Cidde-Medine arası, kullandığınız devenin model ve markasına göre dört-beş saatlik bir mesafedir.
Buna, şoförün araç kullanırken aynı anda uyuma kabiliyeti de eklenince artar yada eksilir.
Şaka falan değil.
Özellikle hac döneminde, ne koparırsam kar, düşüncesindeki şoförler, yolda uyurlar. Şeritleri metal ve ışıklı tümsekçikler ayırdığı için, uyuma esnasında gayr-i ihtiyari meydana gelen şerit değişikliği sonucu çıkan tak tak sesi şoförü uyandırır.
Kısa bir "bismillah", "maşallah", "haydi ya Allah" sesinden sonra araç gitmeye şoför de sayıklamaya devam eder.
Bu yıl Cidde'den Medine'ye intikalde kiraladığımız aracın şoförü geçen seneye göre daha rahattı.
Geçen yıl, Ra'd'ı uyutmamak için harcadığım performansı bu yıl harcamadım.
Ra'd'ı uyutmamak için Cidde'den Medine'ye kadar yaklaşık beş saat hep konuştum.
Bu sefer ki şoförün ise Sa'd'i. Ra'd ve Sa'd.
Sa'd ile sohbet ettik.
Radikal(!) bir Suudî çıktı karşıma bu sefer.
Krala ve kraliyete şiddetle karşı, idareyi hiç ama hiç beğenmeyen bir tip.
Halka rağmen idarenin ABD menfaatlerine hizmet etmesinden şikayetçiydi.
Sizde Krallık yönetimi var, biz de ise demokrasi.
Hadi diyelim Kralı halk seçmiyor. Seçmeyince de halkın ne düşündüğü önem taşımıyor.
Biz de ise idareyi halk seçiyor. İktidar ediyor. Meclis kapısından içeri girer girmez halkı unutuyorlar.
Bizde de halka rağmen kararlar alınıyor.
Bizde de halk ABD menfaatlerine göre işlerin yürümesini istemiyor, ama yönetenler halkı pek taktığı yok dedim. Gülüştük.
Beş bin insanın Suudî zindanlarında yattığını söyledi Sa'd.
Beş bin Müslüman. Suçları idarî yapıyı eleştirmek.
Tam bir korkak psikolojisi hakim ülkede.
Korkan bir insanın, ses gelen, kıpırdanma olan her şeye ateş etmesi gibi, en küçük bir titreşim, kıpraşım, bir yerin yerle bir edilmesi için yeterli bir sebeptir bu anlayış sahiplerine göre.
Sohbetimizin bir yerinde kaptanımız Sa'd'a hicaz bölgesinin hangi oyunlarla bugünkü hale geldiğini anlattım.
Muhterem Prof. Dr. Haydar Baş hocamın "Dinî ve Millî Bütünlüğümüze Yönelik Tehditler" adlı eserden yola çıkarak.
Vahhabiliğin, bir İngiliz organizesi ile bölgede kurulduğunu, mezhebin kurucusu olan Muhammet Abdülvehhap'ın ünlü İngiliz ajanı Lawrence ile çok yakın arkadaş olduklarını söyledim.
Sünnî mezheplerle Şia mensuplarını kapıştırmakta başarısız olan Lawrence son çare olarak Vahhabiliği kurdurduğunu, bunun da tek sebebinin bölgeyi Osmanlı'dan, diğer adıyla azayı vücuttan ayırmak olduğunu söyledim.
Beni hayretle dinledi.
Vahhabiliğin kurucusu Abdulvehhap'ın Lawrence aracılığıyla aslen Yanhudi olan Asiye isimli bir kadınla "muta" nikahıyla evlendirildiğini. Lawrence'nin: "Gündüzün ona kabul ettiremediğim düşüncelerimi, gece Asiye sayesinde kabul ettirdim" sözlerini duyunca gözleri fal taşı gibi açıldı.
Anladım ki, onlar da bizim gibi bu coğrafyada meydana gelen olaylardan habersiz.
Keşke "Dinî ve Millî Bütünlüğümüze Yönelik Tehditler" Türkçe'den başka dillere de çevrilse ve insanlar bazı hakikatleri öğrenmiş olsa.
Buna, şoförün araç kullanırken aynı anda uyuma kabiliyeti de eklenince artar yada eksilir.
Şaka falan değil.
Özellikle hac döneminde, ne koparırsam kar, düşüncesindeki şoförler, yolda uyurlar. Şeritleri metal ve ışıklı tümsekçikler ayırdığı için, uyuma esnasında gayr-i ihtiyari meydana gelen şerit değişikliği sonucu çıkan tak tak sesi şoförü uyandırır.
Kısa bir "bismillah", "maşallah", "haydi ya Allah" sesinden sonra araç gitmeye şoför de sayıklamaya devam eder.
Bu yıl Cidde'den Medine'ye intikalde kiraladığımız aracın şoförü geçen seneye göre daha rahattı.
Geçen yıl, Ra'd'ı uyutmamak için harcadığım performansı bu yıl harcamadım.
Ra'd'ı uyutmamak için Cidde'den Medine'ye kadar yaklaşık beş saat hep konuştum.
Bu sefer ki şoförün ise Sa'd'i. Ra'd ve Sa'd.
Sa'd ile sohbet ettik.
Radikal(!) bir Suudî çıktı karşıma bu sefer.
Krala ve kraliyete şiddetle karşı, idareyi hiç ama hiç beğenmeyen bir tip.
Halka rağmen idarenin ABD menfaatlerine hizmet etmesinden şikayetçiydi.
Sizde Krallık yönetimi var, biz de ise demokrasi.
Hadi diyelim Kralı halk seçmiyor. Seçmeyince de halkın ne düşündüğü önem taşımıyor.
Biz de ise idareyi halk seçiyor. İktidar ediyor. Meclis kapısından içeri girer girmez halkı unutuyorlar.
Bizde de halka rağmen kararlar alınıyor.
Bizde de halk ABD menfaatlerine göre işlerin yürümesini istemiyor, ama yönetenler halkı pek taktığı yok dedim. Gülüştük.
Beş bin insanın Suudî zindanlarında yattığını söyledi Sa'd.
Beş bin Müslüman. Suçları idarî yapıyı eleştirmek.
Tam bir korkak psikolojisi hakim ülkede.
Korkan bir insanın, ses gelen, kıpırdanma olan her şeye ateş etmesi gibi, en küçük bir titreşim, kıpraşım, bir yerin yerle bir edilmesi için yeterli bir sebeptir bu anlayış sahiplerine göre.
Sohbetimizin bir yerinde kaptanımız Sa'd'a hicaz bölgesinin hangi oyunlarla bugünkü hale geldiğini anlattım.
Muhterem Prof. Dr. Haydar Baş hocamın "Dinî ve Millî Bütünlüğümüze Yönelik Tehditler" adlı eserden yola çıkarak.
Vahhabiliğin, bir İngiliz organizesi ile bölgede kurulduğunu, mezhebin kurucusu olan Muhammet Abdülvehhap'ın ünlü İngiliz ajanı Lawrence ile çok yakın arkadaş olduklarını söyledim.
Sünnî mezheplerle Şia mensuplarını kapıştırmakta başarısız olan Lawrence son çare olarak Vahhabiliği kurdurduğunu, bunun da tek sebebinin bölgeyi Osmanlı'dan, diğer adıyla azayı vücuttan ayırmak olduğunu söyledim.
Beni hayretle dinledi.
Vahhabiliğin kurucusu Abdulvehhap'ın Lawrence aracılığıyla aslen Yanhudi olan Asiye isimli bir kadınla "muta" nikahıyla evlendirildiğini. Lawrence'nin: "Gündüzün ona kabul ettiremediğim düşüncelerimi, gece Asiye sayesinde kabul ettirdim" sözlerini duyunca gözleri fal taşı gibi açıldı.
Anladım ki, onlar da bizim gibi bu coğrafyada meydana gelen olaylardan habersiz.
Keşke "Dinî ve Millî Bütünlüğümüze Yönelik Tehditler" Türkçe'den başka dillere de çevrilse ve insanlar bazı hakikatleri öğrenmiş olsa.
Müslim Karabacak / diğer yazıları
- Hz. Muhammed'den (saa) kim niye rahatsız olur? / 17.03.2024
- Metro Entelijansiyasi / 14.03.2024
- Aşık Neyanî'ce... / 10.03.2024
- Müslümanın Allah'ı "zengin" Ehl-i Kitab'ın tanrısı fakirdir ve Milli Ekonomi Modeli de "zengin Allah" inancının üründür / 09.03.2024
- Hak Teâlâ ayırmadı sana ne oluyor? / 29.02.2024
- Hak Teâlâ ayırmadı sana ne oluyor? / 28.02.2024
- Bir Kerbela mersiyesi... (Ahmed Edib Harâbî) / 23.02.2024
- Bohem hayat Necip Fazıl / 20.02.2024
- Kelimelerin ahenkle dansı / 17.02.2024
- Çok şeye tercüman, hayatımıza dair... / 16.02.2024
- Metro Entelijansiyasi / 14.03.2024
- Aşık Neyanî'ce... / 10.03.2024
- Müslümanın Allah'ı "zengin" Ehl-i Kitab'ın tanrısı fakirdir ve Milli Ekonomi Modeli de "zengin Allah" inancının üründür / 09.03.2024
- Hak Teâlâ ayırmadı sana ne oluyor? / 29.02.2024
- Hak Teâlâ ayırmadı sana ne oluyor? / 28.02.2024
- Bir Kerbela mersiyesi... (Ahmed Edib Harâbî) / 23.02.2024
- Bohem hayat Necip Fazıl / 20.02.2024
- Kelimelerin ahenkle dansı / 17.02.2024
- Çok şeye tercüman, hayatımıza dair... / 16.02.2024