız zaman ne yedik?" "Peynir ekmek yedik." "Şimdi? Gene peynir eknek yiyoruz." Yemeği yerken de Allah'ın tecellisi oldukları yere hizmetçi girer: "Aman efendim! Bir haberimiz var. Filan yerden gelmekte olan kervanımızı eşkiyalar bastı. Şunu yaptı. Şunu tarumar etti." Der ki; "Bırakın da şu yemeğimizi huzurla yiyelim. Şimdi eşkıyanın, kervanın sırası mı?"Hz. Musa: "Bu yemeği bile huzurla yiyemiyorsun. Dün de çobandın. Bugün de çobansın. Dün, Allah seni az bir servetle imtihan etti. Bugün şu kadar zenginlikle imtihan ediyor. Ben olsam, 50 60 koyunun hesabını vermek için, o imtihanı talep ederdim. Bunun hesabını vermek zor" der.Allah, kullarını verdiği şeylerle imtihan ediyor. Hakikaten çoğunun hesabını vermek, eğer şükretmezsen, kolay değil. Şükredeceksin. Hz. Musa'nın dediği gibi, "Eğer şükredemezsen, o, senin için büyük bir azap kaynağı olur." Verilen bütün nimetlere insan şükredecek. Şükrettiğimiz zaman bilelim ki, bu halimiz de ibadet olmuş olur. Şükrün edası için bir bakıma Allah yolunda harcamak ta gerekiyor. Ayet-i kerimede "Onlara verdiğimiz rızıktan infak ederler." (Bakara, 2/3) buyuruluyor. Yani, dağıtırlar. Cömert olacak adam. Sen bunu yapmazsan cimrisin. "Niye vereceğim? Bunu kendim kazandım. Ortağım mı vardı?" diyerek başlarsın her şeyi nefsine maletmeye. Zekatını vermezsin. Sadakanı vermezsin, Fitreni vermezsin... Allah ayıktırsın.
RAHMETEN Lİ'L-ÂLEMÎN HZ. MUHAMMED (SAV) / Prof. Dr. Haydar BAŞ'ın kaleminden Gönül Sohbetleri
"Ben senden bir dua istiyorum. Allah senin bütün dileklerini yerine getiriyor. 'Buna han ver. Hamam ver." desen de zengin olsam, bu çileden kurtulsam, ne olurdu?"İş bu ya. Günlerden bir gün çoban zengin olur. Hanları, hamamları, kervansarayları olur. Mülk alemi eline geçer. Köşkünde otururken, iş bu ya, Hz. Musa oradan geçmekte olur. Onu görür. "Şu, benden duayı esirgeyen Musa değil mi? Gelsin bakayım." Çağırırlar. Gelir huzura. "Ya Musa! Hatırladın mı beni?" "Elbette hatırladım. Şu dağdaki çoban değil misin?" "Evet. Senden bir dua istedim de, onu bile esirgedin benden. Ama şimdi bak nelerim var."Hz. Musa, "Benim karnım aç" der. "Mesleğim gereği hep yürürüm böyle. Getir de bir şeyler yiyeyim." Peynirdi, yağdı, ekmekti, reçeldi, çorbaydı... önüne korlar. Başlar yemeye. Der ki Hz. Musa: "Ey çoban! Seninle ilk karşılaştığımız zaman ne yedik?" "Peynir ekmek yedik." "Şimdi? Gene peynir eknek yiyoruz." Yemeği yerken de Allah'ın tecellisi oldukları yere hizmetçi girer: "Aman efendim! Bir haberimiz var. Filan yerden gelmekte olan kervanımızı eşkiyalar bastı. Şunu yaptı. Şunu tarumar etti." Der ki; "Bırakın da şu yemeğimizi huzurla yiyelim. Şimdi eşkıyanın, kervanın sırası mı?"Hz. Musa: "Bu yemeği bile huzurla yiyemiyorsun. Dün de çobandın. Bugün de çobansın. Dün, Allah seni az bir servetle imtihan etti. Bugün şu kadar zenginlikle imtihan ediyor. Ben olsam, 50 60 koyunun hesabını vermek için, o imtihanı talep ederdim. Bunun hesabını vermek zor" der.Allah, kullarını verdiği şeylerle imtihan ediyor. Hakikaten çoğunun hesabını vermek, eğer şükretmezsen, kolay değil. Şükredeceksin. Hz. Musa'nın dediği gibi, "Eğer şükredemezsen, o, senin için büyük bir azap kaynağı olur." Verilen bütün nimetlere insan şükredecek. Şükrettiğimiz zaman bilelim ki, bu halimiz de ibadet olmuş olur. Şükrün edası için bir bakıma Allah yolunda harcamak ta gerekiyor. Ayet-i kerimede "Onlara verdiğimiz rızıktan infak ederler." (Bakara, 2/3) buyuruluyor. Yani, dağıtırlar. Cömert olacak adam. Sen bunu yapmazsan cimrisin. "Niye vereceğim? Bunu kendim kazandım. Ortağım mı vardı?" diyerek başlarsın her şeyi nefsine maletmeye. Zekatını vermezsin. Sadakanı vermezsin, Fitreni vermezsin... Allah ayıktırsın.
RAHMETEN Lİ'L-ÂLEMÎN HZ. MUHAMMED (SAV) / Prof. Dr. Haydar BAŞ'ın kaleminden Gönül Sohbetleri