Alim odur ki zamanını okur. Aydın odur ki devrini kuşanır. İrfan ve hikmet sahibi odur ki çağını kuşatır.Hangi ilim dalında olursa olsun, hangi meslekte olursa olsun, belli ezberlere sıkışmış, önyargılarla daralmış ve birtakım menfaatlere indirgenmiş yaklaşımlar toplumlara fayda sağlamaz? Bereketsiz, meyvesiz, kısır kalmış konumda olurlar.Öncelikle insanı tanımadan insanın ve onun oluşturduğu toplumların ve kurumların problemlerini çözmek mümkün değildir. Zamanını kuşanan öncelikle insanı tanır ve sever. Onu Yaratan'ın nazarıyla seyreder.Etrafındaki olaylara ve dünyadaki gelişmelere bigâne kalmaz. İnsanların problemlerini dert edinir, çare ve çözümler üretir, istişare eder ve gerçekler üzerinde ısrarla durur. Gayesi takdir edilmek değil, Allah'ın rızasıdır ancak?Dünya krizler ve bunalımlar içinde? Özellikle İslam coğrafyası planlanan işgallere maruz kalıyor. Arza düşen her kan damlasını taşıyanın kimliği Müslüman? Daha da acısı zalimlere, işgalcilere ortak olan, yardım eden, haçlı ordularına çağrı yapanlar Müslüman gözükenler? Utanmadan, sıkılmadan da yalanlara sarılıyorlar, gerçekleri ters yüz ediyorlar? Deccaller gibi ? Ahir zamanda olduğumuz, peygamberimizin dahi Allah'a sığındığı Deccal fitnesi ile karşı karşıya olduğumuz aşikâr?İşte tam bu noktada, müminleri uyaran ve bu fitneden koruyan bir ses yükseldi. Ayetler ve hadisler ışığında, Ehl-i Beyt gözüyle ahir zaman fitnesini tanımladı ve " Durun kalabalıklar bu cadde çıkmaz sokak" dedi. Hepimizi " Kelime-i Tevhid'e (Lailaheillallah Muhammedür-Resulullah gerçeğine) yeniden davet etti. Çünkü fitnenin hedefi, Allah'ın birliği ( tevhid) yerine teslisi hakmış gibi koymak; Muhammed Mustafa (s.a.v) siz kurtuluş (cennet) vaat etmek ve İslam ile diğer dinleri eşitlemekti.Hocalar, müftüler, postnişinler sustu? Sesleri solukları çıkmadı. Bazıları fitneye su taşıdı, bazıları küçük menfaatlere teslim oldu. Çünkü Resullulah'ın mucizesi gerçekleşecekti: " Ahir zamanda gece karanlığı gibi fitneler zuhur edecektir. Kişi sabah mümin, akşam kafir; akşam mümin, sabah kafir kalkacaktır, ve az bir pahaya (değere) dinini satacaktır."Dinini satmak? Yani Allah'ı ve ölçülerini, kitabını, Peygamberini az bir değere değişmek? Bunun için sağır, dilsiz olmak? Kör olmak, kalpsiz olmak? Böyle insanlar namusunu da, vatanını da satar. Nitekim " Zina serbest olurken" sesleri çıkmadı, destek verdiler. Zinanın serbest olduğu yerde namus olur mu? " Vatan sevgisi imandandır" buyurdu Peygamber? Vatan ve üzerindekiler, altındakiler tartışılır oldu, yine sustular, haçlı değirmenine su taşıdılar. Müslüman kardeşlerini bırakıp, ehli salib'e yandaş oldular?Ve yine ekonomik krizler, derinleşerek büyüyor. Şehirleri, ülkeleri değil, kıtaları deviriyor artık. Çaresi olan var mı? Komünizm öldü, defnedildi. Kapitalizm öldü, cenaze hazırlıkları yapılıyor. Para babası Soros: " Daha henüz krizde dibi bulamadık" diyor. Çaresizler? Ama bir Müslüman Türk evladı çareyi söyledi : Milli Ekonomi Modeli?Adil paylaşım, sürekli büyüme ve herkese iş ve aş sağlamak? Bu tezin kıymetini bilen ülkeler oldu (Rusya, Brezilya, vb.). Kısmen uyguladılar. Ama maalesef bu millet sırtını döndü. Borçlanmayı, bütün zenginliklerini ecnebilere peşkeş çekmeyi, işsizliği, aşsızlığı, tercih etti.Prof.Dr.Haydar Baş Hocam üzülmüştü. Ama Rus iktisatçı Prof.Dr. Victor Minin O'na şunu söylüyordu. Hocam üzülme? Bütün dünya senin dizinin dibine gelmek zorunda." Çünkü Prof.Dr.Ruşen Guliyev'in tabiriyle, "Haydarizm" çağın tek çözüm modelini sunuyor. Bir de unutmuyalım ki Rus Victor Müslüman oldu.Çünkü Haydar Baş Hocamız'ın yanına gelen İslamla şeref bulur. Dialog fitnesine düçar olanların ise övündüğü gayri müslimlere uymak ve uydurmaktır, yani Hristiyanlaştırmaktır.Ve nihayet asırların çatışma ve ayrılığını çözümlemede, Deccallerin körüklediği Şia - Sunni çatışmasını (ülkemizde, bölgemizde) hayata geçirmek isteyenlere " Hak adına" güçlü bir cevap geldi: Ehl-i Beyt'te buluşmak?İki ciltlik Rahmeten-lil-Alemin Hz. Muhammed (a.s) ve arkasından gelen ehl-i beyt serisi eserlerle, Bursa'da organize edilen Ehl-i Beyt sempozyumu ile, samimi müminler kenetlendi. Çünkü her Sünni Hz. Ali'yi ve Ehl-i Beyti sevmek; her Şia'da Resulullah'ın sünnetini yaşamakla yükümlüydü. Bunu Prof.Dr. Haydar Baş içtenlikle ve yüksek sesle seslendirdi.Nisan yağmuru gibi nasipli toprakları gönülleri yeşertti; yılanların gözü de kör oldu. Fitne ateşini körüklemeye devam ediyorlar.İnançta, sosyal ve ekonomik olaylarda, siyaset ve insanı ilgilendiren her konuda, çatışmaları ve ayrımları sonlandıracak çözümlerde, çağını okumak ve zamanını kuşanmak her yiğidin, her alimin, her aydının harcı değildir.Hem de hiçbir kınayıcının kınamasından çekinmeden?
Dr. Abdullah Terzi / diğer yazıları
- “Tüketim en büyük kaynaktır” / 11.12.2019
- Mesaj TV’ye kavuştuk / 06.12.2019
- NATO neye yarar ki? / 04.12.2019
- Haydar Baş Çin’de değil, Türkiye’de / 28.11.2019
- Erdoğan–Trump görüşmesi ve Sayın Baş / 16.11.2019
- ‘ABD bitmiştir’ / 01.11.2019
- Bu Meclis off! / 28.10.2019
- ‘Bağımsızlık güneşi doğuyor’ / 25.10.2019
- Kolay değil 18 yıl geçti… / 26.09.2019
- ‘Materyalizm ne saçma şey!’ / 19.08.2019
- Mesaj TV’ye kavuştuk / 06.12.2019
- NATO neye yarar ki? / 04.12.2019
- Haydar Baş Çin’de değil, Türkiye’de / 28.11.2019
- Erdoğan–Trump görüşmesi ve Sayın Baş / 16.11.2019
- ‘ABD bitmiştir’ / 01.11.2019
- Bu Meclis off! / 28.10.2019
- ‘Bağımsızlık güneşi doğuyor’ / 25.10.2019
- Kolay değil 18 yıl geçti… / 26.09.2019
- ‘Materyalizm ne saçma şey!’ / 19.08.2019