Hayatın kaynağı dediğimiz suyun bile bir noktadan sonra kaynadığını veya donduğuna tanık olmuşsunuzdur. Yerinden oynamaz dediğimiz dağların bile içindeki magma tabakasının harekete geçmesiyle küle, toza dönüştüğünü de biliyorsunuz.
Ya insanoğlu! Evet, etrafımıza özellikle kendimize bakalım. Gerildikçe geriliyoruz. Hayat şartları geriyor, ekonomik koşullar, gelir-gider dengesizliği geriyor, ihtiraslar geriyor vs. Bu kadar gerginliğin sonucu olarak karşımıza akla gelmeyecek sapıklıklar, suç çeşit ve yöntemleri çıkıyor.
Şimdilerde ise daha büyük bir gerilme noktasındayız. Seçilmişler geriyor, atanmışlar geriyor ve medya bu gerilmeye odun taşıyor, benzin döküyor.
Sevgiyi, merhameti, kardeşliği, devlet-millet bütünlüğünü, milli-manevi bütünlüğü, bu bütünlüklerin geleceğin sigortası olduğunu bizden başka dillendiren, anlatan, tavsiye eden maalesef yok.
Seçilmişlerin, atanmışların ve medyanın gündemine, üslubuna, hedefine bakın. Nereye gidiyoruz? Nereye götürülüyoruz? Karşılıklı olarak bütün milli ve manevi değerler üzerinden birbirlerini aşağılayan, hakaret eden zihniyetler oluştu. Yani kaynama, patlama veya kopma noktasına yaklaşıyoruz. Yapmayın, durun!
Durun! Siz kardeşsiniz.
Öfke kustuğunuz, hain dediğiniz, dinsiz dediğiniz insanlardan birini evinize veya herhangi bir yerde çaya davet edin. Tamamen iyi niyetle; Allah'a (c.c) inanıyor musun? Diye sorun. Evet, diyecektir. Meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, kaza ve kadere, ahiret gününe inanıyor musun, diye sorun. Emin olun evet, diyecektir. O da size sorsun; Kelime-i Şahadet getirdin mi? Siz de evet, diyeceksiniz.
Eee! İslam ve imanın şartlarına ikinizde iman ettiğinize göre bu öfkeniz niye? Kimin için? Birilerinin avukatı olmak, fedailiğini yapmak için kendinizi helak mı etmek istiyorsunuz?
"La ilahe illallah Muhammed Resulullah,? Tevhit cümlesine iman ve ikrar eden bir Müslüman'ın canı, malı, ırzı ve toprağı, Allah'ın katında Beytullahtan daha kıymetlidir; ona kastetmek, Kâbe'yi yıkmaktan daha ağır bir vebaldir" (İbn Mace, Fiten, II/1297).
Bu hadisi hiç duymadın mı? Şimdi duydun. Kardeşinin canına, malına, namusuna, ırzına el ile dile ile kalp ile saldırma.
Ahmak olma
Bir eserden not almıştım. Şöyle deniliyordu; "Ahmaklığın dört alameti vardır; Kendi ayıbını görmeyip de başkalarının ayıbını aramak. Gönlüne cimrilik tohumu saçtığı halde cömertlik ummak. Huyu ile halkı hoşnut edemeyen kimsenin Rabbinin kapısında hiçbir değeri yoktur. Huysuzluk âdeti olanın işi, daima nefret kazanmaktır. Kötü huy tende canın belasıdır."
Prof. Dr. Haydar Baş Hocam, Makalat adlı eserinde şöyle der; "İnancınızı paylaşanlar, çeşitli meşrep ve mezheplerden olabilirler. Onlara gönlünüzü açın, onlarla kardeş olun. Bu mukaddes inancınızın gereğidir. Sizin mezhep ve meşrebinizden değildir diye kardeşlerinize karşı tavır almanız, hor bakmanız, onları hiçe saymanız yanlıştır.
İyi bilin ki; taassup ve hased, yaptığınız güzel işleri yakan bir ateştir. Bu ateşe düşmeyin. Eğer hizmet, sizin mezhep ve meşrebinizden olmayan kardeşlerinize mukadderse, sizin onları çekememeniz mutlak kadere isyandır. Haset, büyük bir hastalıktır. Kabil, bu hastalıktan dolayı kardeşi Habil'i öldürdü. Sonra, nice kavimler de bu hastalıktan helak oldular." (s.300).
Evet, Bizler kardeşiz. Kardeşlerimize kin, nefret, öfke kusarak hem dünyamızı, hem de ahretimizi mahvetmeyelim?
Ya insanoğlu! Evet, etrafımıza özellikle kendimize bakalım. Gerildikçe geriliyoruz. Hayat şartları geriyor, ekonomik koşullar, gelir-gider dengesizliği geriyor, ihtiraslar geriyor vs. Bu kadar gerginliğin sonucu olarak karşımıza akla gelmeyecek sapıklıklar, suç çeşit ve yöntemleri çıkıyor.
Şimdilerde ise daha büyük bir gerilme noktasındayız. Seçilmişler geriyor, atanmışlar geriyor ve medya bu gerilmeye odun taşıyor, benzin döküyor.
Sevgiyi, merhameti, kardeşliği, devlet-millet bütünlüğünü, milli-manevi bütünlüğü, bu bütünlüklerin geleceğin sigortası olduğunu bizden başka dillendiren, anlatan, tavsiye eden maalesef yok.
Seçilmişlerin, atanmışların ve medyanın gündemine, üslubuna, hedefine bakın. Nereye gidiyoruz? Nereye götürülüyoruz? Karşılıklı olarak bütün milli ve manevi değerler üzerinden birbirlerini aşağılayan, hakaret eden zihniyetler oluştu. Yani kaynama, patlama veya kopma noktasına yaklaşıyoruz. Yapmayın, durun!
Durun! Siz kardeşsiniz.
Öfke kustuğunuz, hain dediğiniz, dinsiz dediğiniz insanlardan birini evinize veya herhangi bir yerde çaya davet edin. Tamamen iyi niyetle; Allah'a (c.c) inanıyor musun? Diye sorun. Evet, diyecektir. Meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, kaza ve kadere, ahiret gününe inanıyor musun, diye sorun. Emin olun evet, diyecektir. O da size sorsun; Kelime-i Şahadet getirdin mi? Siz de evet, diyeceksiniz.
Eee! İslam ve imanın şartlarına ikinizde iman ettiğinize göre bu öfkeniz niye? Kimin için? Birilerinin avukatı olmak, fedailiğini yapmak için kendinizi helak mı etmek istiyorsunuz?
"La ilahe illallah Muhammed Resulullah,? Tevhit cümlesine iman ve ikrar eden bir Müslüman'ın canı, malı, ırzı ve toprağı, Allah'ın katında Beytullahtan daha kıymetlidir; ona kastetmek, Kâbe'yi yıkmaktan daha ağır bir vebaldir" (İbn Mace, Fiten, II/1297).
Bu hadisi hiç duymadın mı? Şimdi duydun. Kardeşinin canına, malına, namusuna, ırzına el ile dile ile kalp ile saldırma.
Ahmak olma
Bir eserden not almıştım. Şöyle deniliyordu; "Ahmaklığın dört alameti vardır; Kendi ayıbını görmeyip de başkalarının ayıbını aramak. Gönlüne cimrilik tohumu saçtığı halde cömertlik ummak. Huyu ile halkı hoşnut edemeyen kimsenin Rabbinin kapısında hiçbir değeri yoktur. Huysuzluk âdeti olanın işi, daima nefret kazanmaktır. Kötü huy tende canın belasıdır."
Prof. Dr. Haydar Baş Hocam, Makalat adlı eserinde şöyle der; "İnancınızı paylaşanlar, çeşitli meşrep ve mezheplerden olabilirler. Onlara gönlünüzü açın, onlarla kardeş olun. Bu mukaddes inancınızın gereğidir. Sizin mezhep ve meşrebinizden değildir diye kardeşlerinize karşı tavır almanız, hor bakmanız, onları hiçe saymanız yanlıştır.
İyi bilin ki; taassup ve hased, yaptığınız güzel işleri yakan bir ateştir. Bu ateşe düşmeyin. Eğer hizmet, sizin mezhep ve meşrebinizden olmayan kardeşlerinize mukadderse, sizin onları çekememeniz mutlak kadere isyandır. Haset, büyük bir hastalıktır. Kabil, bu hastalıktan dolayı kardeşi Habil'i öldürdü. Sonra, nice kavimler de bu hastalıktan helak oldular." (s.300).
Evet, Bizler kardeşiz. Kardeşlerimize kin, nefret, öfke kusarak hem dünyamızı, hem de ahretimizi mahvetmeyelim?
Akın Aydın / diğer yazıları
- Parası olan kaçırıyor, olmayan kaçıyor / 19.03.2024
- Hüseyin Baş’tan, Ebu Zer duruşu / 18.03.2024
- Ne yereli! Genel seçim bu genel! / 17.03.2024
- Erdoğan ‘bırakıyorum’… ‘Valla bırakmayız’ / 16.03.2024
- Ehli Beyt’e imanımız, Hz Muhammed’e imandır / 15.03.2024
- CHP’nin kimlik arayışı İsmet İnönü ile başladı / 14.03.2024
- Erdoğan’ın dilinde bu sefer ‘kul hakkı’ var / 13.03.2024
- İnsan kıymetini bildiği şeye sahiplenir / 11.03.2024
- Ramazan’da ahir zaman siyasetçilerine ve hocalarına dikkat / 10.03.2024
- Erdoğan’ın korku ve açlıkla terbiye siyaseti / 09.03.2024
- Hüseyin Baş’tan, Ebu Zer duruşu / 18.03.2024
- Ne yereli! Genel seçim bu genel! / 17.03.2024
- Erdoğan ‘bırakıyorum’… ‘Valla bırakmayız’ / 16.03.2024
- Ehli Beyt’e imanımız, Hz Muhammed’e imandır / 15.03.2024
- CHP’nin kimlik arayışı İsmet İnönü ile başladı / 14.03.2024
- Erdoğan’ın dilinde bu sefer ‘kul hakkı’ var / 13.03.2024
- İnsan kıymetini bildiği şeye sahiplenir / 11.03.2024
- Ramazan’da ahir zaman siyasetçilerine ve hocalarına dikkat / 10.03.2024
- Erdoğan’ın korku ve açlıkla terbiye siyaseti / 09.03.2024