Üç ana meselenin çözümü MEM'de
BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Baş, başta Türkiye olmak üzere kapitalist anlayışın egemen olduğu ülkelerde gelir adaletsizliği, sürekli büyüme ve işsizliğin sıfırlanmasının gerçekleştirilmediğine
işaret ederek, Milli Ekonomi Modeli ile her üç meseleye kalıc
16.12.2012 00:00:00
YENİ MESAJ / ANKARA
Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş, günümüzde doğuya batıya, kuzeyden güneye tüm ülkelerin üç temel meselesi olduğunu dile getirerek, bu problemlere Milli Ekonomi Modeli (MEM) ile çözümler ürettiklerini ifade etti. Prof. Dr. Baş, yaptığı açıklamada, kapitalist anlayışın ve yaklaşımların yapılarından kaynaklanan yanlışlardan dolayı şu üç meseleyi çözmesinin mümkün olmadığını ifade ederek, şunları kaydetti: “Kapitalizmin hâkim olduğu son 150 yıllık dönem bu problemlerin halledilmediğinin ispatıdır. Bu problemler şunlardır:
1) Gelir dağılımında denge,
2) Sürekli büyümenin yakalanması,
3) Tam istihdamın sürekli sağlanması.”
MEM çoğunluk için vardır
Her üçü de ekonomi politikaları için olmazsa olmaz hedefler olduğuna işaret eden BTP Genel Başkanı, şöyle devam etti: “Ancak, kapitalist modeller bunlara ulaşamadığı gibi, artık gelir dağılımında dengesizliği, eksik istihdamı ve belli dönemlerde ekonomilerin krizlere girmesini doğal karşılamaktadır. Kapitalist anlayışlar kaynakların sınırlı olduğundan yola çıktığı için üretime odaklanmıştır. Elde edilen mal ve hizmetlerin adilane dağıtılması yerine, mutlu bir azınlığın faydasına sunulması da bu mantığın sonucudur. Oysa Milli Ekonomi Modeli ‘tüketim yanlısı bir model'dir. Tüketim yanlısı olmaktan kastımız, toplumu oluşturan bireylerin tamamının belli bir gelir düzeyine çıkartılmasıdır. En azından ‘kimseye muhtaç olmadan hayatını devam ettireceği seviye' asgari hedef olarak kabul edilmiştir.”
Para ve devlet el ele verince...
“Milli Ekonomi Modeli'nde ortaya koyduğumuz hedefleri yakalamada, çok önemli iki güce sahibiz. Bunlardan birincisi para, bir diğeri ise devlettir” diyen Prof. Dr. Baş, “Para, kapitalist anlayışlarda sadece bir mübadele ve değer saklama aracı olarak görülmüştür. Oysa paranın çok önemli iki özelliği şu ana kadar ifade edilmemiştir. Birincisi, paranın bir tahrik unsuru olarak işlemci özelliği, bir diğeri de paranın üretilen mal ve hizmetlerin karşılığı olma vasfıdır. Bir diğer konu da, serbest piyasa anlayışı ve devlet kavramıdır. Kapitalist modeller, serbest piyasayı savunurken, müdahale edilmeyen piyasaların kendi kendine dengeye geleceği kanaatindedir. Milli Ekonomi Modeli'nde devlet sadece alan el değil, aldığından daha fazlasını verebilme kudretinde olan iradedir.
Sosyal devlet yaklaşımı hem sosyal adaleti, hem de sürekli büyümeyi sağlamaktadır. Yani fakir bir insanı doğrudan desteklemek, dolaylı olarak sanayiciyi de desteklemektir. Kapitalist anlayışlar ise devleti, küresel sermayenin faizle sattığı parasını koruyan ve faiz gelirlerini karşılamak için halkından vergi toplayan bir irade konumuna getirmiştir. Oysa Milli Ekonomi Modeli'mizde devlet, vatandaşının emeğini yine halkına hizmet olarak sunan iradedir. İfade ettiğimiz üzere, sadece halkından topladığı vergileri değil, aynı zamanda emisyondan elde ettiği senyoraj gelirini de halkına hizmet olarak aktaracağı için, “alan değil, veren el” konumunda bir devlet anlayışı Milli Ekonomi Modeli ile hayata geçirilmektedir. Serbest piyasa, kaynakların ve gelirlerin belli ellerde toplanmasından başka bir şey değildir. Piyasalar, serbestlik adı altında birkaç global sermaye grubunun kontrolüne terk edilmektedir. Kapitalist anlayışın hedefi, belli bir azınlık grubun refahı olduğu için, serbest piyasa adı altında kaynakların ve elde edilen gelirlerin bu kesime aktarılmasını istemesi son derece normaldir.”
Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş, günümüzde doğuya batıya, kuzeyden güneye tüm ülkelerin üç temel meselesi olduğunu dile getirerek, bu problemlere Milli Ekonomi Modeli (MEM) ile çözümler ürettiklerini ifade etti. Prof. Dr. Baş, yaptığı açıklamada, kapitalist anlayışın ve yaklaşımların yapılarından kaynaklanan yanlışlardan dolayı şu üç meseleyi çözmesinin mümkün olmadığını ifade ederek, şunları kaydetti: “Kapitalizmin hâkim olduğu son 150 yıllık dönem bu problemlerin halledilmediğinin ispatıdır. Bu problemler şunlardır:
1) Gelir dağılımında denge,
2) Sürekli büyümenin yakalanması,
3) Tam istihdamın sürekli sağlanması.”
MEM çoğunluk için vardır
Her üçü de ekonomi politikaları için olmazsa olmaz hedefler olduğuna işaret eden BTP Genel Başkanı, şöyle devam etti: “Ancak, kapitalist modeller bunlara ulaşamadığı gibi, artık gelir dağılımında dengesizliği, eksik istihdamı ve belli dönemlerde ekonomilerin krizlere girmesini doğal karşılamaktadır. Kapitalist anlayışlar kaynakların sınırlı olduğundan yola çıktığı için üretime odaklanmıştır. Elde edilen mal ve hizmetlerin adilane dağıtılması yerine, mutlu bir azınlığın faydasına sunulması da bu mantığın sonucudur. Oysa Milli Ekonomi Modeli ‘tüketim yanlısı bir model'dir. Tüketim yanlısı olmaktan kastımız, toplumu oluşturan bireylerin tamamının belli bir gelir düzeyine çıkartılmasıdır. En azından ‘kimseye muhtaç olmadan hayatını devam ettireceği seviye' asgari hedef olarak kabul edilmiştir.”
Para ve devlet el ele verince...
“Milli Ekonomi Modeli'nde ortaya koyduğumuz hedefleri yakalamada, çok önemli iki güce sahibiz. Bunlardan birincisi para, bir diğeri ise devlettir” diyen Prof. Dr. Baş, “Para, kapitalist anlayışlarda sadece bir mübadele ve değer saklama aracı olarak görülmüştür. Oysa paranın çok önemli iki özelliği şu ana kadar ifade edilmemiştir. Birincisi, paranın bir tahrik unsuru olarak işlemci özelliği, bir diğeri de paranın üretilen mal ve hizmetlerin karşılığı olma vasfıdır. Bir diğer konu da, serbest piyasa anlayışı ve devlet kavramıdır. Kapitalist modeller, serbest piyasayı savunurken, müdahale edilmeyen piyasaların kendi kendine dengeye geleceği kanaatindedir. Milli Ekonomi Modeli'nde devlet sadece alan el değil, aldığından daha fazlasını verebilme kudretinde olan iradedir.
Sosyal devlet yaklaşımı hem sosyal adaleti, hem de sürekli büyümeyi sağlamaktadır. Yani fakir bir insanı doğrudan desteklemek, dolaylı olarak sanayiciyi de desteklemektir. Kapitalist anlayışlar ise devleti, küresel sermayenin faizle sattığı parasını koruyan ve faiz gelirlerini karşılamak için halkından vergi toplayan bir irade konumuna getirmiştir. Oysa Milli Ekonomi Modeli'mizde devlet, vatandaşının emeğini yine halkına hizmet olarak sunan iradedir. İfade ettiğimiz üzere, sadece halkından topladığı vergileri değil, aynı zamanda emisyondan elde ettiği senyoraj gelirini de halkına hizmet olarak aktaracağı için, “alan değil, veren el” konumunda bir devlet anlayışı Milli Ekonomi Modeli ile hayata geçirilmektedir. Serbest piyasa, kaynakların ve gelirlerin belli ellerde toplanmasından başka bir şey değildir. Piyasalar, serbestlik adı altında birkaç global sermaye grubunun kontrolüne terk edilmektedir. Kapitalist anlayışın hedefi, belli bir azınlık grubun refahı olduğu için, serbest piyasa adı altında kaynakların ve elde edilen gelirlerin bu kesime aktarılmasını istemesi son derece normaldir.”
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.