Sabahın erken vakti. Salih bey bahçeye doğru geliyor?Hayırdır inşallah!..Biraz telaşlı. Bu gelen Ali dayının büyük oğlu Salih bey. İşte geldi. -Ömer efendi yanlış anlama ama bir şey diyeceğim.-Ne demek Salih bey. Buyur de bakalım.-Bi sefer oldu bir şey demedim. İki sefer oldu bir şey demedim.-Hayırdır inşallah, bi kusurumuz mu oldu?-Ömer efendi, benim bahçeye üç gündür içinde pislik olan poşetler atılıyor.-Yanlışlık olmasın. Bizde böyle yapacak biri yok. Hem aramızdaki hukuku biliyorsun. Bu zamana kadar komşuluğumuzu bozacak bir şey yaptık mı?-Öyle ama inanmıyorsan gel kendin bak.Ömer bey şaşkın şaşkın "Hadi gidip bir bakalım" dedi. Gidip baktılar. Hakikaten ağaca asılı duran rasgele atılmış bir poşet. Ömer bey:-Merak etme ben bunu çözerim. Sadece birkaç gün bana müsaade et.Gelip sana cevabını veririm.Salih bey de aslında anlayışlı biriydi ama biraz aceleciydi. Ömer bey ise temkinli hemen hiddetlenmeyen işin aslını esasını öğrenmeden karar vermeyen biriydi. Daha önce başından bir olay geçmiş ve "Bundan sonra bir şeyin aslını tam öğrenene kadar hiç kimse hakkında zanda bulunmayacağım" demiş ve bu karalılığını hiç bozmamıştı.Eve geldi biraz düşündü bu iş nasıl olur? Ne kendi evinden ve ne de bitişikteki Fatma teyzelerin evinden böyle bir şey yapan olamaz.Aradan bir gün geçmişti. Ömer bey Salih beylerin evinin bahçesine gitti. Şöyle etrafa bir baktı. Bahçeye doğru olan evlere baktı. Hemen karşıda Hacer teyzenin evi var. Hacer teyze de camdan etrafı seyrediyordu. Ömer efendiyi görünce seslendi:-Ömer oğlum hayırdır. Ne yapıyorsun?Ömer efendi biraz mahcup bir adayla:-Hacer abla dün Salih geldi. Bahçeye üç gündür poşet içinde necaset atıyorlarmış. Kafama takıldı. Böyle şey nasıl olur? Hem benden bilmiş. Canım sıkıldı deyince Hacer teyze:-Dur bakayım. Biraz aşağıya geleyim.Hacer teyze aşağı geldi ve:-Oğlum üç gündür bizim kanallar tıkalı. İşçiler rica ettiler bizim alt kattaki inşaatta yatıyorlar. Sakın bunlar yapmasın. Ben gelince bunlara sorayım.Hacer teyze bunları söyleyince Ömer efendi durumu anladı. Hacer teyze de ertesi sabah işçilerle konuşmuş. Usta'nın da haberi olmadan işçilerden biri işin kolayına kaçmak istemiş, karanlığı da bahane ederek bir hata işlemiş. Tabii bir daha o hatayı yapmamış. Salih bey eve geldiğinde olanları duydu. Gelip Ömer efendiden özür diledi. Ömer efendi de her zaman olduğu gibi aceleci davranmamanın, yanlış zanda bulunmamanın ermişliğini, enginliğini bir kez daha yaşadı. Kendine güveni arttı. İman ve güzel ahlakın hazzını tekrar tekrar yaşadı.
Mustafa Sabri / diğer yazıları
- Ramazanlaşmak / 17.07.2012
- III. Balkan Savaşı mı? / 28.05.2012
- Mihrabiyelerimiz; zikirden bir demet / 01.03.2012
- Ali Hoca’nın ardından / 25.02.2012
- "Türkiye Uyan!" / 31.01.2012
- Suriye Noel hediyesi olmayacak / 21.12.2011
- 9. Cüz'ü okurken, Suriye'yi düşündü? / 09.12.2011
- Şu idrake bakın / 01.11.2011
- Musiki ve hafızlarımız / 22.10.2011
- Ashâb-ı Hicr: Körlüğü seçen kavim / 10.10.2011
- III. Balkan Savaşı mı? / 28.05.2012
- Mihrabiyelerimiz; zikirden bir demet / 01.03.2012
- Ali Hoca’nın ardından / 25.02.2012
- "Türkiye Uyan!" / 31.01.2012
- Suriye Noel hediyesi olmayacak / 21.12.2011
- 9. Cüz'ü okurken, Suriye'yi düşündü? / 09.12.2011
- Şu idrake bakın / 01.11.2011
- Musiki ve hafızlarımız / 22.10.2011
- Ashâb-ı Hicr: Körlüğü seçen kavim / 10.10.2011