Batılı misyoner örgütleri, Sovyetler Birliği'nin 1991 yılında dağılmasının ardından 70 yıllık 'ateist' yönetimin yol açtığı tahribatı iyi değerlendiriyor!
Bu çerçevede nüfusun büyük bir bölümünü Müslümanların oluşturduğu Türk Cumhuriyetleri'nde misyonerlik faliyetlerinde büyük artış gözleniyor. Kimi Türk Cumhuriyetlerinde İslam'ı yaşantıya yönelik baskılar hergün ivme kazanırken, misyonerlerin önüne hiçbir engel konulmuyor. Kazakistan ve Kırgızistan'da ise kitleler halinde Protetestanlığa geçiliyor.
ABD'li ve Avrupalı misyoner teşkilatları, Sovyetler Birliği'nin çöküşünün ardından 90'lı yılların başlarında bağımsızlıklarını ilan eden Orta Asya Cumhuriyetleri'ne özel ilgi göstermeye başladılar. Dünyayı ahtapot gibi saran misyoner teşkilatları, Sovyetler Birliği'nin çekilmesiyle ortaya çıkan 'inanç boşluğu'nu kendi lehlerine çevirmek için bölgeye akın ettiler.
Protestanlar ön sıralarda
Batılı misyoner teşkilatları arasında özellikle Protestanlar Türkmenistan, Kırgizistan, Kazakistan, Tacikistan ve Özbekistan'dan müteşekkil Türk Cumhuriyetlerine özel ilgi gösteriyorlar.
Protestan misyonerler, söylemlerinde özellikle Afganistan'da yaşanan son olayları kullanıyorlar. Orta Asya Türklerini "talibanlaşma" umacıyla korkutan misyonerler, Özbekistan ve Tacikistan'daki "İslam'a dönüşü" de hayasızca Moğol akınlarına benzetiyorlar.
Kadınlara yönelik özel taktikleri var
Protestan misyonerler kadınlara yönelik özel taktikler kullanıyorlar ve 'kadın hakları' konusunu suistimal ediyorlar. Misyonerler kadınlarla daha iyi ilişkiler kurarark, onlara yönelik ikna edici konuşmalar yapıyorlar. Okullara gidip gençlerle konuşuyorlar. Vaazlarını konserlerle destekliyorlar.
Sonuç itibariyle Kazakistan ve Kırgizistan'da kitleler halinde Protestanlığa geçiş olduğu, hatta bu törenlerin stadyumlarda düzenlendiği belirtiliyor.
Cami sayısı da artıyor
Batı dünyası misyoner teşkilatları aracılığıyla Orta Asya'nın zengin petrol, doğalgaz ve diğer yerüstü ve yeraltı zenginliklerini sömürmek için çaba sarfederken; bölgede "İslami canlanma da" sürüyor. Bu çerçevede cami inşaatlarındaki artış dikkat çekiyor. Mesela Özbekistan'da Sovyetler Birliği zamamından 80 olan cami sayısı, bağımsızlığın ilanından bu yana 5 bine yükseldi. Bu artışta, yurtdışından gelen etkiler de önemli rol oynuyor.
Bu çerçevede nüfusun büyük bir bölümünü Müslümanların oluşturduğu Türk Cumhuriyetleri'nde misyonerlik faliyetlerinde büyük artış gözleniyor. Kimi Türk Cumhuriyetlerinde İslam'ı yaşantıya yönelik baskılar hergün ivme kazanırken, misyonerlerin önüne hiçbir engel konulmuyor. Kazakistan ve Kırgızistan'da ise kitleler halinde Protetestanlığa geçiliyor.
ABD'li ve Avrupalı misyoner teşkilatları, Sovyetler Birliği'nin çöküşünün ardından 90'lı yılların başlarında bağımsızlıklarını ilan eden Orta Asya Cumhuriyetleri'ne özel ilgi göstermeye başladılar. Dünyayı ahtapot gibi saran misyoner teşkilatları, Sovyetler Birliği'nin çekilmesiyle ortaya çıkan 'inanç boşluğu'nu kendi lehlerine çevirmek için bölgeye akın ettiler.
Protestanlar ön sıralarda
Batılı misyoner teşkilatları arasında özellikle Protestanlar Türkmenistan, Kırgizistan, Kazakistan, Tacikistan ve Özbekistan'dan müteşekkil Türk Cumhuriyetlerine özel ilgi gösteriyorlar.
Protestan misyonerler, söylemlerinde özellikle Afganistan'da yaşanan son olayları kullanıyorlar. Orta Asya Türklerini "talibanlaşma" umacıyla korkutan misyonerler, Özbekistan ve Tacikistan'daki "İslam'a dönüşü" de hayasızca Moğol akınlarına benzetiyorlar.
Kadınlara yönelik özel taktikleri var
Protestan misyonerler kadınlara yönelik özel taktikler kullanıyorlar ve 'kadın hakları' konusunu suistimal ediyorlar. Misyonerler kadınlarla daha iyi ilişkiler kurarark, onlara yönelik ikna edici konuşmalar yapıyorlar. Okullara gidip gençlerle konuşuyorlar. Vaazlarını konserlerle destekliyorlar.
Sonuç itibariyle Kazakistan ve Kırgizistan'da kitleler halinde Protestanlığa geçiş olduğu, hatta bu törenlerin stadyumlarda düzenlendiği belirtiliyor.
Cami sayısı da artıyor
Batı dünyası misyoner teşkilatları aracılığıyla Orta Asya'nın zengin petrol, doğalgaz ve diğer yerüstü ve yeraltı zenginliklerini sömürmek için çaba sarfederken; bölgede "İslami canlanma da" sürüyor. Bu çerçevede cami inşaatlarındaki artış dikkat çekiyor. Mesela Özbekistan'da Sovyetler Birliği zamamından 80 olan cami sayısı, bağımsızlığın ilanından bu yana 5 bine yükseldi. Bu artışta, yurtdışından gelen etkiler de önemli rol oynuyor.
Recep Bahar / diğer yazıları
- ABD harika bir ekonomiye mi sahip? / 14.08.2018
- Ne yapmalı? / 13.08.2018
- Komşunla kavga et uzaklarda pazar ara! / 02.02.2016
- Diyarbakır'da kilise-ev faktörü! / 01.02.2016
- Çin ekonomisi alarm mı veriyor? / 20.01.2016
- Büyük İsrail yolunda sıra İran'da / 19.01.2016
- Terör Sultanahmet bölgesini sıfırla çarptı / 15.01.2016
- Sultanahmet'in şifreleri / 13.01.2016
- Türkiye ile Suudi Arabistan ne zaman papaz olacak? / 09.01.2016
- Ekonomik çöküşü bir de buradan seyredin / 05.01.2016
- Ne yapmalı? / 13.08.2018
- Komşunla kavga et uzaklarda pazar ara! / 02.02.2016
- Diyarbakır'da kilise-ev faktörü! / 01.02.2016
- Çin ekonomisi alarm mı veriyor? / 20.01.2016
- Büyük İsrail yolunda sıra İran'da / 19.01.2016
- Terör Sultanahmet bölgesini sıfırla çarptı / 15.01.2016
- Sultanahmet'in şifreleri / 13.01.2016
- Türkiye ile Suudi Arabistan ne zaman papaz olacak? / 09.01.2016
- Ekonomik çöküşü bir de buradan seyredin / 05.01.2016