Yalan yazana ve yalan söyleyene 'yalan vergisi' ödeme mecburiyeti getirilse.
Gazetelerin yalan ve yanıltıcı manşetlerine, attığı manşetle altına döşendiği haberin ilgisiz oluşuna, manşeti başka, altındaki haber ise bambaşka vaziyetini huy edinmiş olan gazetelere vergi cezaları konulmuş olsaydı, hazine, başka bir takviyeye gerek kalmadan dolup taşardı.
Yönetici takımının söyledikleri yalanları ölçen, tartan, toplumda sebep oldukları tahribatın derinliğini ve ağırlığını belirleyip ona göre de ceza kesilen bir sistem olsaydı, muhtemeldir ki, bugün dudak uçuklatan maaşlarından, ay sonunda hiç bir şey kalmazdı ellerinde.
Yazılı ve görsel medyada yazan-çizen, konuşan ve yorum yapan bunca insan böyle bir sisteme tabi tutulsaydı, görünen o ki, devletin hazinesi asla nakit sıkıntısı yaşamazdı.
Bir an durup düşünelim; altı ayı aşkın bir süreden beri, Gazze'de devam eden soykırım ve katliamlarla ilgili olarak, iktidar çevrelerinin ve yandaş basının, millete söyledikleri yalanlara, gazetelerin attıkları yalan ve yanıltıcı manşetlere vergi cezaları uygulansaydı, dövizin harareti de sönerdi, enflasyonun azgınlığı da bir ölçüde dizginlenmiş olurdu ve millet bir rahat nefes almış olurdu.
Soykırımın başladığı ilk haftalarda, ilk aylarda, sert söylemlere, İsrail'i lanetleyen az da olsa mitinglere şahit olduk.
Yandaş basın, âdeta tozu dumana katıyor, tüm dünyayı katil İsrail'in başına yıkacak şiddette yayınlar yapıyordu, hatta hiç de adet olmadığı halde bu yılın ilk gününde İstanbul'da Galata Köprüsü'nde organize edilen mitingde, Sayın Cumhurbaşkanının oğlu, özellikle İsrail ile ticaretlerini sürdürenleri hedef alan hararetli konuşmalar yapıyordu.
Ara sıra da olsa, çok cılız da, bazı sosyal medya mecralarında seslendirilen; 'sürmekte olan katliamlara rağmen İsrail ile ticarete devam ediliyor, ticaret gemileri durmadan gıda ve inşaat malzemeleri taşıyor' tarzındaki iddialar, iktidar sözcüleri ve yandaş medya tarafından şiddetle reddediliyor, bu tür iddia sahiplerini iftira atmakla suçluyorlardı.
Seçim çalışmalarının sürdüğü Mart ayı boyunca, iktidar adayları ve o adaylara destek vermek için diyar diyar dolaşan eski ve yeni Bakanlar, gittikleri her yerde; 'İsrail ile ticaret utancı sonlandırılsın' pankartlarıyla karşılaştılar.
Tüm ülkede benzeri itirazlar yükselince, Ramazan Bayramına üç-beş gün kala bizzat ilgili Bakan tarafından; '54 kalemde, İsrail ile ticarette kısıtlamaya' gidildiği açıklandı.
Aylardan beri 'İsrail ile ticaret koca bir yalan' tarzında manşetler atan yandaş gazeteler ve televizyonlar böylece bir kez daha açığa düştüler ve cansiperane savundukları iktidar tarafından yalanlanmış oldular.
Diyeceğim o ki, yalana vergi konsaydı, sadece şu son altı ay içinde, millete söylenen yalanlar sebebiyle, hazine ağzına kadar dolardı.
- Biz yedik Allah artırsın sofrayı da kuran kaldırsın / 17.05.2024
- Hem çalışan hem de çalmayan birileri yok muydu? / 16.05.2024
- Ekmeğimin yarısını kim yedi? / 14.05.2024
- İktidar sahiplerinin küpleri bir dolsaydı… / 13.05.2024
- Tasarruf kaplumbağa israf ise tavşan hızında / 11.05.2024
- Istakoz ve Rolex ashabı ne bilsin? / 10.05.2024
- Kutsalları kullanarak malı götürdüler / 08.05.2024
- Dağıtım şebekesi dağılmış vaziyette / 07.05.2024
- Adını siz koyun / 06.05.2024