ABD bir yandan Suriye'ye tehdit yağdırırken, bir yandan da İran'la flört ediyor. ABD'li ve İranlı yetkililerin batı başkentlerinde masaya oturarak dirsek temasında bulundukları iddialarını İran yönetimi yalanlasa da, bilinen bir gerçek var o da; ABD-İran ilişkilerinin Irak işgali sonrası yeni bir sürece girmesi.
Her defasında İran'ı tehdit olarak gördüklerini ve başının ezilmesi gerektiği söyleyen ABD Şahinleri artık İran'a daha ılımlı yaklaşıyorlar.
Suriye ile Hizbullah , Filistinliler'le Hamas pazarlığına tutuşan ABD, İran'la da Halkın Mücahitleri Örgütü'nü tartışmaya açmış bulunuyor.
Ortadoğu'da yeni bir askeri-siyasal planı devreye sokma gayretindeki ABD'nin PKK/KADEK için kimlerle ve hangi şartlarda pazarlık yapacağı/yaptığı ise belirsizliğini koruyor.
ABD, Irak'ı demokratikleştirdikten (!) sonra diğer ülkeleri de demokratik kılmaya çalışacak. Bu demokratikleştirme sürecinin ilk ayağını ve zeminini yukarıda örneklerini verdiğimiz örgütler teşkil ediyor.
ABD Başkanı Bush ve Savunma Bakanı Rumsfel'dan sonra bölgede cirit atan Dışişleri Bakanı Colin Powell'ın diplomatik turları oldukça renkli görüntülere sahne oluyor. İsrail-Filistin sorununu çıbanbaşı Ariel Şaron'la objektiflere gülücekler gönderilirken, yıllardır barış adına kafa yoran Filistin Lideri Yaser Arafat istenmeyen adam ilan edilerek süreçten dışlanmaya çalışılıyor.
Sykes-Picot Anlaşması'yla İngiliz ve Fransızlar arasında pay edilen Ortadoğu topraklarının cetvelle çizili yapay sınırları, ABD'ce yeniden şekillendirilmeye çalışılıyor. İçsel ekonomik ve siyasal çıkarlarını bölgede idame ettirmek için düğmeye basan ABD, özellikle Türkiye'nin devredışı kaldığı hinterlandı çok iyi değerlendiriyor. Türkiye'nin İran ve Suriye'ye yakınlaşmasını hazmedemeyen ABD'nin bu ülkelerle ikili münasebetlere, gizli de olsa, girmesi çok anlamlı.
Ortadoğu'da barışın tesisi için yola çıktığını iddia eden ABD'nin yakından takip edilmesi gerekiyor. Ortadoğu yeniden şekillenirken Türkiye'nin dışarıda kalacak olması Türkiye'ye çok şey kaybettirecek. Şam'la, Tahran'la, Arafat'la ipleri koparmayalım, irtibatta olalım yeter.
Her defasında İran'ı tehdit olarak gördüklerini ve başının ezilmesi gerektiği söyleyen ABD Şahinleri artık İran'a daha ılımlı yaklaşıyorlar.
Suriye ile Hizbullah , Filistinliler'le Hamas pazarlığına tutuşan ABD, İran'la da Halkın Mücahitleri Örgütü'nü tartışmaya açmış bulunuyor.
Ortadoğu'da yeni bir askeri-siyasal planı devreye sokma gayretindeki ABD'nin PKK/KADEK için kimlerle ve hangi şartlarda pazarlık yapacağı/yaptığı ise belirsizliğini koruyor.
ABD, Irak'ı demokratikleştirdikten (!) sonra diğer ülkeleri de demokratik kılmaya çalışacak. Bu demokratikleştirme sürecinin ilk ayağını ve zeminini yukarıda örneklerini verdiğimiz örgütler teşkil ediyor.
ABD Başkanı Bush ve Savunma Bakanı Rumsfel'dan sonra bölgede cirit atan Dışişleri Bakanı Colin Powell'ın diplomatik turları oldukça renkli görüntülere sahne oluyor. İsrail-Filistin sorununu çıbanbaşı Ariel Şaron'la objektiflere gülücekler gönderilirken, yıllardır barış adına kafa yoran Filistin Lideri Yaser Arafat istenmeyen adam ilan edilerek süreçten dışlanmaya çalışılıyor.
Sykes-Picot Anlaşması'yla İngiliz ve Fransızlar arasında pay edilen Ortadoğu topraklarının cetvelle çizili yapay sınırları, ABD'ce yeniden şekillendirilmeye çalışılıyor. İçsel ekonomik ve siyasal çıkarlarını bölgede idame ettirmek için düğmeye basan ABD, özellikle Türkiye'nin devredışı kaldığı hinterlandı çok iyi değerlendiriyor. Türkiye'nin İran ve Suriye'ye yakınlaşmasını hazmedemeyen ABD'nin bu ülkelerle ikili münasebetlere, gizli de olsa, girmesi çok anlamlı.
Ortadoğu'da barışın tesisi için yola çıktığını iddia eden ABD'nin yakından takip edilmesi gerekiyor. Ortadoğu yeniden şekillenirken Türkiye'nin dışarıda kalacak olması Türkiye'ye çok şey kaybettirecek. Şam'la, Tahran'la, Arafat'la ipleri koparmayalım, irtibatta olalım yeter.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Cevat Kışlalı / diğer yazıları
- Suikastın geri planı / 09.05.2006
- Sessizliğin sesi / 28.03.2006
- 8 Mart Dünya Kadınlar Günü / 08.03.2006
- Hangi ittifak, hangi kadın? / 26.01.2006
- Varoluş mücadelesi / 24.01.2006
- Bu M.E.M'leket bizim / 01.12.2005
- Çözüm mü dediniz? / 27.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 04.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 21.10.2005
- Felaket kapıda / 19.10.2005
- Sessizliğin sesi / 28.03.2006
- 8 Mart Dünya Kadınlar Günü / 08.03.2006
- Hangi ittifak, hangi kadın? / 26.01.2006
- Varoluş mücadelesi / 24.01.2006
- Bu M.E.M'leket bizim / 01.12.2005
- Çözüm mü dediniz? / 27.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 04.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 21.10.2005
- Felaket kapıda / 19.10.2005