Geçmişte Türk milleti, kendisini yücelten ve yükselten tarihi misyonuna sahip çıktığı dönemlerde dünyaya hükmetmiş, insanlığa adaleti, insan haklarını, ilmi, teknolojiyi ve medeniyeti öğretmiştir. 1700'lü yıllarda başlayan duraklama dönemiyle birlikte milletimiz ideolojik ve etnik entrikalar sonucunda her cepheden hücumlara maruz kalmıştır. I. Dünya Harbinde yok olma tehlikesiyle karşı karşıya kalan milletimiz, İstiklal Savaşı'yla bir ölüm kalım mücadelesi vermiştir. Bu sıcak savaşlar, aslında asırlar boyu sinsi bir şekilde yürütülen siyasal, kültürel, sosyal faaliyetlerin bir sonucu idi.
Neticede İstiklal Savaşı'nda bu millet, Büyük Önder Atatürk'ün öncülüğünde Kuvay-ı Milliye ruhuyla kendine dönmüştür. Milli iradenin tecelli ettiği, bir Türkiye Cumhuriyeti Devleti kurulmuş ve özgürlük mücadelesi veren ülkelere örnek olmuştur. Türk milleti, bir yok oluş olan Sevr Antlaşması'nın dayattığı şartları kabul etmemiş, Lozan Antlaşması ile özgür ve bağımsız bir devlet olduğunu kabul ettirmiştir.
Cumhuriyetin kuruluşundan bu yana, çeşitli sahalarda kalkınma plan ve projeleri uygulanmıştır. Kısmi sonuçlar alınmışsa da amaçlanan çağdaş medeniyet seviyesine ulaşılamamıştır. Bunun başlıca sebebi, milli kimlik ve bağımsızlık iradesinin 1938'den sonra büyük ölçüde yitirilmesidir. Oluşturulan yapay gerilimler, ülke insanının enerjisini tüketmiş, kalkınmayı sekteye uğratmıştır.
Şimdiki siyasi, sosyal, kültürel, ekonomik v.b sorunlar analiz edildiğinde en başta gelen tehdit ve tehlikenin milli bütünlüğümüze yönelik olduğunu görüyoruz.
Türkiye'ye karşı adeta ikinci bir Sevr projesi dayatılmaktadır. Bu olumsuz gelişmeler insanımız ve milletimizin geleceği açısından son derece tehlikelidir ve gerekli tedbirlerin alınması şarttır.
Yaklaşan tehlikenin milletçe farkındayız. Bu sebepten, bizimle aynı tehlikeyi gören ve aynı kaygıları taşıyarak, bütün bu gelişen olaylara "dur" diyerek milletimize sahip çıkan Prof. Dr. Haydar Baş beyi sonuna kadar desteklemekteyiz. Bu badireye işaret eden sözleri ve İzmir Alsancak Gündoğdu Meydan'ında Bağımsız Türkiye Partisi tarafından düzenlenen "AB'ye Karşı Bağımsız Türkiye Mitingi"ndeki konuşmasına kulak veriyoruz:
"Avrupa Birliği'ne girmek için vermediğimiz taviz kalmadı. Öyle kanunlar çıkartılıyor ki, yabancı vakıfların sınırlarımız dahilinde arazi satın alışına evet diyoruz. İsrail devleti Filistinlilerin sattığı topraklar üzerinde kuruldu. Şimdi Filistinliler öz vatanlarında parya durumundalar. Bunun aynısı 15-20-50 yıl sonra bizim ülkemizde de gerçekleşecektir.
İsmini zikrettiğimiz millet Güneydoğu'da dönüm dönüm araziler almaktadır. Yarın bayrağını çekerse hiç şaşırmayın. Onun için bu parlamento çok ciddi yanlışlar yapıyor. Bugünkü parlamento Lozan'ı delmiştir. Sevr'i geriye getirmiştir. Şehit analarının, babalarının içi yanıyor. Ben de bir şehit torunuyum, benim de içim yanıyor. Binlerce insanı şehit eden bir caniyi affediyorlar. Affedenler, ondan sonra da "bizim bunda dahlimiz yok" diyorlar. Peki sen Adalet Komisyonun'da değil miydin? Milliyetçi Hareket olarak bunu durdurmak elinde iken neden durdurmadın? "Şehitler ölmez,vatan ölmez" dediler. "Şehitlerin kanı yerde kalmaz" dediler. Ama şehitlerin kanları üzerine kendi istikballerini kurdular. Yazıklar olsun! 3 Kasım'da bu insanlar, bu milletin dirisinin, ölüsünün karşısına nasıl çıkacaklar, hayret ediyorum."
Ve milletçe kendisine "evet" diyoruz!
Neticede İstiklal Savaşı'nda bu millet, Büyük Önder Atatürk'ün öncülüğünde Kuvay-ı Milliye ruhuyla kendine dönmüştür. Milli iradenin tecelli ettiği, bir Türkiye Cumhuriyeti Devleti kurulmuş ve özgürlük mücadelesi veren ülkelere örnek olmuştur. Türk milleti, bir yok oluş olan Sevr Antlaşması'nın dayattığı şartları kabul etmemiş, Lozan Antlaşması ile özgür ve bağımsız bir devlet olduğunu kabul ettirmiştir.
Cumhuriyetin kuruluşundan bu yana, çeşitli sahalarda kalkınma plan ve projeleri uygulanmıştır. Kısmi sonuçlar alınmışsa da amaçlanan çağdaş medeniyet seviyesine ulaşılamamıştır. Bunun başlıca sebebi, milli kimlik ve bağımsızlık iradesinin 1938'den sonra büyük ölçüde yitirilmesidir. Oluşturulan yapay gerilimler, ülke insanının enerjisini tüketmiş, kalkınmayı sekteye uğratmıştır.
Şimdiki siyasi, sosyal, kültürel, ekonomik v.b sorunlar analiz edildiğinde en başta gelen tehdit ve tehlikenin milli bütünlüğümüze yönelik olduğunu görüyoruz.
Türkiye'ye karşı adeta ikinci bir Sevr projesi dayatılmaktadır. Bu olumsuz gelişmeler insanımız ve milletimizin geleceği açısından son derece tehlikelidir ve gerekli tedbirlerin alınması şarttır.
Yaklaşan tehlikenin milletçe farkındayız. Bu sebepten, bizimle aynı tehlikeyi gören ve aynı kaygıları taşıyarak, bütün bu gelişen olaylara "dur" diyerek milletimize sahip çıkan Prof. Dr. Haydar Baş beyi sonuna kadar desteklemekteyiz. Bu badireye işaret eden sözleri ve İzmir Alsancak Gündoğdu Meydan'ında Bağımsız Türkiye Partisi tarafından düzenlenen "AB'ye Karşı Bağımsız Türkiye Mitingi"ndeki konuşmasına kulak veriyoruz:
"Avrupa Birliği'ne girmek için vermediğimiz taviz kalmadı. Öyle kanunlar çıkartılıyor ki, yabancı vakıfların sınırlarımız dahilinde arazi satın alışına evet diyoruz. İsrail devleti Filistinlilerin sattığı topraklar üzerinde kuruldu. Şimdi Filistinliler öz vatanlarında parya durumundalar. Bunun aynısı 15-20-50 yıl sonra bizim ülkemizde de gerçekleşecektir.
İsmini zikrettiğimiz millet Güneydoğu'da dönüm dönüm araziler almaktadır. Yarın bayrağını çekerse hiç şaşırmayın. Onun için bu parlamento çok ciddi yanlışlar yapıyor. Bugünkü parlamento Lozan'ı delmiştir. Sevr'i geriye getirmiştir. Şehit analarının, babalarının içi yanıyor. Ben de bir şehit torunuyum, benim de içim yanıyor. Binlerce insanı şehit eden bir caniyi affediyorlar. Affedenler, ondan sonra da "bizim bunda dahlimiz yok" diyorlar. Peki sen Adalet Komisyonun'da değil miydin? Milliyetçi Hareket olarak bunu durdurmak elinde iken neden durdurmadın? "Şehitler ölmez,vatan ölmez" dediler. "Şehitlerin kanı yerde kalmaz" dediler. Ama şehitlerin kanları üzerine kendi istikballerini kurdular. Yazıklar olsun! 3 Kasım'da bu insanlar, bu milletin dirisinin, ölüsünün karşısına nasıl çıkacaklar, hayret ediyorum."
Ve milletçe kendisine "evet" diyoruz!
Ali Haydar Aktaş / diğer yazıları
- IMF'nin kurban listesi / 05.11.2002
- Misyonerler, yarınlarımızı karartıyor / 02.11.2002
- Türkler geliyor / 31.10.2002
- ABD, yeni bir mâsum katliamına hazırlanıyor / 21.10.2002
- Vatandaş, BTP gerçeğinin farkında / 18.10.2002
- Milletin geleceğini düşünen tek parti BTP / 16.10.2002
- Milletin başına 'Baş' geliyor / 11.10.2002
- Batı'nın sömürge anlayışında dinin fonksiyonu / 28.09.2002
- Bağımsızlıkbir milletin vazgeçilmezidir / 26.09.2002
- Milli ekonomi şart / 20.09.2002
- Misyonerler, yarınlarımızı karartıyor / 02.11.2002
- Türkler geliyor / 31.10.2002
- ABD, yeni bir mâsum katliamına hazırlanıyor / 21.10.2002
- Vatandaş, BTP gerçeğinin farkında / 18.10.2002
- Milletin geleceğini düşünen tek parti BTP / 16.10.2002
- Milletin başına 'Baş' geliyor / 11.10.2002
- Batı'nın sömürge anlayışında dinin fonksiyonu / 28.09.2002
- Bağımsızlıkbir milletin vazgeçilmezidir / 26.09.2002
- Milli ekonomi şart / 20.09.2002