Barzani’nin Ankara’ya yaptığı ziyaret,
Başbakan Erdoğan’ın “PKK silah bırakırsa operasyonlar durur” açıklaması,
Kuzey Irak’taki PKK’lıların Türkiye’ye tasfiye süreci,
Başkanlık sistemiyle gündeme gelen eyalet yapılanması,
Yerel yönetimleri ön plana çıkaracak, üniter yapıyı devre dışı bırakacak yeni anayasa çalışmaları…
Ve son olarak Başbakan Erdoğan’ın talimatıyla terörle mücadele kapsamında güneydoğuda çalışan heyette bulunan AKP Mardin Milletvekili Abdurrahman Akdağ’ın yaptığı şok açıklamalar…
Akdağ’ın açıklamalarını hatırlayalım:
“Sayın Başbakan, ‘PKK silah bırakırsa operasyon durur’ dedi. Bu çok önemli bir açıklama… Anayasa değişikliği, ceza kanunu, terörle mücadele kanunu bunlar Meclis zemininde konuşulacak ve sonuca bağlanacak hususlardır. Zaten hükümetin birçok hazırlığı olduğunu ben de biliyorum… Barış ortamı tesis edilirse, bu atmosferde af da gündeme gelebilir. Örgüt üst yönetiminden 250-300 kişi üçüncü ülkelere gidebilir. Diğerlerinin de demokratik bir ortama katılarak siyaset alanında faaliyet gösterme zemini oluşabilir. Zira geçmişte devlet ile PKK arasında istenen bir çatışma ortamı vardı ama artık bunun zemini kalmamıştır.”
Bütün bu gelişmeler alt alta konulduğu zaman “neler oluyor” demekten kendimizi alamıyoruz.
Barzani’nin Ankara’ya yaptığı ziyarette temel amacı PKK’nın Türkiye’ye tasfiyesiydi. Barzani’nin şu açıklamalarından bunu rahatlıkla anlayabiliyoruz:
“Başbakan Erdoğan, geçen yıl Erbil’e geldiğinde artık Kürtlerin inkâr edilmesi döneminin geride kaldığını söylemişti. Bu bizim için çok önemliydi. Türkiye devletinin bu yeni bakışına PKK’nın ve BDP’nin daha çok destek vermelerinin iyi olacağına inanıyorum.”
Ve Barzani devam ediyor “PKK bana kulak verirse barışçıl yöntemler aramalıdır.”
Kürtler inkar edilmemeli –Esasen Kürtleri inkar eden de yok, kastettiği PKK- Türk ordusu operasyonları durdurmalı ve PKK barışçıl yöntemler aramalı…
Yani PKK, Türkiye’de siyasi zemine doğru kayarken, Türkiye de ideolojisi değişmediği halde sadece yöntemlerini değiştiren PKK’ya kucak açmalı… Barzani’nin tavsiyeleri bunlar.
Tamam PKK gelecek de, mevcut şartlar onlara uygun değil. Burada da AKP’li Akdağ’ın söyledikleri devreye giriyor. Artık PKK ile çatışma zemini yokmuş, Türkiye üst düzey PKK’lılar hariç genel bir af çıkarmalıymış.
Yani Kandil’den, Mahmur’dan, Hakurk’dan gelecek olan PKK’lılar Türkiye’ye geldiklerinde suçlu olmayacaklar, bugüne kadar yaptıkları bütün katliamların üstüne bir çizgi çekilecek ve ellerindeki kanlar kurumayan bu teröristler aynen Türk vatandaşları gibi eşit haklarla siyasi zeminde faaliyet gösterecek.
Bu da yetmedi, yeni anayasa ve başkanlık sisteminin neticesinde oluşacak eyalet sistemiyle birlikte bunlara özerk bir devlet imkanı da sağlanacak. Bu tür özerklikler Yugoslavya örneğinde olduğu gibi akabinde hep bölünmeyi getirmiştir.
Biraz düşünelim, bir devlet yıllarca başını ağrıtan ve 40 bin insanının canına malolan bir terör oluşumuna bu kadar toleranslı olur ve hatta kendi samimi vatandaşlarını sahip olduğu hakları aynen onlara da sağlarsa, söyler misiniz bu devletin varlığı ne kadar sürer?
Hangi devlet, terörüne karşı bu kadar müsamahalıdır?
ABD, dünyada yaptığı işgallerde direniş gösteren masum sivilleri bile terör kapsamına alırken, Türkiye’yi büyük can ve mal kayıplarına neden olan terör gruplarına genel affa zorlaması sizce de düşündürücü değil mi?
Başbakan Erdoğan’ın “PKK silah bırakırsa operasyonlar durur” açıklaması,
Kuzey Irak’taki PKK’lıların Türkiye’ye tasfiye süreci,
Başkanlık sistemiyle gündeme gelen eyalet yapılanması,
Yerel yönetimleri ön plana çıkaracak, üniter yapıyı devre dışı bırakacak yeni anayasa çalışmaları…
Ve son olarak Başbakan Erdoğan’ın talimatıyla terörle mücadele kapsamında güneydoğuda çalışan heyette bulunan AKP Mardin Milletvekili Abdurrahman Akdağ’ın yaptığı şok açıklamalar…
Akdağ’ın açıklamalarını hatırlayalım:
“Sayın Başbakan, ‘PKK silah bırakırsa operasyon durur’ dedi. Bu çok önemli bir açıklama… Anayasa değişikliği, ceza kanunu, terörle mücadele kanunu bunlar Meclis zemininde konuşulacak ve sonuca bağlanacak hususlardır. Zaten hükümetin birçok hazırlığı olduğunu ben de biliyorum… Barış ortamı tesis edilirse, bu atmosferde af da gündeme gelebilir. Örgüt üst yönetiminden 250-300 kişi üçüncü ülkelere gidebilir. Diğerlerinin de demokratik bir ortama katılarak siyaset alanında faaliyet gösterme zemini oluşabilir. Zira geçmişte devlet ile PKK arasında istenen bir çatışma ortamı vardı ama artık bunun zemini kalmamıştır.”
Bütün bu gelişmeler alt alta konulduğu zaman “neler oluyor” demekten kendimizi alamıyoruz.
Barzani’nin Ankara’ya yaptığı ziyarette temel amacı PKK’nın Türkiye’ye tasfiyesiydi. Barzani’nin şu açıklamalarından bunu rahatlıkla anlayabiliyoruz:
“Başbakan Erdoğan, geçen yıl Erbil’e geldiğinde artık Kürtlerin inkâr edilmesi döneminin geride kaldığını söylemişti. Bu bizim için çok önemliydi. Türkiye devletinin bu yeni bakışına PKK’nın ve BDP’nin daha çok destek vermelerinin iyi olacağına inanıyorum.”
Ve Barzani devam ediyor “PKK bana kulak verirse barışçıl yöntemler aramalıdır.”
Kürtler inkar edilmemeli –Esasen Kürtleri inkar eden de yok, kastettiği PKK- Türk ordusu operasyonları durdurmalı ve PKK barışçıl yöntemler aramalı…
Yani PKK, Türkiye’de siyasi zemine doğru kayarken, Türkiye de ideolojisi değişmediği halde sadece yöntemlerini değiştiren PKK’ya kucak açmalı… Barzani’nin tavsiyeleri bunlar.
Tamam PKK gelecek de, mevcut şartlar onlara uygun değil. Burada da AKP’li Akdağ’ın söyledikleri devreye giriyor. Artık PKK ile çatışma zemini yokmuş, Türkiye üst düzey PKK’lılar hariç genel bir af çıkarmalıymış.
Yani Kandil’den, Mahmur’dan, Hakurk’dan gelecek olan PKK’lılar Türkiye’ye geldiklerinde suçlu olmayacaklar, bugüne kadar yaptıkları bütün katliamların üstüne bir çizgi çekilecek ve ellerindeki kanlar kurumayan bu teröristler aynen Türk vatandaşları gibi eşit haklarla siyasi zeminde faaliyet gösterecek.
Bu da yetmedi, yeni anayasa ve başkanlık sisteminin neticesinde oluşacak eyalet sistemiyle birlikte bunlara özerk bir devlet imkanı da sağlanacak. Bu tür özerklikler Yugoslavya örneğinde olduğu gibi akabinde hep bölünmeyi getirmiştir.
Biraz düşünelim, bir devlet yıllarca başını ağrıtan ve 40 bin insanının canına malolan bir terör oluşumuna bu kadar toleranslı olur ve hatta kendi samimi vatandaşlarını sahip olduğu hakları aynen onlara da sağlarsa, söyler misiniz bu devletin varlığı ne kadar sürer?
Hangi devlet, terörüne karşı bu kadar müsamahalıdır?
ABD, dünyada yaptığı işgallerde direniş gösteren masum sivilleri bile terör kapsamına alırken, Türkiye’yi büyük can ve mal kayıplarına neden olan terör gruplarına genel affa zorlaması sizce de düşündürücü değil mi?
Murat Çabas / diğer yazıları
- Taksim Meydanı, emekçilere neden kapalı? / 01.05.2024
- Vizesiz seyahat derken vizeyle hayal oldu! / 30.04.2024
- Bakan Şimşek’e göre sıkıntılar geride kalmış! / 27.04.2024
- Hükümetin enflasyonla mücadelesi millete zarar veriyor / 26.04.2024
- Vatandaşın refahı için maaşa zam yapmamak! / 24.04.2024
- Bugün ulusal egemenliği kazandığımız gün / 23.04.2024
- Asılla vekil arasındaki gelir uçurumu! / 20.04.2024
- Enflasyon ve cari açık bahanesiyle fakirleştiriliyoruz! / 19.04.2024
- Türkiye ekonomisi böyle gitmez! / 17.04.2024
- Sevgiliye vuslatın 4. yıl dönümü / 16.04.2024
- Vizesiz seyahat derken vizeyle hayal oldu! / 30.04.2024
- Bakan Şimşek’e göre sıkıntılar geride kalmış! / 27.04.2024
- Hükümetin enflasyonla mücadelesi millete zarar veriyor / 26.04.2024
- Vatandaşın refahı için maaşa zam yapmamak! / 24.04.2024
- Bugün ulusal egemenliği kazandığımız gün / 23.04.2024
- Asılla vekil arasındaki gelir uçurumu! / 20.04.2024
- Enflasyon ve cari açık bahanesiyle fakirleştiriliyoruz! / 19.04.2024
- Türkiye ekonomisi böyle gitmez! / 17.04.2024
- Sevgiliye vuslatın 4. yıl dönümü / 16.04.2024