Geçen hafta Sayın Erdoğan'ın basına yansıyan açıklamaları şöyleydi:
"Avrupa Birliği, Güneydoğu Anadolu'da (Kürt) milliyetçiliği tahrik etmektedir, bu da bir başka (Türk) milliyetçiliği depreştirmektedir".
"Hemen hemen AB üyesi ülkelerin hepsi, PKK'yı 'terör örgütü' olarak ilan ediyor. Fakat yaptırıma gelince, bir yaptırımın olmadığını görüyoruz. Bizdeki terör örgütü hala mali kaynaklarını Avrupa ülkelerinden temin ediyor".
"AB'den birçok dayatmalar geliyor. Hatta bizi parçalamaya yönelik gayretler içerisinde önümüze tezler geldiği de oluyor".
Forum İstanbul 2005'te konuşan Başbakan Erdoğan AB hakkında bu söylediklerinin tam tersine ifadeler kullandı.
Bakın neler diyor:
" Önümüzdeki 10 yılda kimliğimizi ve öz değerlerimizi kaybetmeden AB'nin evrensel değerlerinde buluşmayı hedefliyoruz. Bu konudaki güvencemiz Türk toplumunun o büyük medeniyet değerlerine bağlılığı ve gelişme yolundaki kararlılığıdır."
AB'yi medeniyetler buluşmasının zemini olarak gördüklerini vurgulayan Erdoğan, "Bugün diyoruz ki, AB siyasal değerler bütünü olarak görülmelidir ki, o zaman bir küresel güç olsun" dedi.
"Bizi parçalamaya yönelik gayretler içinde olan, terör örgütüne mali destek sağlayan, üzerimizde dayatmaları olan, Kürt-Türk ayrımcılığını özel gayretlerle tahrik eden" AB, bir anda "medeniyetlerin buluşma zemini" oluveriyor.
Erdoğan'ın konuşmasındaki ilginç noktalardan birisi de, bir taraftan kimliğimizi ve öz değerlerimizi kaybetmemekten bahsediyor, diğer taraftan da AB'nin evrensel değerlerinde buluşmayı hedeflediklerini ifade ediyor. Devamında ise Türk milletinin AB'nin medeniyet değerlerine bağlılığından bahsediyor.
Erdoğan, bu hafta katıldığı bir TV programında da AB süreciyle ilgili şunları söyledi: "AB'nin bizim için 'Uyum Yasaları' ve 'Uygulamalar" olmak üzere iki başlığı var. Uyum Yasaları konusunun hepsini hallettik. Uygulamada sıkıntılar olabilir. Çünkü gelenek ve göreneklerimiz var. Bu alışkanlıklardan kurtulmak zaman alır."
Bahsettiğimiz bütün bu kendi ifadeleriyle Sayın Erdoğan söylem açısından ciddi bir çelişki içindedir.
Sayın Erdoğan'ın bu ifadelerinde Batı medeniyetine olan hayranlık ve kendi öz değerlerimizden kopma gayreti görülmektedir.
Halbuki bizim medeniyetimiz Türk-İslam medeniyeti, Erdoğan'ın hayranlıkla ifade ettiği ve medeniyetlerin buluşma zemini olarak nitelendirilen AB'nin medeniyeti ise Hıristiyan medeniyetidir.
Bunun böyle olduğunu AB'nin hem siyasi liderleri hem de dini liderleri defalarca ifade etmişlerdir.
Aynı yıllarda müracaat etmemize rağmen Yunanistan'ın çok önceleri AB'ye alınması, bizi hala kapıda oyalamalarının asıl sebebi, Yunanistan'ın Hıristiyan olması, bizim ise Müslüman olmamız değil midir?
Ya Güney Kıbrıs Rum kesiminin alınmasına ne demeli?
AB ülkelerinin daha kendi içlerinde çözemediği birçok meseleyi bize şart olarak dayatmalarındaki mantık nedir?
Fransa, Almanya, Belçika, Yunanistan ve Hollanda'da ırkçılık ve farklı ırklara olan saldırılar bizde olmamasına rağmen bize "ırkçılık yapmayın" uyarısı yapıyorlar.
1 Mayıs gösterilerinde AB ülkelerinin polislerinin yaptıkları ortada iken bizim polisimizin haklı müdahalesini haftalarca gündemden düşürmüyorlar.
AB içinde Türklerin ve Müslümanların dini ve milli özgürlüklerinde son derece ciddi sıkıntılar yaşanırken, bize dini özgürlüklere, azınlıkların hakları konusunda baskılar yapıyorlar. Halbuki bizde Lozan'a göre belli olan azınlıkların Türkiye içindeki refahı, maddi durumu bellidir. Türkiye'nin en güzel yerlerinde onlar yaşamaktadır, dini özgürlükleri bizden daha fazladır. Misal olarak, Rum okullarında derslere rahibeler, dini kıyafetleriyle girebilirken, boynunda haç olan gençler üniversiteye rahatlıkla girebilirken, başörtülü öğrenciler bu haktan mahrum.
Peki "medeniyetlerin buluşma zemini" olarak ifade edilen AB'de ise durum nasıl?
Türkler ve Müslümanlar hakir görülüyor, ibadethanelerine kundaklama yapılıyor, derneklerindeki Türk ismi çıkartılıyor, bazı ülkelerde ciddi oranda Türk olmasına rağmen azınlık olarak bile görülmüyor.
AB'ye üye olanlar 25'e çıkmasına rağmen hala bayrakta 12 yıldız olmasına ne demeli?
AB anayasasını tarihte en fazla Türk ve Müslüman düşmanı olarak bilinen Papa 10. İnnocent'in heykeli önünde imzalanmasına ne demeli?
AB marşındaki Hıristiyan teslis inancı hakimiyetine ne demeli?
Mehmet Akif'in "Alın garbın ilmini teknolojisini bırakın kokuşmuş kültürünü" ifadelerini belki defalarca okuyan Sayın Erdoğan, temelini Hıristiyanlıktan almış bir kültüre olan bu hayranlığının sebebi hikmeti nedir?
Bizim yaptığımız uyarıları dikkate almayanlar bari hayallerini kurdukları Batı'nın içinden çıkanların yaptıkları tespitleri dinleseler. Bakın ne diyorlar?
Nihat Sami Banarlı, Amerikalı Profesör Rufi ile sohbet ederken söz batılılaşmadan açılınca Profesör Rufi şunları söylüyor:
"Siz tarihte defalarca başarı kazanmış bir milletsiniz. Bize veya başkalarına imrenmek neyinize? Biz yeni bir millet olduğumuz için, tarihte muvaffak olmuş milletlerin sırlarını araştırır, bulduğumuz ve uygun gördüğümüzü asrımıza tatbik ederiz. Sizden de aldığımız kıymetler vardır. Eğer ilerlemek istiyorsanız, muvaffak olduğunuz asırlarda hangi meziyetlerinizle hangi usul ve teşkilatınızla kazandınız? Bunları araştırınız, bulduklarınızı modernize ediniz. Kendi milli ve denenmiş temelleriniz üzerinde yükseliniz".
Prof. Alman Neumark ise şunları söylüyor:
"Avrupalılar, Türkleri sevmez ve sevmesi de mümkün değildir, asırlardır kilisenin Türk ve İslam düşmanlığı Hıristiyanların hücrelerine sinmiştir. Müslüman olduğunuz için sevmezler. Ama faraza laiklik şöyle dursun, Hıristiyan olsanız da size düşman olarak bakmaya devam ederler. Sizler farkında değilsiniz ama, onlar şu gerçeğin farkındadırlar: Tarihten Türk çıkarılırsa tarih kalmaz. Osmanlı arşivi tam olarak ortaya çıkarsa, bugünkü tarihlerin yeniden yazılması gerekir."
"Sizi silah ile yenemeyenler, sizleri kendilerine benzeterek hakimiyet sağladılar."
"Sizler, gerçek hüviyetinize döndüğünüz an Avrupa'nın refahı ve medeniyeti yıkılır. Yine sizler, Avrupa'nın tarihi düşmanısınız ve daima düşman olarak kalacaksınız."
Evet, Sayın Erdoğan. İşte medeniyetlerin buluşma zemini AB bu. Lütfen kendi şahsi sevdalarınız uğruna bu aziz milleti heder etmeyin.
"Avrupa Birliği, Güneydoğu Anadolu'da (Kürt) milliyetçiliği tahrik etmektedir, bu da bir başka (Türk) milliyetçiliği depreştirmektedir".
"Hemen hemen AB üyesi ülkelerin hepsi, PKK'yı 'terör örgütü' olarak ilan ediyor. Fakat yaptırıma gelince, bir yaptırımın olmadığını görüyoruz. Bizdeki terör örgütü hala mali kaynaklarını Avrupa ülkelerinden temin ediyor".
"AB'den birçok dayatmalar geliyor. Hatta bizi parçalamaya yönelik gayretler içerisinde önümüze tezler geldiği de oluyor".
Forum İstanbul 2005'te konuşan Başbakan Erdoğan AB hakkında bu söylediklerinin tam tersine ifadeler kullandı.
Bakın neler diyor:
" Önümüzdeki 10 yılda kimliğimizi ve öz değerlerimizi kaybetmeden AB'nin evrensel değerlerinde buluşmayı hedefliyoruz. Bu konudaki güvencemiz Türk toplumunun o büyük medeniyet değerlerine bağlılığı ve gelişme yolundaki kararlılığıdır."
AB'yi medeniyetler buluşmasının zemini olarak gördüklerini vurgulayan Erdoğan, "Bugün diyoruz ki, AB siyasal değerler bütünü olarak görülmelidir ki, o zaman bir küresel güç olsun" dedi.
"Bizi parçalamaya yönelik gayretler içinde olan, terör örgütüne mali destek sağlayan, üzerimizde dayatmaları olan, Kürt-Türk ayrımcılığını özel gayretlerle tahrik eden" AB, bir anda "medeniyetlerin buluşma zemini" oluveriyor.
Erdoğan'ın konuşmasındaki ilginç noktalardan birisi de, bir taraftan kimliğimizi ve öz değerlerimizi kaybetmemekten bahsediyor, diğer taraftan da AB'nin evrensel değerlerinde buluşmayı hedeflediklerini ifade ediyor. Devamında ise Türk milletinin AB'nin medeniyet değerlerine bağlılığından bahsediyor.
Erdoğan, bu hafta katıldığı bir TV programında da AB süreciyle ilgili şunları söyledi: "AB'nin bizim için 'Uyum Yasaları' ve 'Uygulamalar" olmak üzere iki başlığı var. Uyum Yasaları konusunun hepsini hallettik. Uygulamada sıkıntılar olabilir. Çünkü gelenek ve göreneklerimiz var. Bu alışkanlıklardan kurtulmak zaman alır."
Bahsettiğimiz bütün bu kendi ifadeleriyle Sayın Erdoğan söylem açısından ciddi bir çelişki içindedir.
Sayın Erdoğan'ın bu ifadelerinde Batı medeniyetine olan hayranlık ve kendi öz değerlerimizden kopma gayreti görülmektedir.
Halbuki bizim medeniyetimiz Türk-İslam medeniyeti, Erdoğan'ın hayranlıkla ifade ettiği ve medeniyetlerin buluşma zemini olarak nitelendirilen AB'nin medeniyeti ise Hıristiyan medeniyetidir.
Bunun böyle olduğunu AB'nin hem siyasi liderleri hem de dini liderleri defalarca ifade etmişlerdir.
Aynı yıllarda müracaat etmemize rağmen Yunanistan'ın çok önceleri AB'ye alınması, bizi hala kapıda oyalamalarının asıl sebebi, Yunanistan'ın Hıristiyan olması, bizim ise Müslüman olmamız değil midir?
Ya Güney Kıbrıs Rum kesiminin alınmasına ne demeli?
AB ülkelerinin daha kendi içlerinde çözemediği birçok meseleyi bize şart olarak dayatmalarındaki mantık nedir?
Fransa, Almanya, Belçika, Yunanistan ve Hollanda'da ırkçılık ve farklı ırklara olan saldırılar bizde olmamasına rağmen bize "ırkçılık yapmayın" uyarısı yapıyorlar.
1 Mayıs gösterilerinde AB ülkelerinin polislerinin yaptıkları ortada iken bizim polisimizin haklı müdahalesini haftalarca gündemden düşürmüyorlar.
AB içinde Türklerin ve Müslümanların dini ve milli özgürlüklerinde son derece ciddi sıkıntılar yaşanırken, bize dini özgürlüklere, azınlıkların hakları konusunda baskılar yapıyorlar. Halbuki bizde Lozan'a göre belli olan azınlıkların Türkiye içindeki refahı, maddi durumu bellidir. Türkiye'nin en güzel yerlerinde onlar yaşamaktadır, dini özgürlükleri bizden daha fazladır. Misal olarak, Rum okullarında derslere rahibeler, dini kıyafetleriyle girebilirken, boynunda haç olan gençler üniversiteye rahatlıkla girebilirken, başörtülü öğrenciler bu haktan mahrum.
Peki "medeniyetlerin buluşma zemini" olarak ifade edilen AB'de ise durum nasıl?
Türkler ve Müslümanlar hakir görülüyor, ibadethanelerine kundaklama yapılıyor, derneklerindeki Türk ismi çıkartılıyor, bazı ülkelerde ciddi oranda Türk olmasına rağmen azınlık olarak bile görülmüyor.
AB'ye üye olanlar 25'e çıkmasına rağmen hala bayrakta 12 yıldız olmasına ne demeli?
AB anayasasını tarihte en fazla Türk ve Müslüman düşmanı olarak bilinen Papa 10. İnnocent'in heykeli önünde imzalanmasına ne demeli?
AB marşındaki Hıristiyan teslis inancı hakimiyetine ne demeli?
Mehmet Akif'in "Alın garbın ilmini teknolojisini bırakın kokuşmuş kültürünü" ifadelerini belki defalarca okuyan Sayın Erdoğan, temelini Hıristiyanlıktan almış bir kültüre olan bu hayranlığının sebebi hikmeti nedir?
Bizim yaptığımız uyarıları dikkate almayanlar bari hayallerini kurdukları Batı'nın içinden çıkanların yaptıkları tespitleri dinleseler. Bakın ne diyorlar?
Nihat Sami Banarlı, Amerikalı Profesör Rufi ile sohbet ederken söz batılılaşmadan açılınca Profesör Rufi şunları söylüyor:
"Siz tarihte defalarca başarı kazanmış bir milletsiniz. Bize veya başkalarına imrenmek neyinize? Biz yeni bir millet olduğumuz için, tarihte muvaffak olmuş milletlerin sırlarını araştırır, bulduğumuz ve uygun gördüğümüzü asrımıza tatbik ederiz. Sizden de aldığımız kıymetler vardır. Eğer ilerlemek istiyorsanız, muvaffak olduğunuz asırlarda hangi meziyetlerinizle hangi usul ve teşkilatınızla kazandınız? Bunları araştırınız, bulduklarınızı modernize ediniz. Kendi milli ve denenmiş temelleriniz üzerinde yükseliniz".
Prof. Alman Neumark ise şunları söylüyor:
"Avrupalılar, Türkleri sevmez ve sevmesi de mümkün değildir, asırlardır kilisenin Türk ve İslam düşmanlığı Hıristiyanların hücrelerine sinmiştir. Müslüman olduğunuz için sevmezler. Ama faraza laiklik şöyle dursun, Hıristiyan olsanız da size düşman olarak bakmaya devam ederler. Sizler farkında değilsiniz ama, onlar şu gerçeğin farkındadırlar: Tarihten Türk çıkarılırsa tarih kalmaz. Osmanlı arşivi tam olarak ortaya çıkarsa, bugünkü tarihlerin yeniden yazılması gerekir."
"Sizi silah ile yenemeyenler, sizleri kendilerine benzeterek hakimiyet sağladılar."
"Sizler, gerçek hüviyetinize döndüğünüz an Avrupa'nın refahı ve medeniyeti yıkılır. Yine sizler, Avrupa'nın tarihi düşmanısınız ve daima düşman olarak kalacaksınız."
Evet, Sayın Erdoğan. İşte medeniyetlerin buluşma zemini AB bu. Lütfen kendi şahsi sevdalarınız uğruna bu aziz milleti heder etmeyin.
Murat Çabas / diğer yazıları
- Vatandaşın refahı için maaşa zam yapmamak! / 24.04.2024
- Bugün ulusal egemenliği kazandığımız gün / 23.04.2024
- Asılla vekil arasındaki gelir uçurumu! / 20.04.2024
- Enflasyon ve cari açık bahanesiyle fakirleştiriliyoruz! / 19.04.2024
- Türkiye ekonomisi böyle gitmez! / 17.04.2024
- Sevgiliye vuslatın 4. yıl dönümü / 16.04.2024
- İngiliz gazetesinden Türk siyasetine ayar! / 09.04.2024
- ‘Boş tencerenin yıkamayacağı iktidar yoktur’ / 06.04.2024
- Seçimde katmerli adaletsizlik / 05.04.2024
- BTP oylarını artırdı / 03.04.2024
- Bugün ulusal egemenliği kazandığımız gün / 23.04.2024
- Asılla vekil arasındaki gelir uçurumu! / 20.04.2024
- Enflasyon ve cari açık bahanesiyle fakirleştiriliyoruz! / 19.04.2024
- Türkiye ekonomisi böyle gitmez! / 17.04.2024
- Sevgiliye vuslatın 4. yıl dönümü / 16.04.2024
- İngiliz gazetesinden Türk siyasetine ayar! / 09.04.2024
- ‘Boş tencerenin yıkamayacağı iktidar yoktur’ / 06.04.2024
- Seçimde katmerli adaletsizlik / 05.04.2024
- BTP oylarını artırdı / 03.04.2024