"Aydın", tirajı az olana etkisiz bir gazetedir. Eşref, gazetenin ismiyle müsemma olmayan durumunu şöyle açıklar: "Bir sözün mahrem kalmasını arzu ederseniz 'Aydın' gazetesine yazdırınız."
Zola'ya ağıt
Emile Zola, bir kışı günü köpeğiyle odasında yatarken, yaktığı sobanın çıkardığı dumandan zehirlenerek ölmüştü. Bir akşam Kramer Kıraathanesi'nde otururken Nevzat Bey, Eşref'e, sevdiği yazar Zola'nın ölümü dolayısıyla çok müteessir olduğunu söyleyince Eşref, dostunu teselli için şu kıt'ayı kendisine yazdırır:
"Bir dumandan gitti üstadın Zola,
Sen dahi öl de yetiş yoldaşına.
Böyle münkirlikte eylersen sebat,
Yıldırım düşşün senin de başına!..
Biraz Müslüman
Gelenbevi İsmail Efendi'nin torunu olan Eşref, bir ara Bektaşiliğe heveslenir. Bir arkadaşıyla birlikte Bektaşi tekkesine gider. Nasip alma merasiminde sıra beklerken, tekkenin rehberi sorar: "Önce hanginiz girecek?" Eşref, arkadaşını göstererek: "Önce bu girsin, der. Ben biraz daha müslüman kalayım!"
Olgun eşek
Kamil Paşa Kırkağaç'a gitmek için yola çıkar. Bakar ki Eşref de eşeğine binmiş kendisini karşılamaya geliyor. Paşa, ünlü hiciv üstadıyla şakalaşmak ister: "Eşref Bey, eşek biraz nakıs (eksik, kısa) bir hayvandır, sakın sizi düşürmesin!" Eşref altta kalır mı: "Hayır Paşam. Benim eşeğim kamil(olgun)dir, düşürmez!"
Edebiyatımızın Güleryüzü/ Mehmet Nuri YARDIM