Türkiye'yi yöneten partilerin dünden bugüne en karakteristik özellikleri, her konuda dışardan gelen talimatlara uyma konusunda gösterdikleri gayrettir. Bunun örnekleri pek çoktur.Hatta "batının talimatlarına uyma konusu" Resmi Gazete'ye dahi sokulmuş bir konudur. 24 Mart 2001 günü Resmi Gazete'nin 24352 mükerrer sayısında, Ulusal Program adıyla bilinen o meşhur program, Avrupa Birliği Müktesebatının Üstlenilmesine İlişkin Türkiye Ulusal Programı adıyla yayımlanmıştı.Bu resmi belgede Başbakanlık'a bağlı olarak çalışacak Avrupa Birliği Genel Sekreterliği adlı bir örgütün kurulduğundan bahsediliyor. Bu örgütün kurulması 4587 sayılı yasa ile öngörülüyordu.Aynı günkü Resmi Gazete'nin 25'nci sayfasında şu ifadeler yer alıyordu:"... Dünya Ticaret Örgütü normları ile bu konudaki AB 'direktifleri' göz önüne alınacak şekilde kanun tasarısı hazırlanmış ve ilgili kurum ve kuruluşların görüşüne sunulmuştur"Tırnak içine aldığımız direktif kelimesinin devletin resmi Türk Dil Kurumu'nca basılan lügatindeki anlamı, talimat!Yani Avrupa ne talimat verirse kanunlarımız o talimatlara uygun hazırlanmıştır. Türk milletinin değil Avrupa'nın menfaatleri gözetilmiştir.Brüksel'den TBMM'ye çekilen kanun metinlerinin aynen Meclis'ten geçtiğini çok iyi biliyoruz.Batı, istediği kanunları çıkarttırmak için bazen uzun yıllar çaba sarf etmiştir. Bu konuda en çok çaba gösterdiği konuların başında Maden Kanunu geliyor. Batılılar, AKP hükümetinin çıkarttığı Maden Kanunu için on yıllar boyunca mücadele ettiler.1978 öncesinde Türkiye'den bor madeni alarak Avrupa'da pazarlayan bir tüccar olan Werner Buehler, o tarihlerde Türkiye'deki özel madenlerin üzerindeki bor ruhsatlarının iptali üzerine hayli öfkelenir. Yazdığı Borasit adlı kitapta madencilik mevzuatımızın nasıl yabancılar tarafından şekillendiğini bir bir anlatır. Hatta ABD elçiliği tarafından hazırlanan maden kanunu tasarılarının Meclis'e gönderildiğini şöyle anlatır:"Yeni bir maden kanunu için hazırlanan 3 taslak ABD büyükelçiliği tarafından yetkililere teslim edilmiş, fakat her defasında teklifler reddedilmiş. Dördüncü bir taslağı ise ODTÜ'lü iki profesöre hazırlatarak (Amerikalıların azmine bakın!) madenleri ele geçirme çabasına devam ettiler."Amerikalılar bu uzun gayretlerinin sonucunu AKP döneminde gördüler. AKP'nin çıkarttığı Maden Kanunu'ndaki yabancılara rahatlıkla ruhsat veren düzenlemeler, madenlerin yönetiminin yeniden organizasyonu, yabancı yatırımcıların net karlılıklarını hiçbir kısıtlama olmadan ülke dışına çıkartılması gibi "hayati maddeler" batılıların istedikleri şekilde yasalaşmıştır.Talimat alarak kanun çıkarma gayreti içinde olanlar, "aman bizi süpürüp atmayın" diye yalvaranlar dün de bugün de bu ülkenin mahvolmasına sebep oldu.Tarımı da hayvancılığı da madenciliği de böyle mahvettiler.Türkiye'nin kurtuluşu, gırtlaklarına kadar dışarıya bağımlı olanlarda değil, Bağımsız Türkiye diyenlerde.7 Haziran seçimlerine az bir zaman kala
Bağımsız Türkiye Partisi'nin derdi bu zaten.