Bu satırları okuduğunuzda bir genel seçim vakasının sonuçları şekillenmeye başlayacaktır.Anayasa ve yasaları yok sayan bir hükümet yönetiminde ve seçim sürecinin hemen öncesinde yapılan düzenlemeyle, kendisine sağlanan örtülü ödeneği AKP propagandası yolunda harcayan Cumhurbaşkanı görünümündeki siyasi parti lideri sultasında bir seçim sürecine tanık olduk.Oysa Anayasa, seçimlerin Yüksek Seçim Kurulu'nun(YSK) yönetiminde yapılacağını emreder. Seçim sürecine müdahalede bulunan Cumhurbaşkanı'nı uyarmasından vazgeçtik, YSK, korku dağları bekler misali, biz Cumhurbaşkanı'na karışamayız diyerek görevini yerine getirmemiştir, suç işlemiştir. AKP, genel seçimleri başkanlık sistemi için yapılan bir referanduma dönüştürmüştür. Bu başkanlık başka başkanlık, süper star gibi bir şey. ABD örnek gösteriliyorsa da, AKP tasarısında Türk usulü bir sistem önerilmektedir. Bu taslakta en dikkat çeken husus başkanın meclisi feshetme yetkisinin bulunmasıdır. Yüksek yargıya hâkim atama yetkisi de vardır. Gerçi bugün de yargının durumu pek farklı değildir. Öneride başkanın kanun hükmünde kararname(KHK) çıkarma yetkisi vardır. Parlamenter sistemimizde de Bakanlar Kurulu'nun KHK çıkarma yetkisi varsa da bu yetkiyi TBMM'den aldığı yetki kanuna dayanarak kullanabilir. AKP'nin taslağında ise, başkanlık kararnamesi için meclis onayı yoktur. Yani bu yolla parlamento devreden çıkarılarak yasama yetkisi başkana geçmektedir. Oysa ABD'de yürürlükte olan sistemde katı bir kuvvetler ayrılığı vardır. Türk tipi başkanlık diye adlandırılan sistemde ABD'de görülen rejimden farklı olarak tek meclisin bulunması, ABD anayasasının federatif yapıya uygun kurduğu başkanlık sisteminin üniter yapımızda uygulanıp uygulanamayacağı sorunsalı ülkemizin bütünlüğü için risk taşımaktadır.1787 tarihinde Amerika ve federatif yapısına uygun bir çare olarak görülen başkanlık sistemi, parlamentarizmden farklı olarak köklü bir tarihsel ve kültürel gelişime değil, anayasal harekete dayanmaktadır.Amaç demokrasi ise, sistemi dönüştürmek yerine ülkemizde tarihi geçmişi ve belli bir kültür birikimi olan parlamenter sistemin aksayan yönlerini gidermeye çalışmak daha akılcı bir davranış olacaktır.Demokrasi anlayışı değil de, diktatörlüğün hayali coşkusu varsa birilerinde, "yeni Türkiye/yeni anayasa" gevelemesi bunun söylemsel stratejisidir.Taslağa göre, başkanlık seçimi ile meclis seçiminin aynı tarihte olması, yasama ve yürütmenin aynı partinin egemenliğine girmesine neden olacak, dolayısıyla sistemin diktatörlüğe dönüşmesine katkı sağlayacaktır.Daha güçlü bir demokrasi istiyorsak, uyduruk işler yerine, yüzyılı aşkın bir süreden beri parlamenter hükümet geleneğini sürdüren Türkiye'de istikrarlı hükümetleri teşvik etmek ve rejim istikrarını korumak için seçim mevzuatında değişikliklere gitmek, parlamenter sisteme işlerlik kazandıracak önlemler almak gerekecektir.Hukuksuz demokrasi olamayacağına göre, kuvvetler ayrılığını denetleyecek, siyasi zemine değil, hukuk zeminine oturacak yargı sistemini ve bağımsız mahkemeleri, insan ve teknik donanımı ile birlikte yapılandırmak, işin olmazsa olmazıdır.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Prof. Dr. Ali Ünal Emiroğlu / diğer yazıları
- Terör / 01.02.2024
- Yerel yönetim / 25.01.2024
- Muhalefet / milli irade / 22.01.2024
- Anayasa Mahkemesi yoksa… / 18.01.2024
- Soykırım davası / 15.01.2024
- Sosyal devlet için / 11.01.2024
- Hukuk devletine başkaldırı / 25.12.2023
- Güç dengesi / 21.12.2023
- Yerel seçime giderken / 14.12.2023
- İnsanlığın anayasası / 11.12.2023
- Yerel yönetim / 25.01.2024
- Muhalefet / milli irade / 22.01.2024
- Anayasa Mahkemesi yoksa… / 18.01.2024
- Soykırım davası / 15.01.2024
- Sosyal devlet için / 11.01.2024
- Hukuk devletine başkaldırı / 25.12.2023
- Güç dengesi / 21.12.2023
- Yerel seçime giderken / 14.12.2023
- İnsanlığın anayasası / 11.12.2023