Hazretin yanında yüz kadar talebesi ile birlikte Üsküdar'da olduğunu öğrenen Sultan II. Bayezid de, derhal bir kadırga göndererek misafirlerini İstanbul'un Avrupa yakasına getirtmiş; bütün saltanat erkanı, vezirler, alimler, alimler tarafından büyük bir sevgi gösterisiyle karşılaşmışlar; doğruca Kocamustafalpaşa'daki dergaha götürülmüşler.
Sünbül Efendi, bir gün; arkadaşlarının ısrarı ile, Çelebi Halife'nin Kocamustafapaşa'daki ikametgâhında yaptığı sohbete gitmiş, ertesi gece gördüğü rü'ya üzerine de savvuf yoluna girmiştir
Sünbül Efendi, bir gece bir rü'ya görür: Kalabalık bir halk topluluğu su almak için bir kuyunun başında birikmişler. O da bu kalabalığın içindedir ve su almak için gayret sarfetmektedir. Sıra kendisine gelip de kuyunun başına yanaştığı zaman kuyudaki su, birden kuyunun ağzına kadar yükselir ve kendisi de kolayca kırbasını doldurur.
Sünbül Efendi, rü'yasını hocasına arz eder ve yorumlamasını ister. Rü'yayı baştan sona kadar dikkatle dinleyen Sünbül Efendi:
"Molla, senin gönlünde ilahi feyizlerin büyük bir çoşkunluğu var. Sana geliyor. Niçin onu kuvveden fiile çıkar mıyorsun?" diyerek ma'na alemindeki yeini işaret buyurur, O'nu kendisine doğru çekerek; "Sende Allah muhabbetinin kokusu var!" deyip bağrına basar. Çelebi Halife, Sünbül Efendi'yi irşad için Mısır'a göndermiş (1490); orada 3 yıl kadar kalmıştır. Sünbül Efendi, Kahire'ye vardığı zaman, hükümdar tarafından büyük bir merasimle karşılanmış, halkı irşad görevini kendi adına yaptırdığı Kaçmaz Camii'nde yürütmesini rica etmiştir. Mısır alimleri, fazılları, abidleri, zahidleri tarafından hüsn-ü kabul gören Sünbül Efendi, buradaki görevini başarıyla sürdürmüş, Mısır halkı O'nun fazlına, ilim ve irfanına hayran kalmışlardı.
Çelebi Halife, 40 talebesi ile 1490'da Hacc'a giderken, Sünbül Efendi'ye haber göndererek, O'nun da Mekke'ye gelmesini istemiş, fakat kavuşmaları nasib olmamıştır. Çelebi, Şam yakınlarında vefat etmiştir. Vefatından önce de;
* Cesedinin Ka'be'ye giden hacıların yolu üzerinde olan bir kabre defnedilmesini,
* Kocamustafapaşa dergahında kendi makamına Sünbül Efendi'nin geçmesini,
* Kızı Safiye Hatun'un Sünbül Efendi tarafından zevceliğe kabul edilmesini, vasiyet etmiştir.
Sünbül Efendi, bir gün; arkadaşlarının ısrarı ile, Çelebi Halife'nin Kocamustafapaşa'daki ikametgâhında yaptığı sohbete gitmiş, ertesi gece gördüğü rü'ya üzerine de savvuf yoluna girmiştir
Sünbül Efendi, bir gece bir rü'ya görür: Kalabalık bir halk topluluğu su almak için bir kuyunun başında birikmişler. O da bu kalabalığın içindedir ve su almak için gayret sarfetmektedir. Sıra kendisine gelip de kuyunun başına yanaştığı zaman kuyudaki su, birden kuyunun ağzına kadar yükselir ve kendisi de kolayca kırbasını doldurur.
Sünbül Efendi, rü'yasını hocasına arz eder ve yorumlamasını ister. Rü'yayı baştan sona kadar dikkatle dinleyen Sünbül Efendi:
"Molla, senin gönlünde ilahi feyizlerin büyük bir çoşkunluğu var. Sana geliyor. Niçin onu kuvveden fiile çıkar mıyorsun?" diyerek ma'na alemindeki yeini işaret buyurur, O'nu kendisine doğru çekerek; "Sende Allah muhabbetinin kokusu var!" deyip bağrına basar. Çelebi Halife, Sünbül Efendi'yi irşad için Mısır'a göndermiş (1490); orada 3 yıl kadar kalmıştır. Sünbül Efendi, Kahire'ye vardığı zaman, hükümdar tarafından büyük bir merasimle karşılanmış, halkı irşad görevini kendi adına yaptırdığı Kaçmaz Camii'nde yürütmesini rica etmiştir. Mısır alimleri, fazılları, abidleri, zahidleri tarafından hüsn-ü kabul gören Sünbül Efendi, buradaki görevini başarıyla sürdürmüş, Mısır halkı O'nun fazlına, ilim ve irfanına hayran kalmışlardı.
Çelebi Halife, 40 talebesi ile 1490'da Hacc'a giderken, Sünbül Efendi'ye haber göndererek, O'nun da Mekke'ye gelmesini istemiş, fakat kavuşmaları nasib olmamıştır. Çelebi, Şam yakınlarında vefat etmiştir. Vefatından önce de;
* Cesedinin Ka'be'ye giden hacıların yolu üzerinde olan bir kabre defnedilmesini,
* Kocamustafapaşa dergahında kendi makamına Sünbül Efendi'nin geçmesini,
* Kızı Safiye Hatun'un Sünbül Efendi tarafından zevceliğe kabul edilmesini, vasiyet etmiştir.