CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın önüne gollük pas atınca, Erdoğan da doğal olarak "12'den topu ağlara takıyor."
Kılıçdaroğlu,"Yeri geldi hastanelerdeki PKK'lıları, yeri geldi DHKP-C'lileri ziyaret ettik" deyince Erdoğan "Tam aradığım fırsat" diyerek anında kükredi:
"Şu ifadeye bak ya! Ne kadar da rahatlıkla bunu söylüyor. Böyle bir şey olabilir mi? Bu ülkede ana muhalefetin başı olacaksın, bölücü terör örgütü mensuplarını ziyaret edeceksin. Neymiş? Hastaymış, yaralıymış. Ben milletimin idaresine bunları havale ediyorum. Bu milletin değeriyle uyuşmaz."
Aslında hiç farkları yok birbirinden.
Bir tanesinin temsil ettiği siyaset, terör gruplarını hastanede ziyaret ediyor, diğerinin temsil ettiği siyaset teröristleri İmralı'da, Kandil'de, Oslo'da ziyaret ediyor.
Biri, teröristlerle hastanede çay yudumlarken diğerinin talimatıyla PKK liderleriyle Oslo'da buluşanlar viski yudumluyor.
Biri, hastanede kucaklaşıyor, diğerinin başbakanı Dolmabahçe'de.
Biri, hastanede sıcak mesaj veriyor, diğerinin dostları Habur'dan davul zurna çalarak gelenlere tebessüm ederek.
Yani "yok birbirinden farkları!"
Ama ortaya koydukları facia boyutundaki açılım siyasetiyle, PKK'nın zirve yapan saldırılarının baş sorumlusu olması gerekenlerin, hastane odalarındaki ziyaretlere varıncaya kadar "muhalefete nasıl çakarım" derdine düşmeleri, ülkede akan kanı nasıl durdururum tasasından çok "akan kanı nasıl siyasi ranta çeviririm" hesabının göstergesidir.
Türkiye'de, ülke kan gölünde boğulurken siyasetteki nezaket ve seviye hiç bu kadar düşmemişti.
Hiç bu kadar çözüme odaklanmak yerine gerginliği odaklanmayı seçmemiştik.
Bu ülkenin kadın polisleri bile karınlarındaki bebeleriyle katledilirken, bu ülkenin fizik mühendisleri, matematik mühendisleri polis üniforması ile şehit olurken, bu ülkenin Karadeniz sahillerindeki kentlerinden İstanbul'un en merkezi yerlerine kadar ülkenin dört yanı kan revan içine düşmüşken, siyasi seviye "sıfırdır!"
Sıfır rakımlı siyaset de, halkı sürü olarak istediği yöne sürecek, istediği gibi yönlendirecek, istediği gibi biçimlendirecek sığ söylemlerle ülkenin geleceğini heba ediyor.