Türkiye adım adım gerçek özgürlüğe, gerçek demokrasiye, gerçek insan haklarına kavuşuyor. Bu bağlamda Varto'da sokağa çıkma ilan edildi. Silvan'da sokağa çıkma yasağı ilan edildi. Lice'de sokağa çıkma yasağı ilan edildi.Allah sokağa çıkma yasaklarını bol eylesin!Sokağa çıkma yasakları, yani örtülü sivil sıkıyönetim Güneydoğu'nun bütün il ve ilçelerine adım adım yayılıyor.Olağanüstü hal yeniden geri geliyor. Hem de "daha olağanüstü" olarak!Özgürlükler gasp edile edile ülkeye özgürlük gelecek!Oysa terörle mücadele adı altında dönemin iktidarlarına da en ağır hakaret ve suçlamalarda bulunarak bölge valiliklerini, olağanüstü hal uygulamasını, askerin Güneydoğu'da etkin alan hâkimiyeti kurmasını sağlayan Emasya Protokolü'nü bir bir kaldırdı AKP.Teröre karşı onlarca yıllık mücadele sonucu oluşan bütün birimleri darmadağın etti. Özel yetişen terör timleri bürokrat korumalığına getirildi. Karakolları basılan askere "kendi karakolunu kendin basıyorsun" suçlaması yapan yandaş medyaya destek üstüne destek verdi. Zaman içinde Genelkurmay'ı iktidarın sakin bir memuru haline getirdiler. Devletin güvenlik güçlerine "PKK'ya dokunmama" talimatı verildi.Asker, polis, hâkim, savcı PKK'ya dokunamadı. Habur'dan inen PKK'lılara davul zurna ile karşılama ve yargılama yapıldı.Kim ne derse desin PKK'nın bir stratejisi vardı ve gerek savaş gerek barış döneminde bu stratejiyi adım adım uyguladı. Eline silah aldığı zaman da Meclis'e girdiği zaman da bu stratejiye uygun hareket etti. Kendisini masaya çağıran "devletle" oturdu pazarlık yaptı. İstediklerini söyledi.Hiç kimsenin PKK'ya bu bağlamda "sen nasıl oluyor da devletle aynı masaya oturuyorsun" demeye hakkı yok.PKK'yı değil PKK'yı masaya çağıranları hesaba çekmesi gereken "millet", bu sürecin mimarına yüzde 51 oy vererek Cumhurbaşkanı seçti.Demek ki yapılanlar doğruydu, milli irade devletle PKK'nın el sıkışmasından hoşnuttu, PKK dağdan inip siyaset yapmalıydı.Ama dağdan inmek isteyip Meclis'e giren kadrolar bu defa "tek adamın" hâkimiyet planlarına darbe vurunca savaş yeniden başladı.Devlet, PKK'ya uzattığı eli geri çekti.Güneydoğu'da yeniden sıkıyönetim dönemi başladı, yeniden cenazeler gelmeye başladı.Sonuç şu ki; sıkı sıkıya koltuğa sarılma hastalığı, sıkı sıkıya silaha sarılma hastalığı kadar tehlikelidir. Koltuk davası peşinde olanlar, bu dava için ülkeyi ateş çemberine atmaktan zerre kadar çekinmiyorlar.Silah davası peşinde olanlar ise "bugüne kadar nasıl kullanıldıklarını" yeni fark ettiler.Türk milleti ise bu ülkeye gerçek barışı ve huzuru getirmek için çırpınanlar yerine, "elinde silah olanlara ve kıçındaki koltuğu koruma davası güdenlere" oy verdi.Sonuç:Silvan'da sıkıyönetim, Varto'da sıkıyönetim, Lice'de sıkıyönetim?