logo
27 NİSAN 2024

Taif ya da zulüm ve merhamet

06.10.2023 00:00:00

Çilelerin biri bitmeden bir diğeri başlıyordu... Arkasında büyük acılar bırakan 3 yıllık boykot sona ermiş yaklaşık dokuz ay sonra, önce Hz. Peygamber Efendimizin amcası Ebu Talib ve ardından ilk eşi Hz. Hatice anamız boykotun kendilerine verdiği yorgunluk ve hastalık yüzünden üç gün arayla Hakk'a yürümüşlerdi...

Hz. Peygambere kol kanat geren ve en büyük koruyucu ve destekçileri olan bu yüce şahsiyetlerin vefatları Hz. Peygambere çok zor gelecek ve bu yıla Hz. Muhammed Mustafa Efendimiz "Hüzün Yılı" diyeceklerdir...

Hz. Ebû Tâlib'in vefatına Peygamber Efendimiz ve Müslümanlar üzülürken, müşrikler ise sevindiler. Artık, karşılarında sevgili Peygamberimiz (s.a.a.)'e arka çıkacak Hâşimoğulları'nın reisi yoktu. Bunu fırsat bilerek eziyet ve hakaretlerine hız verdiler. Ebû Tâlib'in hayatında cür'et edemedikleri birçok taşkınlık ve insafsızca hareketlerde bulunmaya başladılar.

Bir defa, Kâbe'de namaz kılarken, Ebû Cehil'in teşvîki ile Ebû Muayt oğlu Ukbe, Yeni kesilmiş bir devenin bağırsaklarını getirip, secdede iken üzerine koymuş, Rasûlullah (s.a.a.) başını secdeden kaldıramamıştı. Kızı Fâtıma yetişerek, üzerini temizlemiş, Rasûlullah (s.a.a.) namazını bitirdikten sonra etrafında gülüşen müşrikleri işaret ederek üç defa:

-"Allah'ım Kureyşten şu zümreyi sana havâle ediyorum" dedikten sonra:

"Ebû Cehil'i, Ebû Muayt oğlu Ukbe'yi, Haccâc oğlu Şu'be'yi, Rabîa'nın oğulları Utbe ve Şeybe'yi, Halef'in oğulları Übeyy ve Ümeyye'yi, sana havâle ediyorum." diye isimlerini birer birer saymıştı. Rasûlullah (s.a.a.)'in isimlerini saydığı bu azılı müşriklerin hepsi de Bedir Savaşı'nda katledilip, leşleri Bedir'deki "Kalîb" denilen kuyuya atılacaklardır...

Kureyş'in zulümleri artık katlanılamaz bir durum arz edince Hz. Peygamber Mekke'nin dışına çıkmak ve ferahlamak ister. Bu durumda akla gelecek ilk yer olan Taif'e gitmeye karar verir.

Hz. Peygamber (s.a.a.) Mekke Devri'nin 10'uncu yılı (620 M.) Şevvâl ayında, yanına evlâtlığı Zeyd ile Taif yolundadır, hem de yaya bir şekilde... Çünkü üç senelik boykot, Hz. Muhammed'e bir binek bile bırakmamıştır.

Mekke'ye iki günlük mesafede yer alan Taif, havası hoş bir sayfiye şehridir. Mekke zenginlerinin yaz aylarında yayladıkları iki dağ arasındaki Taif vadisi üzüm bağları ile meşhur zengin bir yerdir. 

Hz. Peygamber Taif'i elinde bulunduran Sakif kabilesinin üç önde geleniyle görüşür. Bunlar, Abdi Yalil, Mesud ve Habib isminde üç kardeştir. Kendisinin Allah tarafından peygamber olarak gönderildiğini, Kureyş'in kendisine iman etmek yerine var gücüyle engellediğini anlatır. Gerçi bunlar Taif'lilerin mutlaka çok iyi bildiği şeylerdir. Ve onlara, kendisine iman edip, dinini duyurma davasında destek olmalarını, sahip çıkmalarını ister. Aldığı cevap ise neredeyse Kureyş'i de aratacak türdendir. Üç reis kardeşten biri:

"Eğer Allah, peygamber olarak Seni göndermiş ise ben de Kâbe'nin örtüsünü çalmış olayım" der. Bu, Araplar arasında bir şeyin olanaksızlığını ifade etmek üzere kullanılan bir deyimdir. Diğerinin cevabı:

"Allah, peygamber olarak göndermek için bula bula Seni mi buldu!" olur. Üçüncüleri ise:

"Ben artık Seninle konuşamam. Sen koskoca bir peygambersin! Ben ise kimim ki!" olur. 

Sonuç belli olmuştur. Sonra da belki yüzlerce Taif'li hep aynı şeyleri tekrar eder: "Kendi kabilen Seni reddetmiş ve Sen de kalkıp bize gelmişsin. Biz buna razı değiliz. Bu gelişten ürktük ve Seni aramızda istemiyoruz. Bizim yurdumuzdan uzak dur da nereye gidersen git!" derler.

Hz. Peygamber Taif'te toplam 10 gün kadar kalır. Ve ayrılacağına yakın reis kardeşlere bir ricada bulunur: "Hiç olmazsa" der, "buraya gelişim ve konuştuklarımız aramızda kalsın. Kureyş duymasın!" olup biteni öğrendiği takdirde Kureyş'in şımarıp, Müslümanlara karşı daha da saldırganlaşacağından endişe eder. Fakat bu dileği bile kabul görmez. Ve en acısı kendisine çok özel bir "güle güle töreni" düzenlenir.

Taif'te ne kadar ipsiz, ayak takımı varsa hepsi Hz. Muhammed ile Zeyd'in şehri terk edeceği gün üç reis kardeş tarafından organize edilerek yolun iki yanına dizilir. Sonra da taş yağmuru... Taşlar, ölümüne neden olup da bir kan davası başlatmaması için Hz. Muhammed'in belden aşağısına, Zeyd'in ise her tarafına savrulur... 

Zeyd, "ne olursunuz atmayın!" diye yalvarırken, diğer yandan da iki kolunu açıp siper olarak O'nu olabildiğince yağan taş yağmurundan korumaya çalışır. 

Hz. Peygamber ayakları kan içinde kalırlar. Zaman zaman gücünün, soluğunun kesildiğini hisseder, olduğu yere çöker. O anlarda Taif serserileri atışlarına ara verir, gülüşüp, yılışıp, alay ederek kollarına girip ayağa kalkmasına yardımcı olurlar ve bombardıman tekrar başlar. Bu durum 2.5 km. boyunca devam etmiştir. 

Kendilerini bir üzüm bağına atarlar. Kan kaybetmiş, yaralanmış, yorulmuş incinmiş ve kırılmıştır Hz. Peygamber ve Zeyd efendimiz... Taif'in bu akıl almaz vahşeti sergilemesinin arkasında da aslında bir dünya hesabı vardır. Böylece Kureyş'in gözündeki değerlerini arttırıp, ranta dönüştürebilmek…

Sadece Zeyd'de yüze yakın taş yarası vardır. Bağ kenarında biraz soluklanıp, yaralarını ve akan kanları yıkarlar. Ve Hz. Muhammed Efendimiz, zaman geçirmeden namaza ve akabinde duaya durur. 

Yapılan bu akıl almaz kahpe zulüm, Gayretullaha dokunmuş ve Hz. Cebrail gelerek "Dile ya Muhammed! Rabbin şu iki dağı birbirine kavuşturup Taif halkını helak eylesin" dediğinde Rahmet Peygamberi ellerini semaya açarak şöyle duada bulunur: "Ya Rabbi bu kavim seni ve beni bilmez sen onlara merhametinle muamele eyle... Onların nesillerinden Allah'a ibadet edecek, O'na hiçbir şeyi ortak koşmayacak insanlar gelmesini dilerim."

Hz. Peygamber'in kendi deyimiyle yaşamının en kara ve en acı gününde kendisine yapılan zulme; merhamet ve iyilikle mukabele etmesi yüce şanından ve âlemde yaratılan en üstün insan olmasından kaynaklanmaktadır...

Garip bir tevafuk olarak sığındıkları bağ Kureyş'ten iki kardeşe aittir. Rebi'nin oğulları Utbe ve Şeybe'ye. Onlar da Hz. Muhammed'e ve Zeyd'e yapılanları bağlarında, uzaktan izlerler. Bağda çalıştırdıkları köle Addas'ı bir tabak üzümle Hz. Muhammed'e ve Zeyd'e gönderirler. O, elini üzüme uzatırken:

"Bismillah" der. Addas, şaşırır:

"Ben bu sözü buralarda hiç duymadım" der. Hz. Muhammed, ona nereli olduğunu sorar. Addas:

"Ninova" deyince de O:

"Demek sen salih insan Hz. Yunus'un halkındansın" diye cevap verir. Addas bunun üzerine heyecanlanır. O'na Yunus'u nereden bildiğini sorar. Çünkü o bölgelerde Hz. Yunus'u bilen yoktur. Hz. Muhammed:

"Çünkü" der "ben Allah'ın Elçisiyim ve o da Allah'ın Elçisiydi. Bunu bana Allah bildirdi." Sonra da kendisine Hz. Yunus ile ilgili vahyedilen ayetleri okur. Dikkat ve saygı ile dinleyen Addas, okuma bitince ellerine kapanır ve Müslüman olur.

En kara gün Taif yolculuğu Addas'ın İslam'la şeref bulmasıyla neticelenir... Çok büyük dersler çıkaracağımız Taif seferindeki Hz. Peygamber'in merhameti olağanüstü bir haldir. 

Taif çilesi sonrası Yüce Allah, Habibini hiçbir kula nasip olmayan, akılların almadığı Miraç mucizesi ile ödüllendirir ve katında misafir eder...

Rabbim O'na ümmet olmayı nasip eylesin...

 

 

 

 
 
Adem Birinci / diğer yazıları
Özgür Özel hiç bu kadar övgü almamıştı
Kılıçdaroğlu, yandaşların hedefinde
'Saray daveti' tartışması sürüyor
AKP’ye suç ortağı bir CHP mi?
Otoyolda benzin yüklü tanker paniği
Yol kapatıldı evler boşaltıldı
Esrarengiz kazazede
Ölmemiş, yüzerek kaçmış!
Lokanta ve kafelerle ilgili tebliğ Resmi Gazete'de
KDV'ye hassas ayarlama
Manşetlerde Arda var
Arda Güler attı, Real Madrid kazandı
Derbide Fenerbahçe'nin kaybını beklemeye başladılar
Aslan hata yapmadı
KKTC Başbakanı sanık avukatı ile tartıştı
'Yalan söylüyorsun, sözlerini geri al'
Bazı yorumcular 'kesin olacak' demişti
Erdoğan ters köşe yaptı
Görenleri kahreden kaza
Birinden kaçtılar diğeri çarptı
Erdoğan'dan Rutte'ye AB mesajı
'Hollanda'nın desteğini bekliyoruz'
'Birilerinin bitmiş olan kredilerini...'
Kılıçdaroğlu'na imalı yanıt
Haftalar sonra yeniden başlamıştı
Aramalarda yeni bulgu
İstiklal Caddesi bombacısının cezası belli oldu
7 kez ağırlaştırılmış müebbet
ABD Dışişleri Bakanlığı'nda kritik istifa
Ülkesinin Gazze politikasına tepki olarak
Özgür Özel hiç bu kadar övgü almamıştı
Kılıçdaroğlu, yandaşların hedefinde
'Saray daveti' tartışması sürüyor
AKP’ye suç ortağı bir CHP mi?
Otoyolda benzin yüklü tanker paniği
Yol kapatıldı evler boşaltıldı
Esrarengiz kazazede
Ölmemiş, yüzerek kaçmış!
Lokanta ve kafelerle ilgili tebliğ Resmi Gazete'de
KDV'ye hassas ayarlama
Manşetlerde Arda var
Arda Güler attı, Real Madrid kazandı
Derbide Fenerbahçe'nin kaybını beklemeye başladılar
Aslan hata yapmadı
KKTC Başbakanı sanık avukatı ile tartıştı
'Yalan söylüyorsun, sözlerini geri al'
Bazı yorumcular 'kesin olacak' demişti
Erdoğan ters köşe yaptı
Görenleri kahreden kaza
Birinden kaçtılar diğeri çarptı
Erdoğan'dan Rutte'ye AB mesajı
'Hollanda'nın desteğini bekliyoruz'
'Birilerinin bitmiş olan kredilerini...'
Kılıçdaroğlu'na imalı yanıt
Haftalar sonra yeniden başlamıştı
Aramalarda yeni bulgu
İstiklal Caddesi bombacısının cezası belli oldu
7 kez ağırlaştırılmış müebbet
ABD Dışişleri Bakanlığı'nda kritik istifa
Ülkesinin Gazze politikasına tepki olarak
logo

Beşyol Mah. 502. Sok. No: 6/1
Küçükçekmece / İstanbul

Telefon: (212) 624 09 99
E-posta: internet@yenimesaj.com.tr gundogdu@yenimesaj.com.tr


WhatsApp iletişim: (542) 289 52 85


Tüm hakları Yeni Mesaj adına saklıdır: ©1996-2024

Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir. Yeni Mesaj Gazetesi'nde yer alan köşe yazıları sebebi ile ortaya çıkabilecek herhangi bir hukuksal, ekonomik, etik sorumluluk ilgili köşe yazarına ait olup Yeni Mesaj Gazetesi herhangi bir yükümlülük kabul etmez. Sözleşmesiz yazar, muhabir ve temsilcilere telif ödemesi yapılmaz.