Bu hafta Cuma namazını Ankaran'ın sakin yerlerinden birinde bulunan bahçesi güzel bir camide kıldım.
Caminin tam adını ve yerini vermiyorum çünkü bizim Diyanet'in yazdıklarımdan sonra İmama bir şey yapmasından endişe ediyorum.
Ancak bu yazıdan sonra Diyanet yetkilileri bize ulaşır, daha geniş bilgi isterler ve imamı garanti ederlerse onlara yardımcı oluruz.
Genç,güleryüzlü ve hitabeti iyi olan imamın cemaatle de arasının ortanın üstünde olduğu herhalinden belli.
Hoca bir ara sözü bir özel tv'de yayınlanan "Çocuklar Duymasın" dizisine getiriyor.
"Madem" diyor "çocuklar duymasın diye mutfağa gidip aranızda konuşuyorsunuz; ne diye bunu cümle aleme ilan ediyorsunuz."
Artı " dizideki "maço,taş fırın erkeği" bizim kültürümüzün erkeği değildir.Bizde kadına çok daha nazik davranılır."
Sonra çocuklara Kur'an-ı Kerim hediye etmeye değiniyor hoca.
"Bana bir çocuk elindeki Kur'an'la geldi.Eli titriyordu. Ne oldu diye sordum..
-Hocam dedi "bu Kur'an babamın. Ona da babasından kalmış.Bana dedi ki babam, "buna bir şey olursa ellerini kırarım senin".
Hoca bu olayı anlattıktan sonra devam etti.
"Nerden alırsanız alın ama mutlaka her ailede birey sayısı kadar Kur'an-ı Kerim bulunsun.
Çocuk "benim diyebileceği ve bağrına basabileceği bir Kiba sahip olmalı.
Son derece ucuz fiyatla sahip olabileceğiniz Yüce Kitap'tan uzak kalırsanız boşluğu misyonerler dolduruyor.
Üstelik onlar bedava İncil dağıtmakla yetinmiyor.Her İncili'in arasına 100 dolar sıkıştırıyorlar.
Bu rakam evli ve her hafta ayinlere eşinizle birlikte katılmanız halinde 500 dolara yükseliyor."
Hoca bunları heyecanla anlatırken ben Başkentin her bir apartmanına yayılmış "kilise ev"leri düşündüm.
En son aldığım haber de önemli.
Ankara-İstanbul yolunun daha 17.km'sinde yer alan GERSAN Sanayiinde beş katlı bir iş merkezi kilise olarak çalışıyor.
Buraya daha çok Batıkent'te oturan ve Gersan'da çalışan konfeksiyon işçileri gidiyor.
Asgari ücretle çalışan işçiler aylık 500 dolara "hayır"derler mi acaba.
Yani insanımız parayla dinini satıyor-sattırılıyor.
Bu gidişle "İncili elimize,parayı cebimize koyacaklar ama toprağımızdan olacağız.
Şimdi, biz, bu konuları anlattı diye görevini yapan bir imamın adını bile veremiyoruz.
Neden mi?
Aydınlık'ta yer alan habere göre-ki yayınlandıktan sonra bir açıklamanın geldiğini görmedim- Diyanet Vatikanlaştırılıyor.
Hazırlıkları henüz tamamlanmamış çalışmaya göre "Dinlerarası Diyalog ve Höşgörü"denen Hristiyanlaştırma çalışmalarının öncülüğünü yapan bir grubun merkezde yer alacağı ve diğer dinlerin de temsil edileceği Amerikan projeli "Yeşil Kuşak"ın bir parçası olmak üzere Diyanet yeniden şekillendirilecek.
Plana göre önce 4 mezhepten (Hanefi,Maliki,Şafii ve Hanbeli) ve Alevilerden temsilciler yer alacak Özel Kurul'da.
Sadece bunlar değil elbet.
Şimdi sıkı durun:
İstanbul Fener Rum Patrikliği, Türkiye Ermenileri Patrikliği, Türkiye Hahambaşılığı, Süryani Ortodoks Cemaati, Latin Cemaati, Ortodoks Kilisesi, Süryani Katolik Cemaati, Keldani Cemaati, Ermeni Katolik Cemaati ...
Bunlar da yeni Diyanetimizin asıl unsurları olacak.
Tabii Cuma namazını kıldıran İmamın bundan haberi yoktur.
Sadece onun değil bütün imamların aynı duyarlılığı göstermesi "dini" ve "milli" bütünlük için elzem değil mi?..
Caminin tam adını ve yerini vermiyorum çünkü bizim Diyanet'in yazdıklarımdan sonra İmama bir şey yapmasından endişe ediyorum.
Ancak bu yazıdan sonra Diyanet yetkilileri bize ulaşır, daha geniş bilgi isterler ve imamı garanti ederlerse onlara yardımcı oluruz.
Genç,güleryüzlü ve hitabeti iyi olan imamın cemaatle de arasının ortanın üstünde olduğu herhalinden belli.
Hoca bir ara sözü bir özel tv'de yayınlanan "Çocuklar Duymasın" dizisine getiriyor.
"Madem" diyor "çocuklar duymasın diye mutfağa gidip aranızda konuşuyorsunuz; ne diye bunu cümle aleme ilan ediyorsunuz."
Artı " dizideki "maço,taş fırın erkeği" bizim kültürümüzün erkeği değildir.Bizde kadına çok daha nazik davranılır."
Sonra çocuklara Kur'an-ı Kerim hediye etmeye değiniyor hoca.
"Bana bir çocuk elindeki Kur'an'la geldi.Eli titriyordu. Ne oldu diye sordum..
-Hocam dedi "bu Kur'an babamın. Ona da babasından kalmış.Bana dedi ki babam, "buna bir şey olursa ellerini kırarım senin".
Hoca bu olayı anlattıktan sonra devam etti.
"Nerden alırsanız alın ama mutlaka her ailede birey sayısı kadar Kur'an-ı Kerim bulunsun.
Çocuk "benim diyebileceği ve bağrına basabileceği bir Kiba sahip olmalı.
Son derece ucuz fiyatla sahip olabileceğiniz Yüce Kitap'tan uzak kalırsanız boşluğu misyonerler dolduruyor.
Üstelik onlar bedava İncil dağıtmakla yetinmiyor.Her İncili'in arasına 100 dolar sıkıştırıyorlar.
Bu rakam evli ve her hafta ayinlere eşinizle birlikte katılmanız halinde 500 dolara yükseliyor."
Hoca bunları heyecanla anlatırken ben Başkentin her bir apartmanına yayılmış "kilise ev"leri düşündüm.
En son aldığım haber de önemli.
Ankara-İstanbul yolunun daha 17.km'sinde yer alan GERSAN Sanayiinde beş katlı bir iş merkezi kilise olarak çalışıyor.
Buraya daha çok Batıkent'te oturan ve Gersan'da çalışan konfeksiyon işçileri gidiyor.
Asgari ücretle çalışan işçiler aylık 500 dolara "hayır"derler mi acaba.
Yani insanımız parayla dinini satıyor-sattırılıyor.
Bu gidişle "İncili elimize,parayı cebimize koyacaklar ama toprağımızdan olacağız.
Şimdi, biz, bu konuları anlattı diye görevini yapan bir imamın adını bile veremiyoruz.
Neden mi?
Aydınlık'ta yer alan habere göre-ki yayınlandıktan sonra bir açıklamanın geldiğini görmedim- Diyanet Vatikanlaştırılıyor.
Hazırlıkları henüz tamamlanmamış çalışmaya göre "Dinlerarası Diyalog ve Höşgörü"denen Hristiyanlaştırma çalışmalarının öncülüğünü yapan bir grubun merkezde yer alacağı ve diğer dinlerin de temsil edileceği Amerikan projeli "Yeşil Kuşak"ın bir parçası olmak üzere Diyanet yeniden şekillendirilecek.
Plana göre önce 4 mezhepten (Hanefi,Maliki,Şafii ve Hanbeli) ve Alevilerden temsilciler yer alacak Özel Kurul'da.
Sadece bunlar değil elbet.
Şimdi sıkı durun:
İstanbul Fener Rum Patrikliği, Türkiye Ermenileri Patrikliği, Türkiye Hahambaşılığı, Süryani Ortodoks Cemaati, Latin Cemaati, Ortodoks Kilisesi, Süryani Katolik Cemaati, Keldani Cemaati, Ermeni Katolik Cemaati ...
Bunlar da yeni Diyanetimizin asıl unsurları olacak.
Tabii Cuma namazını kıldıran İmamın bundan haberi yoktur.
Sadece onun değil bütün imamların aynı duyarlılığı göstermesi "dini" ve "milli" bütünlük için elzem değil mi?..
Mehmet Öztürk / diğer yazıları
- 10 Ocak Gazeteciler Günü / 11.01.2005
- Benim ilacım YAYLA / 09.09.2003
- "Türkiye'ye para lazım Selim Amca" / 28.08.2003
- Hem akıla hem gönüle / 23.08.2003
- Mustafa Hilmi Yıldırım / 16.08.2003
- FORTUNA geliyor Fortuna / 08.07.2003
- Dikkat: "30 Zorlu Aranıyor" / 02.07.2003
- Zorlu'nun yürüyüşü / 26.06.2003
- Bin yılın san'at olayı / 21.05.2003
- Isırgan otu ve anneme teşekkür / 20.05.2003
- Benim ilacım YAYLA / 09.09.2003
- "Türkiye'ye para lazım Selim Amca" / 28.08.2003
- Hem akıla hem gönüle / 23.08.2003
- Mustafa Hilmi Yıldırım / 16.08.2003
- FORTUNA geliyor Fortuna / 08.07.2003
- Dikkat: "30 Zorlu Aranıyor" / 02.07.2003
- Zorlu'nun yürüyüşü / 26.06.2003
- Bin yılın san'at olayı / 21.05.2003
- Isırgan otu ve anneme teşekkür / 20.05.2003