Ara malı ithalatı rekor derecede arttı. Patlamada sorumlu kim? Elbetteki hükümet... Merkez Bankası'nın yüksek faiz politikasını da unutmayalım. Milliyet'ten Güngör Uras yorumluyor İplik üreten baktı ki, pamuğu içeriden almak yerine ithal etmek daha ucuz. Bez dokuyan baktı ki ipliği içeriden almak yerine dışarıdan getirmek daha ucuz. Gömlek diken baktı ki, bezi içeriden almak yerine dışarıdan almak daha ucuz. Önce ülkedeki pamuk üretimi, sonra ülkedeki iplik üretimi, daha sonra da ülkedeki bez üretimi durdu. Üretenler ne yapacağını şaşırdı. Üretimde çalışanlar işsiz kaldı.Şimdi durum değiştiEskiden bir gömlek üretilirken kullanılan 100 girdinin 20'si ithal, 80'i yerli idi. Bu 80'i üreten işyerlerinde insanlar çalışıyor, işletmeler ekonomiye katkıda bulunuyordu. Şimdi gömlek üretiminde kullanılan girdinin 70'i ithal, 30'u yerli. Olan biteni anlatabilmek için verdiğim bu basit örneği tüm ekonomi için genelleyiniz. Hele hele ihracata dönük imalat sanayiinin yapısının giderek daha çok ithal malı kullandığını dikkate alınız... Ekonomimizdeki yapısal sorunun önemi ortaya çıkar.İthal girdi ucuzDışa açık bir ekonomiye sahibiz. İhracat da yapacağız, ithalat da yapacağız. Tabii ki, imalat sanayii yerli girdi yanında ithal girdi de kullanacak. Ama bunun bir ölçüsü var. İmalat sanayii ve özellikle ihracata dönük imalat sanayii giderek daha çok ithal girdi kullanır hale gelir ise, ekonomik yapı bozulur. İşte şimdi o süreç içindeyiz.İthalatımızın yüzde 70'ini "ara mallar" oluşturuyor. Ara mallar "üretimin içine giren mallardır". Hammaddedir. Parçadır. 2002-2004 yılları arasında sanayi üretimimiz her yıl sırasıyla yüzde 9.1 - 7.8 - 9.4 oranlarında büyüdü. Buna karşılık ara malı ithalatımız gene sırasıyla yüzde 24.3 - 32.1 - 35.8 oranlarında arttı. Bu gelişmeler Türkiye'de imalat sanayiine girdi üreten sektörlerde kurulu işletmelerin yok olmasına, yenilerinin kurulamamasına ve işsizliğe yol açıyor.Bu tablonun temelinde "ucuz döviz" sorunu var. Ucuz döviz, Türk sanayiinin özellikle ihracata dönük sanayinin giderek daha fazla ithal malı kullanmasına, ithalata bağımlı hale gelmesine yol açıyor.Çünkü döviz ucuzBu tabloyu kısa sürede düzeltmek mümkün değildir. (1) İthalat yasaklanamaz. Ara malı ithalatına sınırlama getirilemez. Gümrük vergileri yükseltilemez. (2) Dövizi pahalılandırmak için devalüasyon yapılamaz. (3) Sıcak para girişi devam ettiği sürece döviz fiyatı kendiliğinden artmaz.Orta sürede "şu veya bu neden ile" döviz fiyatı yükselecektir. Fakat uzun aradan sonra döviz fiyatının gerçek çizgiye oturması, ucuz dövizin üretim yapısında 3-5 yıl boyunca ortaya çıkardığı "tahribat"ın kısa sürede düzelmesine imkân vermeyecektir. Çünkü, ucuz dövize bağlı, ucuz ara malı ithalatı karşısında çöken (ham madde ve ara malı üreten) işletmelerin tekrar canlanması, üretime geçmesi uzun zamanı gerektirir. İhracatçılar ağlaştıkça ucuz döviz gündeme geliyor. Ve ucuz dövizin sadece ihracatçıların sorunu olduğu sanılıyor. Enflasyonun aşağı çekilmesine yardımcı olduğu için, piyasaya ucuz ucuz ithal mallarının akmasına imkân verdiği için genelde ucuz dövizden çok kimse memnun...Ucuz dövizin ara malı ithalatını artırarak, üretim yapısında ve istihdamda neden olduğu "kalıcı tahribat" gözden kaçıyor.