Öğrendiğini mi sanırsın; ne öğrendin ki?
Tuhafsın. Avam halk arasında o kadar güzel (!) oluyorsun ki, hepsi seni övüyor
07.04.2023 09:01:00





Tuhafsın. Avam halk arasında o kadar güzel (!) oluyorsun ki, hepsi seni övüyor.
Ama ilâhî nurla münevver zatlar arasında hiç de öyle değil. Onlar senin saklamakta olduğun gerçek yüzü bilir. Öbür tarafta iyi gözüktüğün kadar burada kötüsün.
Ey dünyaya dalıp gidenler ve onunla ferah duyanlar, hâliniz nereye varır? Dünyaya dalanlar, akıllı olduklarını iddia ederler. Her şeyi iyi kavradıklarını sanırlar.
Yazık oluyor, yapmayın. Siz, Rabb'inizin şu kelâmını duymadınız mı: "Biliniz ki, dünya yalancı oyuncak ve geçici süstür." (Hadîd, 20)
Size anlatmak isterim ki, dünya metaı, aklı kıt olan cahil kişiler için olur. Şunu da anlatmak isterim ki, Hak Teâlâ sizi oyuncak için yaratmadı.
Âhireti bırakıp dünyanın geçici işleri ile meşgul olan, ömrünü boşa harcamış sayılır.
Dünyalığınızı şehvet, nefis ve nefsin eli ile alırsanız, yılan, akrep almış olursunuz. Âhiret işlerine dönünüz. Kalpten Rabb'inize yöneliniz. Onunla olunuz; sonra onun fazlı ve ihsanı icabı size gönderdiğini de alınız.
Hem dünyayı hem de âhireti düşününüz, anlayınız; sonra ikisi arasında tercih yapınız.
Öğrendiğini mi sanırsın; ne öğrendin ki? Bende bilmediğin daha çok şeyler var, onları da bellemeye çabala. Ektiğim şeyler yetişti, kol attı. Seninki, bittikçe yanar.
Akıllı ol, baş olmayı bırak; ayrıl. Yanıma gel, cemaatimden biri gibi şurada otur. Sözlerimin, kalbinde yeşermesi için böyle yap.
Aklın olsaydı sohbet için yanımda otururdun. Benimle yetinmiş olsaydın, her gün bir lokmacık alır ve sert sözlerimi sabırla dinler, fayda bulurdun.
Her kimin ki imanı var, o yanımda oturur, sözlerimi dinler ve her kimin ki imanı yok, o da kaçar.
Aziz ve Celil olan Hakk'ı tevhid et; her şeyde, her varlıkta O'nun nurunu gör. Şöyle ki, kalbinde ne dâr kalsın ne diyar... Hatta iç âleminde, fâni eşyadan zerrenin dahi yeri olmasın...
Tevhid, (Allah'ı birlemek) her şeyi yok eder. Bütün şifa tevhiddedir. Ve bütün şifa tevhide sarılıp dünya ejderinden kaçmaktadır.
Havva ana gelinceye kadar dünya yılanından kaç. O gelsin, dişlerini söksün, zehrini akıtsın, zararsız hâle getirsin, sana yaklaştırsın. Ve bu işin yolunu, bu işteki hünerini de sana belletsin... Sonra o dünyanın zehirli yaratığını sana teslim etsin.
Artık bundan sonra onun sana gücü yetmez, eziyet edemez. Onda istediğin ameliyeyi yaparsın; dokunmaya güç bulamaz.
Hak Teâlâ'yı seversen, O da seni sever. Bu sevgi dolayısiyle dünya, şehvet, yersiz lezzet, nefis, hevâ ve şeytanların şerrinden seni korur. O'nun bu koruması, sana yeter. Hâl böyle olunca, kısmetlerini zararsız ve kedersiz alırsın.
Ey şahitsiz davacı, kalbinde Hakk'a şirk beslediğin hâlde daha ne kadar tevhid iddiasında bulunacaksın?
Güçlü isen gel. Sen eline bir silâh al, ben de silâhsız olayım; en korkunç yerlere gidelim. Bu gidiş geceleyin olsun, bakalım orada kim feryadı basacak? Sen mi, ben mi?
Bakalım, kim kimin cübbesine sığınacak? İçin nasıl dışa çıkacak! Sen nifakla terbiye oldun, ben imanla..." (Abdülkadir Geylani Hazretleri Fethu'r Rabbani eserinden)
Ama ilâhî nurla münevver zatlar arasında hiç de öyle değil. Onlar senin saklamakta olduğun gerçek yüzü bilir. Öbür tarafta iyi gözüktüğün kadar burada kötüsün.
Ey dünyaya dalıp gidenler ve onunla ferah duyanlar, hâliniz nereye varır? Dünyaya dalanlar, akıllı olduklarını iddia ederler. Her şeyi iyi kavradıklarını sanırlar.
Yazık oluyor, yapmayın. Siz, Rabb'inizin şu kelâmını duymadınız mı: "Biliniz ki, dünya yalancı oyuncak ve geçici süstür." (Hadîd, 20)
Size anlatmak isterim ki, dünya metaı, aklı kıt olan cahil kişiler için olur. Şunu da anlatmak isterim ki, Hak Teâlâ sizi oyuncak için yaratmadı.
Âhireti bırakıp dünyanın geçici işleri ile meşgul olan, ömrünü boşa harcamış sayılır.
Dünyalığınızı şehvet, nefis ve nefsin eli ile alırsanız, yılan, akrep almış olursunuz. Âhiret işlerine dönünüz. Kalpten Rabb'inize yöneliniz. Onunla olunuz; sonra onun fazlı ve ihsanı icabı size gönderdiğini de alınız.
Hem dünyayı hem de âhireti düşününüz, anlayınız; sonra ikisi arasında tercih yapınız.
Öğrendiğini mi sanırsın; ne öğrendin ki? Bende bilmediğin daha çok şeyler var, onları da bellemeye çabala. Ektiğim şeyler yetişti, kol attı. Seninki, bittikçe yanar.
Akıllı ol, baş olmayı bırak; ayrıl. Yanıma gel, cemaatimden biri gibi şurada otur. Sözlerimin, kalbinde yeşermesi için böyle yap.
Aklın olsaydı sohbet için yanımda otururdun. Benimle yetinmiş olsaydın, her gün bir lokmacık alır ve sert sözlerimi sabırla dinler, fayda bulurdun.
Her kimin ki imanı var, o yanımda oturur, sözlerimi dinler ve her kimin ki imanı yok, o da kaçar.
Aziz ve Celil olan Hakk'ı tevhid et; her şeyde, her varlıkta O'nun nurunu gör. Şöyle ki, kalbinde ne dâr kalsın ne diyar... Hatta iç âleminde, fâni eşyadan zerrenin dahi yeri olmasın...
Tevhid, (Allah'ı birlemek) her şeyi yok eder. Bütün şifa tevhiddedir. Ve bütün şifa tevhide sarılıp dünya ejderinden kaçmaktadır.
Havva ana gelinceye kadar dünya yılanından kaç. O gelsin, dişlerini söksün, zehrini akıtsın, zararsız hâle getirsin, sana yaklaştırsın. Ve bu işin yolunu, bu işteki hünerini de sana belletsin... Sonra o dünyanın zehirli yaratığını sana teslim etsin.
Artık bundan sonra onun sana gücü yetmez, eziyet edemez. Onda istediğin ameliyeyi yaparsın; dokunmaya güç bulamaz.
Hak Teâlâ'yı seversen, O da seni sever. Bu sevgi dolayısiyle dünya, şehvet, yersiz lezzet, nefis, hevâ ve şeytanların şerrinden seni korur. O'nun bu koruması, sana yeter. Hâl böyle olunca, kısmetlerini zararsız ve kedersiz alırsın.
Ey şahitsiz davacı, kalbinde Hakk'a şirk beslediğin hâlde daha ne kadar tevhid iddiasında bulunacaksın?
Güçlü isen gel. Sen eline bir silâh al, ben de silâhsız olayım; en korkunç yerlere gidelim. Bu gidiş geceleyin olsun, bakalım orada kim feryadı basacak? Sen mi, ben mi?
Bakalım, kim kimin cübbesine sığınacak? İçin nasıl dışa çıkacak! Sen nifakla terbiye oldun, ben imanla..." (Abdülkadir Geylani Hazretleri Fethu'r Rabbani eserinden)
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.