Arka arkaya iki vahim olay. Önce Sultanahmet'te canlı bomba patladı, 10 kişi öldü, ardından Diyarbakır'da Çınar emniyet lojmanlarına PKK saldırısı gerçekleşti, 6 sivil 1 polis öldü. Ölenler arasında çocuklar, siviller var.
İki ayrı il, iyi ayrı örgüt, iki ayrı saldırı.
PKK ve IŞİD.
"Olayların birbiriyle ne bağlantısı var" diye soracaksınız.
Suriye'de birbirine karşı savaşan bu örgütlerin ortak yanı aynı zamanda Türkiye'ye karşı da savaşıyor olmaları.
Ama bu savaşın bu noktaya gelmesinin sebebi Türk hükümetinin Suriye ve PKK politikaları.
Türkiye, kardeşim dediği Esad'a bir anda katil diye hakaret edip Suriye'nin içişlerine bu kadar yoğun şekilde müdahil olmasaydı, sınırlarını kevgire döndürmeseydi, bir sürü çeteye destek vermeseydi bugün IŞİD gibi bir eli kanlı örgütün Türk topraklarında eylem yapması söz konusu olmayacaktı.
Türkiye, terör örgütü PKK ile açılım adı altında masaya oturup dağ kadrolarıyla devletin bürokratlarını bir araya getirmeseydi ve önceki hükümetlerin devletin birlik ve dirliği için bitirme noktasına getirdiği PKK'nın "askerin ve polisin gözü önünde" büyümesine izin vermeseydi, Çınar saldırılarını yaşamayacaktık.
Yani Sultanahmet'in de, Çınar'ın da, hatta Ankara Sıhhiye'nin de, Reyhanlı'nın da, Suruç'un da sebebi "hükümet politikaları."
"PKK'nın eylemlerini görmezden gelip, devleti suçlayan akademisyenlerin bildiriye attığı imza mı daha vahim yoksa ülkenin bu hale gelmesine yol açan ihanet politikaları mı" sorusuna varın sizi cevap verin.
Hala hiçbir şey olmamış gibi ona buna vatan haini diyerek, gazetecilere, akademisyenlere saldırarak terörü bitiremezsiniz. Evet, o akademisyenlerin çoğu bana göre de vatana ihanet içindeler ama bu ülkede "vatana ihanet suçunu kaldıran da bu hükümet!"
Devleti yönetenler panik içinde onu bunu suçlayarak mevzi kazanmaya çalışıyor. Terör saldırılarıyla devletin yıkılan itibarını değil, hükümetin itibarını kurtarma peşindeler.
Bakın, Sultanahmet bombacının kimliğini bizzat Cumhurbaşkanı Erdoğan açıkladı ama dün Almanya'dan gelen açıklama "bombacının kimliğinin kesin olarak tespit edilmediği" yönünde.
İnsanın aklına Almanların elinde başka bilgiler mi var, Almanya Türkiye'nin açıklamalarına güvenmiyor mu diye kuşkular geliyor.
Terör batağına saplanmış Türkiye'nin, bizzat devletin tepesi tarafından ilan edilen teröristin kimliği ile ilgili verilen bilgilerin "doğru" olmadığını söyleyecek kadar Türkiye'ye güvensiz yaklaşan bir Batı var karşısında.
Oysa aynı Almanya'nın Başbakanı Merkel bir süre önce Dolmabahçe'de Başbakan Davutoğlu ile bir araya gelerek dostluk tazelemişti.
Aynı Dolmabahçe'de PKK'nın temsilcileri ile de devlet yetkilileri bir araya gelip anlaşma yapmıştı.
Bir saray bu kadar gafleti kaldırmaz.
Hem bir ülkenin başındaki isim ile hem PKK'nın uzantıları ile aynı sarayda "devlet adına" bir araya gelip el sıkışıyorsanız bir yerde hata yapıyorsunuz demektir.
O zaman da Almanya'nın" Sultanahmet bombacısının kimliği kesin değil" açıklamasına kızmayacaksınız.