Nereye gidiyoruz!

O kadar çok yazacak konu ve başlık var ki, nereden nasıl başlasak derken, geçtiğimiz günlerde kutladığımız bayramımızı tekrar hatırlayıp ve kutlayarak bugünkü yazımızı kaleme alalım.

Nice bayramlara

Ah nerede o eski bayramlar dercesine bir bayram daha kutladık. Nerede o eski insanlar diyerek. Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün; "Benim doğum günüm" dediği gün, bizim de bayram günümüz.

19 Mayıs Atatürk'ü Anma Gençlik ve Spor Bayramımız kutlu olsun. Tekrar tekrar.

O veciz tespitlerle hafızalara kazınan bayram mesajlarını yeniden sizlerle paylaşmak isterim.

Prof. Dr. Haydar Baş Bey'in 2019 yılındaki 19 Mayıs mesajı, "Tek başına başladı, Türk milleti ile bitirdi Gazi Mustafa Kemal Atatürk" ve yine, "Milli bayramlarını kutlamayanlar dini bayramını kutlayamazlar" ölçüsü hiçbir zaman unutulmamalıdır.

Atatürk'ün gençleriyle birlikte; her yıl gerçek bir bayram havasında, Türkiye'nin her yerinde bayramımızı kutlamalıyız gelecek nesillere örnek olacak şekilde.

Faiz

Ülke gündemi, dünya gündemi yoğun ve de sisli puslu. Nereden nasıl bakacağız, nasıl okuyacağız, nasıl değerlendireceğiz derken, olaylar her geçen gün karmaşık hal alıyor.

Bu ağır gündemler bir yana, toplumun-vatandaşın gündemi maalesef akşam eve götüreceğimiz ekmek. Bizler de yine vatandaşın gündemine kulak vererek sorunlarla çözümleri yan yana getirmeye çalışalım. Maalesef her geçen gün daha çok, toplum dili ile hazırcılığa alışmış alışılmış bir nesil geliyor aşağıdan yukarıya. Kolay para kazanma yöntemleri, masa başı iş arayışları, az iş çok maaş, kravatlı bir iş gibi…

Emeksiz zahmetsiz bir kazanç, alın terisiz bir meslek. Aslında anlattıklarımıza sebebiyet veren birçok etken var ve bunların başında maalesef idarecilerimiz geliyor.

Emeğinin karşılığını alamayan alın teri sahipleri, ay sonunu zar zor getiren milyonlarca esnaf. Daha doğrusu toplumun çoğunluğu bu haldeyken belki yüzde 10'luk bir kesim refah içinde yaşayabiliyor.

Tabi fakirliğin sonucunda sosyal yardımlara muhtaç bir toplumun meydana gelmesi de, şimdilerde olduğu gibi kaçınılmazdır.

Tüm bu sebeplerin doğurduğu kolay para kazanma yöntemi. Yeşil, kırmızı sermaye dediler, nas dediler, İslam dediler, faiz haramdır dediler, şöyledir böyledir derken yazmaya dilimizin varmadığı, %50 faizin verildiği bir limana getirdiler ülkemizi.

Ve kolay para kazanma yöntemi, üretmeden, emek harcamadan, çaba sarf etmeden yatır parayı bankaya, bekle ay sonu faizi.

Bu muydu sizin ölçününüz, yazık!

Ekonominin dibe vurduğu bu ortamda, bu uygulamayla bırakın ekonomik değerlerin normalleşmesini, yaprağın kıpırdamadığını herkes gibi, sizler de şahitsiniz.

Geçtiğimiz günlerde acı diyeceğim yaşanmış olayı da paylaşmak isterim. Kuyumculuk ve döviz işiyle uğraşan bir esnaf arkadaşımız, sabah kasasına 10 milyon TL getirdiğini, akşamüzeri bir TL kalmadığını ifade ederken, adeta isyanlar içerisinde dövizi bozan altını bozan bankaya gitti diyor, Niçin mi?

Vatandaş soruyor, İmam faizle araba almış ben ne yapayım. Takdirlerinize.

Filistin paylaşımları

Aylardır içimizi parçalayan, yüreğimizi yakan Filistin Gazze soykırımını nasıl anlatsak, nasıl ifade etsek bilemiyorum. İnanın bazen haber okuyamaz, gazetelere bakamaz durumdayız. Elimizden, dilimizden ne gelir onu da yapmaya çalışıyoruz. Burada ifade edeceğim bazı kendini bilmez tipler, ömrü boyunca İsrail'in bütün işlevlerine onay verip, BOP'a destek verip, Filistin'e de ağıt yakmalarıdır. Onlara da sadece delikanlı olun diyebilirim, bırakın ikiyüzlülüğü. Elinize mühür geldiği zaman hakkı, adaleti teslim edin.

İsrail

Dedik ya neyi nasıl yazsak, o kadar çok gündem var ki… İsrail yaptırımları adına,  kapılar kapandı, o iş bitti cümlelerinin önünde arkasında, kapılar açıktı, iş yapıyorduk mesajı vardı. Bu mesajları da Türk milletinin çok iyi anlamasını, günü ve yeri geldiği zaman ona göre hareket etmesini temenni ederiz. Masada başka, ekranda başka, perde arkasında başka olmaz.

Dostlar tasarrufta görsün

Ekonominin her zaman çalkantılı olduğu zor dönemlerde ilk başvurulan yöntem tasarruf.

Tasarruf bir ülkenin, bir toplumun her zaman dikkat etmesi gereken bir olaydır.

Sanki 31 Mart 2024 sonrasında, sihirli bir değnek, ekonomiyi daha da zora sokmuş olsa gerek ki, tasarruf naraları 7/24 ekranlarda, gazetelerde sosyal medyada birinci gündem.

Emekli maaşı mı, sosyal yardım mı?

10 bin lirayla insan geçinir mi diyen de aynı, tasarruf yapmalıyız diyen de aynı. Vatandaşı da anlamak için ne yapmak lazım bilemedim, anlayan beri gelsin. El cevap: Siyaset, emekliyi, emeksizi, EYT'liyi iyi okuyor. Tasarruf bahane. Emekliye, işçiye, işsize memura vs. kimseye bir şey yok. Bak kardeşim tasarruf yapıyoruz. Biz, bize düşeni yapıyoruz, siz de fedakârlık yapın, bizden bir şey istemeyin. Anlamayana!

Not: Bizi kıskanan Almanya'da çocuk yardımı, bizim ülkemizde emekli maaşı. Anlayana!

Yeri gelmişken bu konuda BTP Genel Başkanı Hüseyin Baş Bey'in uyarılarını da dikkate almak gerek.

Baş, "Kamuda tasarruf yapacaksan kamu bankalarının yandaş kanallara verdiği reklamları kes. Maksatları tasarruf değil özelleştirme defterini açmak." Hem çözüm, hem uyarı.

Toplum ne ara bu hale geldi?

Televizyonlara bakamaz, gazete okuyamaz, haberlere göz atamaz olduk. Adeta toplum ne ara bu hale geldi, bu kadar bozuldu diyoruz birbirimize.

Son 20 yılda ülkemizde yüzlerce cami, imam hatip ve Kur'an kursları açıldı diyebiliriz. Açılan camiler, kurslar ve okullar toplumun her türlü ahlaki, milli ve manevi değerlerine katkı sağlaması, güzelleştirmesi gerekirken, ne oldu da ne oluyor da, her geçen gün tam tersine türlü türlü olumsuzluk kat kat arttı. Üzülerek ifade edelim ki; boşanmalar arttı, daha ilerisi çok normalleşti, tacizler arttı, yolsuzluk hırsızlıklar vs. bunun dışında birçok negatif olaylar… Adeta toplumun genleri değişti.

Bu arada ekranlarla izlediğimiz bazı olaylar, programlar gerçekten toplum ve aile faciası. Özellikle gün içindeki aile programları adı altında toplumun temelleri yara alıyor ısrarla. Gerçekliğini, doğruluğunu bir kenara bırakarak, reyting uğruna yapılan rezillikler de diyebilirim. İstediği zaman, canın sıkıldığı zaman istediğine, milyonlarca ceza kesen RTÜK, 24 saat kayıt yapan RTÜK ve üyeleri nerede acaba! Bu arada onların maaşlarını da merak ediyoruz.

TV'de program adı altında, bir kişi, eşi ile akrabası ile aynı anda bilmem ne yaşıyor vesaire. Erkek kadın fark etmez, söylemeye dilimiz varmıyor çocuk kimdendir, konuşuluyor, DNA testi isteniyor ve dahası birçok üzücü olay… İnsanımız nasıl bu hale gelebilir!

Çözüm, Türkiye Cumhuriyeti devletinde iki kurum vazifesini ivedi şekilde dört dörtlük yapması gerekiyor. Birincisi milli eğitim, ikincisi diyanet.

Aslında bahsettiğimiz bütün problemlerin temelinde ekonomi yatıyor. Dolayısıyla temelde sistem yanlış. Ülkemiz ve dünya bundan hızlıca dönüş yapması gerekiyor ki toplum normalleşsin. Bu sistemde sonuç; zengin güruh, fakir toplum.

Çözüm, sosyal devlet, baba devlet anlayışıyla, adaletli gelir dağılımı. Adres, 2005 yılında ülkemizin ve dünyanın tanıştığı Prof. Dr. Haydar Baş'a ait Milli Ekonomi Modeli.

İş başa düşmüştür, vatandaş kendi geleceği için başta ifade ettiğimiz gibi, çözüme kulak vermezse, toplum nereye gidiyor, bu gidişat sonrasını düşünemiyorum.

Keyifli günler temennisiyle…