Biz kimiz?

Hiçbir şey bir anda olmadı?Her şey aşama aşama gelişti, vücut buldu, şekillendi.Başlangıçta amaç sadece vatanı işgaldi. Kurtuluş Savaşıyla anlaşıldı ki; bu vatanın üzerinde Müslüman-Türk kimliği ile hayat sürenler var oldukça işgal mümkün olmayacak. Dolayısıyla oluşan yeni paradigmada hedef bu kimlik oldu.Dinlerarası diyalog çalışmaları, misyonerliğin serbest bırakılması, hıristiyan olmayan beldelerde kiliselerin imarı ile zihinlerde İslam, diğer dinlerle eşit düzeye çekildi. Üç semavi dinden biri oldu. Böylelikle Avrupalıdan daha demokrat, Amerikalıdan daha kapitalist bir Müslüman profili oluştu. Dışıyla eli tesbihli, dili dualı, badem bıyıklı, hatta cübbeli, şalvarlı olabilen bu zevat; içiyle 'hepimiz aynı Allah'a inanıyoruz' diyen misyonerlerin görüşlerini benimsedi. Müslüman-Türk kimliğinin Müslümanlık olgusunun içi böyle boşaltıldı.Artık ılımlı mü'minler, bini aşkın üssüyle dünyayı militarize eden ABD'yi değil, kendi askerini hedef tahtasına oturtuyordu. Sanki Irak'ı, Afganistan'ı, Libya'yı Türk askeri işgal etmişti. Osmanlı'nın son döneminde azınlıklar Batıyı hoşnut etme adına kollanıp gözetiliyorlardı. Batılılar da azınlıklar üzerinden çalışmalarını yürüterek ülkeyi zaafa uğratıyorlardı.Geçmişte Ermeni ayaklanmalarını, Rum çetelerini organize edenler, şimdi Anadolu insanının aslında Türk olmadığını iddia ediyorlar. Nefesini Ehl-i Beyt'in verdiği, hamurunu Hünkar Hacı Bektaş-ı Veli'nin mayaladığı unvanı 'Asakirullah' olan bir milletin üzerinden etnik kimlik oluşturuluyor. Yüzlerce yıllık beldeler eski Bizans ya da Ermeni isimlerine döndürülerek aslında orada oturanlara 'siz Türk değilsiniz' demek isteniyor.Velhasıl sayısız ırk ve mezhepten oluşan topu topu iki yüz elli yıllık tarihi olan insanlara Amerikalı deniyor da, bin yıldan beri aynı kıbleye dönen, küffara karşı aynı vatanı savunan Müslüman Anadolu insanına Türk denemiyor. Bilmiyorlar ki; Türk denen millet Anadolu Müslümanıdır.