Ekonomide pembe rüyalar gören hükümet, son birkaç günde ekonominin nasıl tepetaklak olduğunu gördü. Türkiye'nin uyguladığı IMF ekonomi modelinde iplerin bizim elimizde olmadığını anlamayan kalmamıştır. Sabah'tan Aydın Ayaydın da bu bağlamda dövizdeki hareketliliği irdelemiş... Son bir haftadır mali piyasalarda yaşanan hareketlilik yatırımcıların kafasını karıştırmaya devam ediyor. 'Ekonomide bir sorun mu var?' sorusu sorusu ile karşılaşıyoruz.Mali piyasalarda dün borsa değer kaybederken, faizler yükselme eğilimine girdi. Dolar 1.410, Euro ise 1.820 YTL düzeyine çıkınca gün boyu insanlar "yeni bir ekonomik krizin ayak sesleri mi?" sorusunu birbirlerine sormaya başladı.Bence endişe edilecek önemli bir durum yok. Zaten uzun zamandan beri döviz fiyatları düşüktü. Bir miktar yükselme nedeniyle paniğe kapılmamak gerekir; ancak dövizin aniden yükselmesinin altında dışardan ve içerden kaynaklanan nedenler vardır. Dış etkenlerin başında, Fed'in faiz artırımına gitmesi ve önümüzdeki aylarda da bunun devam edebileceği sinyali oldukça etkili oldu. Öte yandan, uluslararası bazı kuruluşların şirketlerinin raporlarında, Türkiye ekonomisinde başta cari açık olmak üzere bazı göstergelerde görülen olumsuzlukların risk oluşturduğuna dikkat çekilerek, fonların diğer bazı ülkelere kaydırılması sinyali verildi. İster istemez yabancılar pozisyon kapatarak dövize dönmeye başladılar. Bunun yarattığı tedirginlik yerli yatırımcıları da dövize yöneltince döviz fiyatları bir miktar yükseldi. Döviz fiyatlarının yükselmesinde bazı iç faktörlerin de etkisi oldu. Özellikle, Maliye Bakanlığı Gelirler İdaresi Genel Müdürü Osman Arıoğlu'un yaptığı açıklama yabancılar tarafından yanlış algılandı. Maliye'nin yabancı bankaların bazı işlemlerini yüzde 15'lik stopajdan kurtulmaya yönelik hileli işlem olduğu, dolayısıyla bir vergi incelemesine tabi tutulabileceği endişesini taşıyan yabancılar fonlarını boşaltarak dövize dönmeye başladılar.Bunlara ek olarak, son günlerde iç siyasette yaşanan hareketlilik, genel seçim söylentileri gündeme taşınan Türkiye'de Cumhurbaşkanlığı seçimi ile ilgili söylentilerin de eklenmesiyle siyasi cephede belirsizlik yarattı ve bu durum ekonomiye de yansımaya başladı. Seçimi telafuz etmeye başlayan yabancıların bu konudaki tedirginlikleri raporlarında da görülmeye başlandı. Anladığım kadarıyla seçimin ülke gündemindeki görünümü devam ettiği sürece bu rahatsızlıklar sürecek. Daha 1.5 yıl ülke gündemindeki önemi koruyacak seçim sözcüğünün bir an önce gündemden düşmesi için baskın bir erken seçim kararına ihtiyaç doğabilir. Ben böyle düşünüyorum, fakat bazı kesimler de aksi bir tez savunuyor. Mesela erken seçimin gündemde olmasının piyasaları rahatsız ettiği gibi.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.