Talancılar olmasaydı, yalancılar olmasaydı, açgözlüler olmasaydı bu dünyanın kaynakları, herkesin açlığını gidermeye ve acısını dindirmeye elbette yeterdi.
Bir türlü doymak bilmeyen lüks ve şatafat düşkünü, konfora bayılan insanlığın marazlı tipleri olmasaydı, insanlık ailesinin hemen her ferdi, aç kalmazdı, açıkta kalmazdı, beslenme sorununu da, barınma sorunu da en kısa yoldan halledebilirdi.
Geçmiş devirlerde de hep olmuş, tek başına köylere, kasabalara sahip birilerinin yanı sıra, o köylerde ve kasabalarda başını sokacak, çoluk-çocuğunu barındıracak bir kulübeye sahip olamayan nice kitleler, hayatlarını çile ve meşakkatle tamamlamış ve asgari hayat şartlarına ulaşamadan göçmüşler bu fani dünyadan.
Zaman içinde şartlar değişmiş, kırsal kesimde yaşayan nüfus şehirlere taşınmış, bu sefer aynı köy ve kasaba ağaları, şehirlerin en gözde semtlerinde, yüz, beş yüz, hatta bin ve daha fazlası miktarda lüks ev ve daire sahibi olmuşlar, köyde, kasabada başını sokacak bir kulubeye sahip olamayan kitleler, gelmiş şehirlerde söz konusu zenginlerin kapıcısı ve kiracısı olmuş.
Bir yerlerde bir yanlışlık var, ama nerede?
Talancılar olmasaydı, yalancılar olmasaydı, açgözlüler olmasaydı, mevcut kaynaklar eşit paylaşılsaydı, aç kalan ve açıkta kalan kimseler olmayacaktı.
Devlet olmanın, devlet kurmanın ve yönetmenin elbette bir çok hikmetleri ve faydaları vardır, bunların başında da, o coğrafyada yaşayan insanların, kaynaklardan eşit şartlarda faydalanmalarını sağlamak, zayıfın, kimsesizin ve sessizin sesi olmaktır.
Herkesin ortak malı olan kaynaklara erişim hususunda korkunç eşitsizlik varsa, gelir dağılımında akla ziyan dengesizlik varsa, birileri bin tane eve sahip olduğu halde, nice kalabalıklar aç ve açıkta kalıyorlarsa demek ki, yönetim erkini elinde tuıtanlar gerçek manada vazifelerini yapmıyorlar, sahip oldukları makam ve mevkileri hem kendilerine hem de yakın çevrelerine kimi imtiyazlar sağlamakta kullanıyorlar.
Fazla uzaklara gitmeye, dünya devletleri arasında araştırma yapmaya gerek yok, bu ülkede, bizim ülkemizde, yaklaşık 15 milyon emekli sadece 10 bin TL ile geçinmek zorunda bırakıldığı halde, yine bu ülkede kimi bürokrtaların, kimi genel müdürlerin maaşlarının bir buçuk milyon olduğu yazılıp-çiziliyor ve bir yalanlama da gelmiyorsa, yönetimde adaletten, hak-hkuk kurallarına riayetten söz edilebilir mi?
Talancılar olmasaydı, yalancılar olmasaydı, bu ülkede ve tüm dünyada aç kalan ve açıkta kalan bir kimse bile kalmazdı.
- Biz yedik Allah artırsın sofrayı da kuran kaldırsın / 17.05.2024
- Hem çalışan hem de çalmayan birileri yok muydu? / 16.05.2024
- Ekmeğimin yarısını kim yedi? / 14.05.2024
- İktidar sahiplerinin küpleri bir dolsaydı… / 13.05.2024
- Tasarruf kaplumbağa israf ise tavşan hızında / 11.05.2024
- Istakoz ve Rolex ashabı ne bilsin? / 10.05.2024
- Kutsalları kullanarak malı götürdüler / 08.05.2024
- Dağıtım şebekesi dağılmış vaziyette / 07.05.2024
- Adını siz koyun / 06.05.2024