Yavuz Bingöl'ün, Erdoğan'ı savunurken kullandığı sözleri duyunca önce inanmadım, inanamadım. "Bir insan böyle bir ifade kullanamaz" diye düşündüm. Erdoğan'ın, Berkin Elvan'ın annesini yuhalatması üzerine şu yorumu yapmıştı Bingöl: "Erdoğan, Berkin Elvan'ın annesini yuhalattı çünkü onun da ölmüş annesine küfredilmişti. Bu insani bir şey?" Bu sözleri Ahmet Hakan'a verdiği mülakatta söylemiş Yavuz Bingöl. Gelen tepkiler üzerine "Ben o sözleri söylemedim" diye kıvırmaya kalktıysa da, dün Hürriyet'te yayınlanan metinde görülüyor ki, bütün ifade bozukluklarına rağmen, Erdoğan'ın ölmüş bir çocuğun annesini yuhalatmasını 'insani bir şey' diyerek aklamaya çalıştığı ayan beyan ortada. Erdoğan'a şirin gözükmek uğruna hayatının baharında bu dünyadan göçen bir çocuğu bile sahiplenemeyen ve utanç verici bir tavırla bu konuda 'iktidar'ın yanında yer alan bir kişi, bu toplumda sanat adamı olarak nitelendirilme vasfını artık kaybetmiştir. Aynı zamanda kendisi de bir Alevi olan ve bugüne kadar Alevi toplumunun kendisine verdiği destekle bugünlere gelen Yavuz Bingöl, bugün en büyük darbeyi Alevilere vurdu. En büyük ihaneti Alevi kesime yaptı. Oysa kendisine "Erdoğan'ın Berkin Elvan'ın annesini yuhalatması hakkında ne düşünüyorsunuz?" sorusu sorulduğunda, öfke ile yerinden kalkmalı ve şöyle demeliydi: "Bu olayı duyduğumda tüylerim diken diken oldu. Şok geçirdim. Titredim. Ağladım. Uzun süre kendime gelemedim. 'Bir ülkenin başbakanı, evladı ölen bir anneyi nasıl yuhalatır?' diye kahroldum. 'Bu nasıl bir seviyedir, bu nasıl bir vicdandır?' diye haykırdım. Böyle siyasete, böyle insanlığa lanet okudum." Böyle demesi gereken Bingöl ne dedi: "İnsani bir şey!" Yavuz Bingöl'ün, Erdoğan'ın elini sıkabilmek için kalabalık bir ortamda Orhan Gencabay'ın arkasından elini uzattığı bir fotoğraf var. Aslında o fotoğraf her şeyi ortaya koyuyor. İktidarın elini sıkmak, o ele yakın olmak için ayaklar altına alınan değerlerin, ayaklar altına alınan kimliğin fotoğrafıydı bu. Hele bir sanatçının duruşu bu gibi 'insani çizginin' dışı olmamalıydı. Birkaç gün önce Emine Bayraktar'ın 'Toplumu böyle uyuşturdular' başlıklı yazısında çok önemli tespitler vardı. Toplumda sanatçı geçinenleri eleştirdiği yazısında şu görüşlere yer veriyordu: "Toplumun örnek alması için özendirici yayınlar yapılan bu kişilerin (sanatçıların) çoğu sadece uyuşturucu değil, aşırı alkol tüketimi, dedikodu, gıybet gibi kötü ahlak örnekleriyle de gündeme geliyorlar. Toplumdaki ahlak yozlaşması ile gelinen son durum, kimi örnek aldığımızın da bir göstergesi. İnsanın insan olabilmesi, örnek insan olabilmesi için vatanına, milletine, dinine, milletin değerlerine bağlı bir fert olarak yetişmesi gerek. İnsanın ailesine, vatanına, milletine karşı bir vefa borcu olmalı. Bu vefa borcunun idrakinde olmayanlar hele hele bir de şöhret bunalımına düştüklerinde tam bir çukurun içine düşüyorlar. Biz çok köklü bir medeniyete sahibiz. Bu topraklarda bu medeniyete ve bu tarihe yakışır bir nesil yetiştirmeliyiz. Topluma örnek olarak sunulan kişilerin ideolojik çizgisi ne olura olsun bu 'milletin çizgisine' sahip olmalılar. Ailesiyle, yaşantısıyla, kültürüyle, edebiyle, adabıyla 'ben bu milletin bir ferdiyim' demeliler." (Emine Bayraktar, 3 Aralık 2014, Yeni Mesaj) Evet, Yavuz Bingöl ve onun gibi iktidara sırtını dayayanlar milletin çizgisine sahip olmalı, 'Ben bu milletin ferdiyim' diyebilmeli. "Ben iktidarın ferdiyim" diyenler toplumun içine çıkacak yüz bulamazlar.