Suriye'de 8 Aralık 2024'te Esad yönetiminin devrilmesi ve Şara yönetiminin başa geçmesiyle başlayan süreçte "Bundan sonra Suriye'de ne olacak?" sorusu sıkça soruluyordu. Hatta Türkiye'deki siyasetçiler de dahil birçok kişi, "Suriye'ye demokrasi geldi" iddiasında bulunuyor, sevinç gösterilerinde bulunuyordu.
Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) Genel Başkanı Hüseyin Baş ise, kendisine bu soru sorulduğunda daha o günlerde, "Bundan sonra Suriye'de ABD neyi istiyorsa o olacak" tespitinde bulunmuştu. O gün, bugündür Suriye'de yaşanan bütün gelişmeler Sayın Baş'ı haklı çıkartıyor.
Suriye'nin 5 parçaya bölünmesinden bahsediliyor, hatta 5 parçalı Suriye haritaları servis ediliyor. Şara yönetimi, ABD'li yetkililerle istişare halinde yeni Suriye'yi şekillendiriyor. Fırat'ın doğusundaki PYD/YPG, diğer adıyla SDG, Şara yönetimiyle yapılan ikili anlaşmalarla konumunu pekiştiriyor. ABD'nin buradaki askeri varlığı daha kalıcı hale geliyor.
Esad yönetiminin devrilmesiyle, Suriye'nin tamamı İsrail'in atış alanı haline dönüştü. İsrail, düzenlediği saldırılarla Suriye'nin askeri hedeflerini yerle bir etti, hava güvenlik sistemlerini etkisiz hale getirdi. Golan Tepelerini ve sonrasındaki tampon bölgeyi işgal ederek, buradaki askeri varlığını kalıcı hale getirdi.
Suriye'nin güneyindebulunan Süveyda kentindeki Dürzileri kışkırtarak, burada kendi kontrolünde bir federal yapı oluşmasının adımlarını attı. Şimdi de anlaşmalarla bunu pekiştirmeye çalışıyor. Ve daha niceleri… Kısaca her geçen gün, her yaşanan olay, BTP lideri Hüseyin Baş'ın tespitini doğrular mahiyette gelişti.
Bugünlerde bir Suriye-İsrail güvenlik anlaşmasından bahsediliyor.
Suriye lideri Ahmed Şara, Şam'da yabancı basın mensuplarına yaptığı açıklamada, İsrail'le güvenlik anlaşması müzakerelerinin birkaç gün içinde sonuçlanabileceğini açıkladı. Şara, güvenlik anlaşmasının bir zorunluluk olduğunu belirtti. Ayrıca anlaşmanın, Suriye'nin hava sahası ile toprak bütünlüğüne saygı göstermesi ve Birleşmiş Milletler (BM) tarafından denetlenmesi gerektiğini ifade etti.
Evet, konu İsrail olunca sizce bu talepler fiiliyata dökülebilir mi? İsrail hangi uluslararası ya da ikili anlaşmaya sadık kalmış ki, buna sadık kalsın?
İsrail, kurulduğundan bugüne yapılan anlaşmaların kendisini koruyan kısımlarını sabitlemiş, ama muhataplarıyla alakalı maddeleri ise yok saymıştır.
Diğer ifadeyle İsrail'e göre anlaşmalar her zaman tek taraflıdır, karşı tarafın asla hiçbir hakkı olamaz. Pratikte gördüğümüz hep bu oldu.
Şara'nın bahsettiği bu anlaşmayı başka kaynaklardan da inceledik.
İsrail'in Suriye'ye ilettiği ifade edilen ateşkes anlaşması ve bu belgeyle birlikte gönderilen, İsrail'in çizdiği Suriye güneyi haritası ABD basını tarafından yayımlandı.
Buna göre, İsrail'in Suriye'ye sunduğu güvenlik planı, Golan'ın ilhakını garantiliyor. Şara'nın, topraklarını kaybetmesini öngören anlaşmaya imza atmaya hazır olduğu ifade ediliyor. ABD arabuluculuğunda yürüyen görüşmeler iki ülke arasındaki fiili savaşı, toprak karşılığında sona erdirmeyi öngörüyor.
Şam'ın güneybatısında sınır hattına kadar uzanan silahsızlandırma bölgeleri ve saha düzenlemelerini içeren yeni bir güvenlik planı, Golan tepelerinin Suriye tarafının da tam ilhakını içeriyor.
Axios'un aktardığına göre öneri, İsrail'in 1979'da Mısır ile imzaladığı barış anlaşmasını örnek alıyor ancak haritayı tamamıyla İsrail lehine değiştiriyor.
İsrail destekli Dürzilerin bulunduğu Süveyda kenti uçuşa kapatılırken, kent ile Golan tepeleri arasındaki Dera bölgesi tamamen silahsızlandırılıyor.
Golan tepelerinin önüne ise BM barış güçlerinin yerleştirilmesi öngörülüyor.
Bu anlaşmaya göre Süveyda'daki güncel durum büyük oranda korunurken, İsrail Suriye'yle arasına Dürzileri ve BM'yi yerleştirmiş oluyor.
Tabi, İsrail'in işgali bununla da sınırlı kalmayacak, çok yakında göreceğiz ki, anlaşmaya yine uymayacak ve de Dera ve Süveyda üzerinden Fırat'ın doğusuna uzanan "Davut Koridoru" projesini de hayata geçirecek.
Anlaşmanın imzalanmasıyla alakalı gelişmeler de şöyle:
İsrail Stratejik İşler Bakanı Ron Dermer'in Çarşamba günü Londra'da Suriye Dışişleri Bakanı Esad el Şeybani ile bir araya gelmesi bekleniyor. Görüşmede arabulucu olarak ABD'nin Orta Doğu Özel Temsilcisi Tom Barrack da yer alacak.
Bu konuda Reuters haber ajansının iddiası da bir hayli dikkat çekici. Ajans, Washington'un, New York'taki BM Genel Kurulu'ndan önce, Suriye'ye bir anlaşmaya varmak için baskı uyguladığını bildirdi.
Ahmed Şara, bu iddiayı yalanlayıp, ABD'nin Suriye'ye herhangi bir baskı uyguladığı iddiasını reddetse de ateş olmayan yerden duman yükselmez diyelim.
Görünen o ki "toprak bütünlüğü" denile denile, Suriye parça parça yutuluyor.
Dün Esad döneminde, İsrail'in yayılmacı politikalarının önünde duran bir Suriye devleti vardı, bugün İsrail'in yol geçen hanına dönmüş bir Suriye var. Tehdit artık yanı başımızda. İşte basiretsizlik, işte dış politikadaki büyük zafiyet, büyük öngörüsüzlük.
Türkiye'nin, öngörü sahibi, olayları doğru okuyan siyasetçilere ihtiyacı var.
- Gençlerimiz uyuşturucu bataklığında! / 18.09.2025
- Dünya, İsrail'in Gazze soykırımı karşısında bu kadar mı aciz? / 17.09.2025
- Terörsüz Türkiye için önce gençlerimize sahip çıkmalıyız! / 16.09.2025
- Sayın Bahçeli tavsiye mi ediyor, talimat mı veriyor? / 13.09.2025
- Gençlerin suça meyletmesi ceza ile önlenebilir mi? / 12.09.2025
- Millet iradesine saygı, sandığa saygıdan geçer / 11.09.2025
- Türkiye, SDG’ye operasyon yapabilir mi? / 10.09.2025
- Türkiye ekonomisinde yaprak dökümü / 09.09.2025
- Bütünleşik muhalefet sözde kalmamalı / 06.09.2025