Duydunuz mu?
İstanbul ilimizin toprağının yarısı kadar bir toprak parçamız, bir vatan toprağımız, Urfa'da, GAP bölgesinde Yahudilerin eline geçmiş. Tapu-mapu işlemleri tastamammış. Kalan kısımlar üzerinde ise MOSSAD ajanları, İsrailli ziraat mühendisleri kisvesi altında ölçüm, taksim işlerini yürütüyormuşlar.
Duydunuz mu?
AKP hükümetinin, bir müzakere tarihi alma sevdasına, bilcümle ırz, namus ve vatan düşmanlarının ayaklarına kırmızı halılar serdiği, bütün kırmızı çizgilerinden vazgeçtiği şu Avrupa Birliği Parlamentosunda bir kanun teklifi bekliyor; "İstanbul, kutsal bir Hıristiyan kentidir, böyle anılmasını..." diye başlayan ve fethin sembolü, Fatih'in armağanı Ayasofya'nın kilise olarak ibadete açılmasını teklif ediyor. Şimdilerde bu teklif, Yunanistanlı bir papazın yüksek sesi ile tüm dünyaya duyurulmaya çalışılıyor. Fatih'teki papazın ise ağzı kulaklarında, hem AKP hükümetinden papaz okulunu açma müjdesi almış, hem de kulağına "Ayasofya kilise olarak açılsın" sesleri çalınıyor... Çok iyi biliyoruz ki, bizdeki papaz üflüyor Yunanistan'daki de ötüyor.
Ve bir alıntı:
"Patrik Bartholomeos'un Türkiye'deki faaliyetlerini koordine edenler arasında AKP milletvekili ve TBMM Dışişleri Komisyonu Başkanı Mehmet Dülger var. Hürriyet Genel Yayın Yönetmeni Ertuğrul Özkök'ten tutunuz, Leyla Umar'ından Hıncal Uluç'una kadar patrik lehine yazı yazan o kadar çok kalem var ki bu ülkede şaşar kalırsınız." (Yeni Çağ/Hasan Demir/28 Temmuz 2004).
Fener Rum Patriği'nin, isminin geçtiği, resminin görüldüğü, vatanımız aleyhine çevirdiği fırıldakların duyulduğu her zaman ve mekanda, STV'nin meşhur Mardin programındaki sunucusunun, "Muhterem büyüğümüz, muhterem büyüğümüz Bartholomeos" tarzındaki onlarca defa tekrarlanan tiksindirici takdimini hatırlıyorum.
"Dinlerarası diyalog" çalışmaları ile, Fethullah Gülen tarafından Papa'ya sunulan mektupla; Yahudilerin Urfa'ya yerleşmesinin, Fener Rum Patriği'nin ekümenik aşkının depreşmesinin ve Ayasofya'nın kilise olarak açılmasının rayları döşendi ve ardından iktidar koltuğuna oturtulan AKP ile şimdi bu haç ve siyon yıldızı armalı tren hareket halinde...
Şimdi ey okuyucu!
Üç-beş paragrafla dile getirdiğimiz şu gerçekler, Anadolu'nun herhangi bir dağındaki kayaları çatlatacak, paramparça edecek şiddette ve dehşette iken, insanımızda tık yok... Taş mı kesildiniz diyeceğim ama taşlardan utanıyorum.
Çünkü:
"... Taşın öylesi var ki ondan ırmaklar fışkırır; öylesi var ki yarılır, ondan su çıkar; öylesi de var ki Allah korkusundan yukarıdan aşağıya düşer..." (Bakara: 74).
Ne demişti muhterem (!) Papaya tekliflerini sıralarken: "... Üç büyük dinin babası olduğu ikrar edilen Hz. İbrahim'in doğum yeri olan Urfa şehrindeki Harran'da bir ilahiyat okulu kurulabilir..." Hocaefendi'nin teklifleri bir bir hayata geçiyor; kına mı yakarlar, zil mi takarlar?..
İstanbul ilimizin toprağının yarısı kadar bir toprak parçamız, bir vatan toprağımız, Urfa'da, GAP bölgesinde Yahudilerin eline geçmiş. Tapu-mapu işlemleri tastamammış. Kalan kısımlar üzerinde ise MOSSAD ajanları, İsrailli ziraat mühendisleri kisvesi altında ölçüm, taksim işlerini yürütüyormuşlar.
Duydunuz mu?
AKP hükümetinin, bir müzakere tarihi alma sevdasına, bilcümle ırz, namus ve vatan düşmanlarının ayaklarına kırmızı halılar serdiği, bütün kırmızı çizgilerinden vazgeçtiği şu Avrupa Birliği Parlamentosunda bir kanun teklifi bekliyor; "İstanbul, kutsal bir Hıristiyan kentidir, böyle anılmasını..." diye başlayan ve fethin sembolü, Fatih'in armağanı Ayasofya'nın kilise olarak ibadete açılmasını teklif ediyor. Şimdilerde bu teklif, Yunanistanlı bir papazın yüksek sesi ile tüm dünyaya duyurulmaya çalışılıyor. Fatih'teki papazın ise ağzı kulaklarında, hem AKP hükümetinden papaz okulunu açma müjdesi almış, hem de kulağına "Ayasofya kilise olarak açılsın" sesleri çalınıyor... Çok iyi biliyoruz ki, bizdeki papaz üflüyor Yunanistan'daki de ötüyor.
Ve bir alıntı:
"Patrik Bartholomeos'un Türkiye'deki faaliyetlerini koordine edenler arasında AKP milletvekili ve TBMM Dışişleri Komisyonu Başkanı Mehmet Dülger var. Hürriyet Genel Yayın Yönetmeni Ertuğrul Özkök'ten tutunuz, Leyla Umar'ından Hıncal Uluç'una kadar patrik lehine yazı yazan o kadar çok kalem var ki bu ülkede şaşar kalırsınız." (Yeni Çağ/Hasan Demir/28 Temmuz 2004).
Fener Rum Patriği'nin, isminin geçtiği, resminin görüldüğü, vatanımız aleyhine çevirdiği fırıldakların duyulduğu her zaman ve mekanda, STV'nin meşhur Mardin programındaki sunucusunun, "Muhterem büyüğümüz, muhterem büyüğümüz Bartholomeos" tarzındaki onlarca defa tekrarlanan tiksindirici takdimini hatırlıyorum.
"Dinlerarası diyalog" çalışmaları ile, Fethullah Gülen tarafından Papa'ya sunulan mektupla; Yahudilerin Urfa'ya yerleşmesinin, Fener Rum Patriği'nin ekümenik aşkının depreşmesinin ve Ayasofya'nın kilise olarak açılmasının rayları döşendi ve ardından iktidar koltuğuna oturtulan AKP ile şimdi bu haç ve siyon yıldızı armalı tren hareket halinde...
Şimdi ey okuyucu!
Üç-beş paragrafla dile getirdiğimiz şu gerçekler, Anadolu'nun herhangi bir dağındaki kayaları çatlatacak, paramparça edecek şiddette ve dehşette iken, insanımızda tık yok... Taş mı kesildiniz diyeceğim ama taşlardan utanıyorum.
Çünkü:
"... Taşın öylesi var ki ondan ırmaklar fışkırır; öylesi var ki yarılır, ondan su çıkar; öylesi de var ki Allah korkusundan yukarıdan aşağıya düşer..." (Bakara: 74).
Ne demişti muhterem (!) Papaya tekliflerini sıralarken: "... Üç büyük dinin babası olduğu ikrar edilen Hz. İbrahim'in doğum yeri olan Urfa şehrindeki Harran'da bir ilahiyat okulu kurulabilir..." Hocaefendi'nin teklifleri bir bir hayata geçiyor; kına mı yakarlar, zil mi takarlar?..
Aziz Karaca / diğer yazıları
- Emekli ağlar yıkılır dağlar / 29.03.2024
- Dipsiz kuyunun kazıcıları hayret içinde / 28.03.2024
- Ne olursa ‘yeter artık’ diyeceksiniz? / 27.03.2024
- Biri yer biri bakar kıyamet ondan kopar / 26.03.2024
- Bende her yaradan var / 24.03.2024
- Ramazan’ın ortasında faizin tam ortasına… / 23.03.2024
- 'Yusuf’u kurt yedi' yalanı devam ediyor / 22.03.2024
- Kaç Yusuf kuyulara atılıyor? Kaç Yusuf pazarlarda satılıyor? / 21.03.2024
- Hayatı pürdikkat yaşamanın mevsimidir Ramazan / 20.03.2024
- İftarda sahurda bombalar… Gazze’ye gelmeseydi mi Ramazan? / 19.03.2024
- Dipsiz kuyunun kazıcıları hayret içinde / 28.03.2024
- Ne olursa ‘yeter artık’ diyeceksiniz? / 27.03.2024
- Biri yer biri bakar kıyamet ondan kopar / 26.03.2024
- Bende her yaradan var / 24.03.2024
- Ramazan’ın ortasında faizin tam ortasına… / 23.03.2024
- 'Yusuf’u kurt yedi' yalanı devam ediyor / 22.03.2024
- Kaç Yusuf kuyulara atılıyor? Kaç Yusuf pazarlarda satılıyor? / 21.03.2024
- Hayatı pürdikkat yaşamanın mevsimidir Ramazan / 20.03.2024
- İftarda sahurda bombalar… Gazze’ye gelmeseydi mi Ramazan? / 19.03.2024