Suriye sınırında ve Suriye topraklarında yaşadığımız açık gerçekler, eski dost denilen ABD'nin açık düşmanlığı, nihai hedefimiz denilen AB ülkelerinin Türkiye ve ordumuzu hedef alması, bu iki güce karşı sıkıştığımızda sığındığımız Rusya'nın da Türkiye'yi zorda bırakan adımlar atması; başarılı giden Afrin harekâtının sahadan öte masada sonuçlanacağını göstermektedir. Ama nasıl sonuçlanır, sorusunun cevabı meçhuldür.
Tabi Afrin konusunda en büyük sıkıntılardan birisi de bu harekâtın iç siyasette kullanılması, haklı çıkmak için kullanılan tabirler, ifadeler hatta hakaretlerdir.
Milletimiz (parti ve kişi fanatikleri hariç) bu tavır, söz ve hakaretlerden, bu siyaset mantığından rahatsızdır.
Milletimizin bir başka rahatsızlığı ise ülkemizde yaşayan Suriyelilerdir. Uluslararası raporlarda bile ülkemizdeki, Suriyeli sığınmacılarla bağlantılı olayların sayısının, bir yılda, yaklaşık üç kat arttığı ortaya konuldu.
Bulundukları yerlerde dükkân ve işletmeler açmaları, Arapça tabelalar gibi durumlar yerli esnafı zora soktuğu gibi sağlık ve eğitim alanlarında verilen ayrıcalıklar aynı haklara sahip olamayan milletimizin tepkisine sebep oluyor.
En önemli rahatsızlık ise Türk askerinin, Suriye'de verdiği mücadele ve Suriyeli gençlerin ülkemizde sürdükleri sefa noktasındadır. Tepkiler gün geçtikçe büyüyor.
Bu tepkilere binaen midir (!) bilmem ama Cumhurbaşkanı Erdoğan, partisinin gurup toplantısında; "Ülkemizdeki Suriyeli kardeşlerimizin askerlik şubelerine müracaat edip bölgeye gitmek için başvurduklarını da biliyorum" şeklinde bir açıklaması oldu.
Kısa bir araştırma yaptım. Afrin operasyonu başladığı günden bugüne Malatya'dan 30, Mersin'den 60 civarı, Afyonkarahisar'da 17, Şanlıurfa'nın Suruç ilçesinden 70, Konya'dan ise 150 Suriyeli, Türk askerine destek için askerlik şubelerine gidip silâhaltına alınmak istemişler. Yani ülkemizde yaşayan 4 milyon Suriyeliden 400 kadarı! Ne kadar memnun edici bir tablo, siz düşünün.
Oysa Kuvva-i Milliye ruhu, vatanın tamamına hâkimdi. Çocuğundan, kadınından, yaşlısına kadar Türk milleti bu vatan için can vermek üzere ayağa kalkmış, sıranın kendisine gelmesi için sabırsızlanıyordu.
Kuvva-i Milliye ruhu, demişken!
Türk milleti, dünya arenasında asker millet olarak bilinir, öyle tanınır. Ama o ruhu kaybedeli çok oldu.
Resmi Ordumuzun (TSK'nın) başına örülen çoraplar, yaşadığı kumpaslara karşı komuta kademesinin, siyaset, yargı ve milletimizin bu noktadaki duruşu içler acısı.
Bir başka içler acısı olan durum ise çürük raporları. Evet, çürük raporlarında son 2 yılda patlama yaşanıyor.
Milli Savunma Bakanının verdiği bilgilere göre son iki buçuk yılda askerlikten muafiyet için verilen çürük raporu alanların sayısı 159 bin 59 kişi.
Bu sayının dağılımına bakınca 2015 yılında çürük alanların sayısı 57 bin 903 kişi iken 2016 yılında çürük raporu verme yetkisi askeri hastanelerden alınıp Sağlık Bakanlığına verildi. Sayı bir anda ikiye katlandı.
Özellikle devamlı medyanın önünde olan siyasetçi, sanatçı, iş adamlarının yakınlarının çürük raporu almaları medyada gündem oluyor, toplumda söz düelloları yaşanır.
Geçtiğimiz Ekim ayında CHP'den, Milli Savunma Bakanlığının yanıtlaması talebiyle bir soru soruldu; "AKP'de milletvekilliği ve bakanlık yapanların kaçının 1. ve 2. derece yakını, askerlik görevinden muaf tutulmak için sağlık raporu almıştır?"
Bakan Canikli bu soruya; "Herhangi bir kayıt tutulmamaktadır" cevabını verdi. (30 Ekim 2017 tarihli haberler)
İlginç!
Savaş karşıtı ne demek?
Afrin operasyonu ile aynen çözüm sürecindeki akiller gibi bir kısım medyatik sanatçı, akademisyen, hukukçu, sağlıkçı vs. kesimlerden kişiler, "bu harekâtı desteklemiyoruz, savaşa karşıyız" açıklamaları yaptılar.
Yani bu anlayış için çok güzel tabirler var ama suç sayılıyor. Sanki askerimiz hobi olsun, canımız sıkıldı, diye savaşıyor.
Bu anlayış senelerden beri en çok kimi sevindiriyor biliyor musunuz? İktidarı. Hazır malzeme. Saray ve hükümette, yemesi, giymesi, içmesi, gezmesi bu milletten farklı bu kişilerin sözlerine verdikçe veriyorlar. Vatandaş da müthiş bir keyif içinde dinliyor.
Tabi Afrin konusunda en büyük sıkıntılardan birisi de bu harekâtın iç siyasette kullanılması, haklı çıkmak için kullanılan tabirler, ifadeler hatta hakaretlerdir.
Milletimiz (parti ve kişi fanatikleri hariç) bu tavır, söz ve hakaretlerden, bu siyaset mantığından rahatsızdır.
Milletimizin bir başka rahatsızlığı ise ülkemizde yaşayan Suriyelilerdir. Uluslararası raporlarda bile ülkemizdeki, Suriyeli sığınmacılarla bağlantılı olayların sayısının, bir yılda, yaklaşık üç kat arttığı ortaya konuldu.
Bulundukları yerlerde dükkân ve işletmeler açmaları, Arapça tabelalar gibi durumlar yerli esnafı zora soktuğu gibi sağlık ve eğitim alanlarında verilen ayrıcalıklar aynı haklara sahip olamayan milletimizin tepkisine sebep oluyor.
En önemli rahatsızlık ise Türk askerinin, Suriye'de verdiği mücadele ve Suriyeli gençlerin ülkemizde sürdükleri sefa noktasındadır. Tepkiler gün geçtikçe büyüyor.
Bu tepkilere binaen midir (!) bilmem ama Cumhurbaşkanı Erdoğan, partisinin gurup toplantısında; "Ülkemizdeki Suriyeli kardeşlerimizin askerlik şubelerine müracaat edip bölgeye gitmek için başvurduklarını da biliyorum" şeklinde bir açıklaması oldu.
Kısa bir araştırma yaptım. Afrin operasyonu başladığı günden bugüne Malatya'dan 30, Mersin'den 60 civarı, Afyonkarahisar'da 17, Şanlıurfa'nın Suruç ilçesinden 70, Konya'dan ise 150 Suriyeli, Türk askerine destek için askerlik şubelerine gidip silâhaltına alınmak istemişler. Yani ülkemizde yaşayan 4 milyon Suriyeliden 400 kadarı! Ne kadar memnun edici bir tablo, siz düşünün.
Oysa Kuvva-i Milliye ruhu, vatanın tamamına hâkimdi. Çocuğundan, kadınından, yaşlısına kadar Türk milleti bu vatan için can vermek üzere ayağa kalkmış, sıranın kendisine gelmesi için sabırsızlanıyordu.
Kuvva-i Milliye ruhu, demişken!
Türk milleti, dünya arenasında asker millet olarak bilinir, öyle tanınır. Ama o ruhu kaybedeli çok oldu.
Resmi Ordumuzun (TSK'nın) başına örülen çoraplar, yaşadığı kumpaslara karşı komuta kademesinin, siyaset, yargı ve milletimizin bu noktadaki duruşu içler acısı.
Bir başka içler acısı olan durum ise çürük raporları. Evet, çürük raporlarında son 2 yılda patlama yaşanıyor.
Milli Savunma Bakanının verdiği bilgilere göre son iki buçuk yılda askerlikten muafiyet için verilen çürük raporu alanların sayısı 159 bin 59 kişi.
Bu sayının dağılımına bakınca 2015 yılında çürük alanların sayısı 57 bin 903 kişi iken 2016 yılında çürük raporu verme yetkisi askeri hastanelerden alınıp Sağlık Bakanlığına verildi. Sayı bir anda ikiye katlandı.
Özellikle devamlı medyanın önünde olan siyasetçi, sanatçı, iş adamlarının yakınlarının çürük raporu almaları medyada gündem oluyor, toplumda söz düelloları yaşanır.
Geçtiğimiz Ekim ayında CHP'den, Milli Savunma Bakanlığının yanıtlaması talebiyle bir soru soruldu; "AKP'de milletvekilliği ve bakanlık yapanların kaçının 1. ve 2. derece yakını, askerlik görevinden muaf tutulmak için sağlık raporu almıştır?"
Bakan Canikli bu soruya; "Herhangi bir kayıt tutulmamaktadır" cevabını verdi. (30 Ekim 2017 tarihli haberler)
İlginç!
Savaş karşıtı ne demek?
Afrin operasyonu ile aynen çözüm sürecindeki akiller gibi bir kısım medyatik sanatçı, akademisyen, hukukçu, sağlıkçı vs. kesimlerden kişiler, "bu harekâtı desteklemiyoruz, savaşa karşıyız" açıklamaları yaptılar.
Yani bu anlayış için çok güzel tabirler var ama suç sayılıyor. Sanki askerimiz hobi olsun, canımız sıkıldı, diye savaşıyor.
Bu anlayış senelerden beri en çok kimi sevindiriyor biliyor musunuz? İktidarı. Hazır malzeme. Saray ve hükümette, yemesi, giymesi, içmesi, gezmesi bu milletten farklı bu kişilerin sözlerine verdikçe veriyorlar. Vatandaş da müthiş bir keyif içinde dinliyor.
Akın Aydın / diğer yazıları
- Hayber’deki 'Demir Kubbe'yi yıkan adam / 19.04.2024
- Dünkü Hayber bugünkü İsrail’den daha güçlüydü -2- / 18.04.2024
- Dünkü Hayber bugünkü İsrail’den daha güçlüydü -1- / 17.04.2024
- İsrail, İslam dünyasının acziyetini ispatladı / 15.04.2024
- ‘Artık demir almak günü gelmişse zamandan’ / 14.04.2024
- İktidarın İsrail laubaliliği / 13.04.2024
- Abanın altındaki 5 kişi / 12.04.2024
- Nasıl bir ayı geride bıraktık? / 11.04.2024
- İlahi emri yerine getirdiğimiz için bayram yapıyoruz / 10.04.2024
- Milli Görüşçülerin İsrail ve dinlerarası diyalog gömleği -2- / 08.04.2024
- Dünkü Hayber bugünkü İsrail’den daha güçlüydü -2- / 18.04.2024
- Dünkü Hayber bugünkü İsrail’den daha güçlüydü -1- / 17.04.2024
- İsrail, İslam dünyasının acziyetini ispatladı / 15.04.2024
- ‘Artık demir almak günü gelmişse zamandan’ / 14.04.2024
- İktidarın İsrail laubaliliği / 13.04.2024
- Abanın altındaki 5 kişi / 12.04.2024
- Nasıl bir ayı geride bıraktık? / 11.04.2024
- İlahi emri yerine getirdiğimiz için bayram yapıyoruz / 10.04.2024
- Milli Görüşçülerin İsrail ve dinlerarası diyalog gömleği -2- / 08.04.2024