Hükumet-medya-AB-ABD ve diğer tüm karar vericiler elek, Türkiye'yi bir "alamete" doğru sürüklüyor.
Bu çoktan sesli koronun tek bir ağızdan millete vaad ettikleri "ballı başlıklar" şunlar:
1-Türkiye Kıbrıs'ta müthiş bir zafere doğru emin adımlarla ilerliyor. Kıbrıs Türkiye'nin milli çıkarlarına uygun olarak çözülüyor.
2-Yunanistan Ege konusunu gündeme getirmeyecek,
3-Irak'ta Kürt Devleti'nin kurulması o kadarda kötü bir şey değil. Bu konuda ülkenin büyük bir değişime ihtiyacı var.
4-Ermenistan'a sınır kapısını açtık. Bu yolla Ermenileri kendimize bağlayacağız.
5- Ekonomimiz İMF politikasıyla düzeliyor. Orada da her şey güllük gülistanlık.
6- Misyonerlik faaliyetlerinden kiliselerden korkmasa gerek yok. Allah kendi dinini korur!
7- Büyük Ortadoğu Projesi'nin dışarıda kalamayız. Biz bu işin üssü olmaya hazırız.
8- Türkiye AB'ye girecek hükmünü bu yıl sonunda cebine koyacaktır.
İşte size Türkiye'nin A planı...
Kıbrıs'tan Ege'ye, AB'den Kürt devletine kadar her şey, ama her şey bir büyük değişimle çözülüyor. Yıllardır yapılan yanlışlar nedeniyle biriktirilen sorunlar, bir kalemde halloluyor.
Açıkçası bir maddesi bile bir devlet için hayat-memat meselesi olabilecek konularda estirilen rüzgara ve hıza şapka çıkarmamak mümkün değil. Türkiye gerçi örnek vermek gerekir. Kıbrıs için mesela son 50 yıldır uğraşıyor.
1974'te bir barış hareketi yapmak zorunda kalıyor ve fakat hükümetimiz, karar vericilerimiz bir şipşakla işi çözüyorlar. Demek ki bu iş bu kadar basitmiş, ve önceki 50 yılın bütün kadroları bir nevi aptalmış!
şimdi işi detaylandırmak istiyorum. Ama şu Kürt federasyonu konusunda da Türkiye'yi şimdiye kadar idare edenlerin söylediklerinin tamamının yalan olduğunu ortaya çıktığında iyice bir hatırlayalım,
-Mesela bu anlamda 4 Temmuz Çuvalı yalan
- İncirlikten kalkan uçakların PKK'ya yanlışlıkla(!) malzeme ettikleri yakın!
-Çekiç güçle birlikte Güneydoğu da terörün attığı yalan!
-ABD'nin Türk askerinin Irak'a girmesini istemediği yalan!
Şimdi ülkemizi idare eden bu %35'lik kadro tüm yalanları doğruya çeviriyor, ABD'nin ezip geçiyor ve Türkiye'yi rahatlatmıyor.
Allah kendilerinden razı olsun! Biz bu hükümetin kuruluşunun Washington'la hiç bir ilgisinin olmadığını çok iyi biliyoruz! Türkiye Cumhuriyeti'nin "en milli" hükümeti olduğunu da biliyoruz!
Ama yinede kafamızı karıştıran küçük bir soru var, o da şu:
Eğer hükümet ve şürekası doğruyu söylüyorsa ne olacak?
-Mesela AB konusunda takvim alamazsak?
-Kürt devleti kurulur Türkiye'den de toprak talep ederse?
-Kıbrıs'ın kuzeyine 100 bin Rum yerleşir, arkasında AB, Kuzeye fiilen patron olursa?
-Sınır kapısını açarak büyüttüğümüz Ermeniler soykırım ve toprak taleplerinden vazgeçmezse?
Biz ne yapacağız? ve ne olacak planın altı üstü o zaman?
Evet bu konular maalesef ciddiyet kavramın ötesinde, hayat-memat meseleleridir. Medyanın alametine hükümetin, AB'nin, ABD'nin alametine binerek bakınca her şey toz pembe görülebilir. Fakat dönüşü olmayan yollarda, yalan dolan edebiyatı sökmez, sökmemelidir.
Çünkü kaybedilen namusun telafisi yoktur.
Türkiye'nin bu koşullarda sizce de gerçekten bir "B" planına ihtiyacı yok mudur? Hiç değilse tüm bu kurgular gerçekleşmezse deyip, Ülkenin namusunu kurtaracak bir "B" planı...?
Yarın Türkiye'nin "B" planından bahsedeceğiz.
Bu çoktan sesli koronun tek bir ağızdan millete vaad ettikleri "ballı başlıklar" şunlar:
1-Türkiye Kıbrıs'ta müthiş bir zafere doğru emin adımlarla ilerliyor. Kıbrıs Türkiye'nin milli çıkarlarına uygun olarak çözülüyor.
2-Yunanistan Ege konusunu gündeme getirmeyecek,
3-Irak'ta Kürt Devleti'nin kurulması o kadarda kötü bir şey değil. Bu konuda ülkenin büyük bir değişime ihtiyacı var.
4-Ermenistan'a sınır kapısını açtık. Bu yolla Ermenileri kendimize bağlayacağız.
5- Ekonomimiz İMF politikasıyla düzeliyor. Orada da her şey güllük gülistanlık.
6- Misyonerlik faaliyetlerinden kiliselerden korkmasa gerek yok. Allah kendi dinini korur!
7- Büyük Ortadoğu Projesi'nin dışarıda kalamayız. Biz bu işin üssü olmaya hazırız.
8- Türkiye AB'ye girecek hükmünü bu yıl sonunda cebine koyacaktır.
İşte size Türkiye'nin A planı...
Kıbrıs'tan Ege'ye, AB'den Kürt devletine kadar her şey, ama her şey bir büyük değişimle çözülüyor. Yıllardır yapılan yanlışlar nedeniyle biriktirilen sorunlar, bir kalemde halloluyor.
Açıkçası bir maddesi bile bir devlet için hayat-memat meselesi olabilecek konularda estirilen rüzgara ve hıza şapka çıkarmamak mümkün değil. Türkiye gerçi örnek vermek gerekir. Kıbrıs için mesela son 50 yıldır uğraşıyor.
1974'te bir barış hareketi yapmak zorunda kalıyor ve fakat hükümetimiz, karar vericilerimiz bir şipşakla işi çözüyorlar. Demek ki bu iş bu kadar basitmiş, ve önceki 50 yılın bütün kadroları bir nevi aptalmış!
şimdi işi detaylandırmak istiyorum. Ama şu Kürt federasyonu konusunda da Türkiye'yi şimdiye kadar idare edenlerin söylediklerinin tamamının yalan olduğunu ortaya çıktığında iyice bir hatırlayalım,
-Mesela bu anlamda 4 Temmuz Çuvalı yalan
- İncirlikten kalkan uçakların PKK'ya yanlışlıkla(!) malzeme ettikleri yakın!
-Çekiç güçle birlikte Güneydoğu da terörün attığı yalan!
-ABD'nin Türk askerinin Irak'a girmesini istemediği yalan!
Şimdi ülkemizi idare eden bu %35'lik kadro tüm yalanları doğruya çeviriyor, ABD'nin ezip geçiyor ve Türkiye'yi rahatlatmıyor.
Allah kendilerinden razı olsun! Biz bu hükümetin kuruluşunun Washington'la hiç bir ilgisinin olmadığını çok iyi biliyoruz! Türkiye Cumhuriyeti'nin "en milli" hükümeti olduğunu da biliyoruz!
Ama yinede kafamızı karıştıran küçük bir soru var, o da şu:
Eğer hükümet ve şürekası doğruyu söylüyorsa ne olacak?
-Mesela AB konusunda takvim alamazsak?
-Kürt devleti kurulur Türkiye'den de toprak talep ederse?
-Kıbrıs'ın kuzeyine 100 bin Rum yerleşir, arkasında AB, Kuzeye fiilen patron olursa?
-Sınır kapısını açarak büyüttüğümüz Ermeniler soykırım ve toprak taleplerinden vazgeçmezse?
Biz ne yapacağız? ve ne olacak planın altı üstü o zaman?
Evet bu konular maalesef ciddiyet kavramın ötesinde, hayat-memat meseleleridir. Medyanın alametine hükümetin, AB'nin, ABD'nin alametine binerek bakınca her şey toz pembe görülebilir. Fakat dönüşü olmayan yollarda, yalan dolan edebiyatı sökmez, sökmemelidir.
Çünkü kaybedilen namusun telafisi yoktur.
Türkiye'nin bu koşullarda sizce de gerçekten bir "B" planına ihtiyacı yok mudur? Hiç değilse tüm bu kurgular gerçekleşmezse deyip, Ülkenin namusunu kurtaracak bir "B" planı...?
Yarın Türkiye'nin "B" planından bahsedeceğiz.
Ahmet Erimhan / diğer yazıları
- Sahili olmayan umman / 14.04.2022
- Ümit Özdağ, Hüseyin Baş… Uzaklarda Arama / 09.06.2021
- Ümit Özdağ, Hüseyin Baş… Uzaklarda Arama / 06.06.2021
- Birlik ve beraberlik ölümden başka her şeyi yener / 17.05.2021
- Ermeni Meselesi ve Gerçekler / 25.04.2021
- Osmanlı İslamı / 18.04.2021
- Sensizlik, benim şiirim / 11.04.2021
- Fikirlerin halledemediği davaları kan halleder / 04.04.2021
- Dünya bir leştir, taliplileri köpektir! / 28.03.2021
- Rüzgâr eken fırtına biçer / 23.03.2021
- Ümit Özdağ, Hüseyin Baş… Uzaklarda Arama / 09.06.2021
- Ümit Özdağ, Hüseyin Baş… Uzaklarda Arama / 06.06.2021
- Birlik ve beraberlik ölümden başka her şeyi yener / 17.05.2021
- Ermeni Meselesi ve Gerçekler / 25.04.2021
- Osmanlı İslamı / 18.04.2021
- Sensizlik, benim şiirim / 11.04.2021
- Fikirlerin halledemediği davaları kan halleder / 04.04.2021
- Dünya bir leştir, taliplileri köpektir! / 28.03.2021
- Rüzgâr eken fırtına biçer / 23.03.2021