Andıç olayı patlak verdikten sonra Genelkurmay'ın idari soruşturma değil de, adli soruşturma başlatması, olayın ciddiyetini ve tehlikeli bağlantılarını ortaya koyar nitelikteydi. Aradan haftalar geçti ve Genelkurmay "andıç" konusunda çok çarpıcı bilgilere ulaştı. Genelkurmay'ın açtığı adli soruşturmayı yürüten Genelkurmay Askeri Başsavcısı Albay Saim Öztürk, geçtiğimiz günlerde "andıç"a dair çok çarpıcı açıklamalarda bulunmuş ve Nokta Dergisi'nde yayımlanan belgenin kimler aracılığıyla bu dergiye ulaştığına dair önemli bilgiler vermişti. Albay Öztürk "Ulaşan teknik bilgilere göre, taslak Andıç çalışmasına ait metnin 12 Ekim 2006 tarihinde çalındığı, bilgilerin yurt dışı bağlantılarla ilişkili olarak ülkenin siyasi ortamı nazara alınmak suretiyle 8 Mart 2007 tarihine kadar bekletildiği ve o tarihte kamuoyuna sunulduğu dikkati çekmektedir" derken, bazı grupların Türkiye'deki siyasi takvimi dikkate alarak bir zamanlama ayarlaması yaptığına dikkat çekiyordu. Ve Albay Öztürk'ün verdiği en önemli bilgi ise, "andıç"ın Genelkurmay'dan çalınıp, ABD'nin Utah eyaletindeki sahte Amerikan isimli bir alıcıya iletilmesiydi. Bu bilgi Türk Telekom ve diğer ilgili kuruluşların çalışmaları neticesinde ortaya çıkmıştı. Peki bu bilgi neden önemliydi? Çünkü ABD'nin Utah eyaleti, Türkiye'deki "F tipi cemaatin" karargah merkezi. Grubun bütün önemli ve etkili isimleri burada konuşlanmış durumda. Ve asıl önemli nokta ise, Emekli Oramiral Özden Örnek'e ait olduğu iddia edilen günlüğün deşifre edildiği internet sitesi ve daha önce Genelkurmay Başkanı Büyükanıt paşayla ilgili ipe sapa gelmez iftiraları yayan site de Utah merkezliydi.Anlaşılan, birileri Utah'ta kirli bir tezgah kurmuş ve akılları sıra oradan yayacakları iftira dalgasıyla Türkiye siyasetine yön vermeye çalışıyorlar.Ama Utah'daki hesap, Türkiye'den dönmekte gecikmedi. Genelkurmay Başsavcısının bu önemli açıklamalarından sonra Şemdinli, Rektör Aşkın, Danıştay saldırısı ve Hrant Dink suikastine kadar uzanan geniş bir yelpazede Utah merkezli kirli yapılanmanın parmağını görmek güç olmadı. Zaten hepsinde aynı mantık hakimdi: Askeri ve vatansever cepheyi hedef almak!Bu kirli yapılanmanın AKP hükümetini nasıl yönlendirdiği ve bu yönüyle aslında "hükümetlerüstü" bir konsepte kavuştuğunu ise Ahmet Hakan'ın yazıları ele verdi. Hakan, geçtiğimiz gün yemek yediği bir bakanın, bu grubun Emniyet, istihbarat ve devlet kademelerine nasıl sirayet ettiğini ve grubun ABD'deki liderinin istihbarat merakının nelere yol açtığına dair önemli itiraflarda bulunduğunu yazdı. Hatta bakan şöyle bile demiş: "Her işin arkasında onların parmağı var."Hakan'ın, daha doğrusu AKP'nin bir bakanının bu itirafları aynı zamanda F tipi yapılanmanın Türkiye'de hükümeti nasıl yönlendirdiğini de ortaya koyuyordu. Daha sonra o grubun önemli bir üyesi Ahmet Hakan'a, bahsedilen bakanı tanıdıklarını ve o bakanın kendilerine kişisel bir husumeti olduğu için böyle konuştuğunu anlatmış. O kişi, o bakanın kendilerine olan husumetinin sebebini bakın nasıl açıklamış: "Bakanın yaptığı bir yasa çalışmasına karşı çıktık. Hem hükümet hem AKP bizim haklı olduğumuza kanaat getirdi. Yasa tasarısı değişti. Bakan gururunun kırıldığını düşündü ve bu olayı kişisel husumete dönüştürdü."Bu son alıntıyı şu sebepten yaptım; Türkiye'de yasalar çıkarılırken kimlere danışıldığını ve danışılan grupların onay vermediği yasaların geçemediğini göresiniz diye.ABD merkezli ve güdümlü F tipi yapılanmanın Türkiye'deki karanlık eylemleri, Genelkurmay'ın bu çalışması sonucunda ortaya çıkmış görünüyor. Bu grubun özellikle cumhurbaşkanlığı seçimlerine aktif bir şekilde müdahale etmek için çeşitli senaryolar hazırladıklarını da belirtelim. Yarın da, bu gruba ABD'nin yüklediği misyonu yazalım?