Yüzyıllardır bir peygamber mesleği olarak yapıla gelen çobanlık, lügatlerde "yöneticilik, sorumluluk" manasındadır. Çobanlık kadim bir meslek, hem de peygamberler mesleği?
"Coğrafyacılar, Türkiye arazisinin engebeli ve dağlık olduğundan, küçükbaş hayvancılığının daha uygun olduğunu söylüyorlar. Küçükbaş hayvancılığın ayakta kalabilmesi ise çobanlara bağlı. Çobanlar neden mi önemli, çünkü Anadolu'da kadim bir meslek ve tarihi bir geçmişe sahip. Elinde değneği, sırtında kepeneği ile dağları mesken tutmuş, dünyayı bir kıl çadıra sığdırmış, meraların ve ormanların yüzyıllardır gönüllü bekçiliğini yapmış çobanlar. Her ne kadar modern tarım ve hayvancılık tabirleri arasına sıkışsa da çobanların modası asla geçmeyecek."(Ümit Yüksel)
Bugünlerde çobanın ismi sürü yöneticisi olarak değiştirilse de artık o da itibarsızlaştırıldı ve hor görüldü. Türkiye'de yeni nesil artık hayvancılık yapmak istemiyor, dolayısıyla çoban bulmakta da güçlük çekiliyor. Çobanlık bugün öyle bir hale geldi ki, sığınmacılar ve mülteciler olmazsa çoban bulunamayacak.
"Hangi tür hayvancılık olursa olsun bunun %70'i yiyecek/yem giderleridir." Hayvancılığın ayakta kalabilmesi ise çobanlara bağlıdır. Meraların ve ormanların yüzyıllardır gönüllü bekçiliğini yapan çobanlardır. Üretim artmadan et ucuzlamaz. Üretimi arttırmak için mera hayvancılığına dönmemiz ve çobancılığı teşvik etmemiz lazım.
Türkiye'nin en büyük et kombinesi şirketlerinden Hacıince Şirketler Grubu'nun Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Hacıince, Bursa'da düzenlenen "Tarımın Geleceği" panelinde bu konuya dikkatleri çekiyor: "Seksen milyon nüfus var. Bunun üzerine turistleri ve mültecileri de sayın. Yakında yurtdışından parasıyla da et alamayacağız. Kendimiz üretmemiz gerekiyor. Kendi şartlarımıza uygun biçimde hayvancılık yapmamız lazım. Türkiye'de ormanları korumak için 15 bin kişilik güç var ama meracılığı koruyacak çobanımız yok. Acilen mera hayvancılığını geliştirmemiz lazım. Bunun için de düzenlemeler yapmamız lazım. Meracılık gelişmezse et fiyatının düşmesi zor. Avrupa'da uzun süre çiftçilik yapmayan insanlar kredi alamıyor. Bizde ise doktorlar çiftçilik yapıyor. Çiftçiliğin ikinci meslek olarak yapılmaması gerekir. Tarım yoksa mutfak da yok. Nüfusu nasıl doyuracağız? Tarımsal gelişme olmadan sağlıklı gelişmeden bahsedemeyiz. Tarımda en önemli sorun meraların ve tarım alanlarının imara açılmasıdır."
Çobanlık göçüp giden, geleceği olmayan bir meslek değil, bir hayat tarzıdır. Bu hayat tarzına ve köylere tekrar dönmemiz şarttır. Kalkınma köyden başlar. Atalarımız yüzyıllar öncesinden boşuna "Buğdayla koyun gerisi oyun" dememişler.
Buğday ve koyununu, -etini ve ekmeğini- yeterince yetiştirip stok yapmayanlar en nihayetinde onun bunun oyuncağı ve esiri olurlar. Şu an büyük ölçüde tüm tarım ürünlerinde ihracatçı durumdayız.
Tüm dünya ülkelerinden et ve canlı hayvan dilenir olduk. Bir an evvel silkinip kendimize gelmemiz ve bizi zengin kılacak Milli Ekonomi Modeli'ni iktidar etmemiz gerekmektedir.
"Coğrafyacılar, Türkiye arazisinin engebeli ve dağlık olduğundan, küçükbaş hayvancılığının daha uygun olduğunu söylüyorlar. Küçükbaş hayvancılığın ayakta kalabilmesi ise çobanlara bağlı. Çobanlar neden mi önemli, çünkü Anadolu'da kadim bir meslek ve tarihi bir geçmişe sahip. Elinde değneği, sırtında kepeneği ile dağları mesken tutmuş, dünyayı bir kıl çadıra sığdırmış, meraların ve ormanların yüzyıllardır gönüllü bekçiliğini yapmış çobanlar. Her ne kadar modern tarım ve hayvancılık tabirleri arasına sıkışsa da çobanların modası asla geçmeyecek."(Ümit Yüksel)
Bugünlerde çobanın ismi sürü yöneticisi olarak değiştirilse de artık o da itibarsızlaştırıldı ve hor görüldü. Türkiye'de yeni nesil artık hayvancılık yapmak istemiyor, dolayısıyla çoban bulmakta da güçlük çekiliyor. Çobanlık bugün öyle bir hale geldi ki, sığınmacılar ve mülteciler olmazsa çoban bulunamayacak.
"Hangi tür hayvancılık olursa olsun bunun %70'i yiyecek/yem giderleridir." Hayvancılığın ayakta kalabilmesi ise çobanlara bağlıdır. Meraların ve ormanların yüzyıllardır gönüllü bekçiliğini yapan çobanlardır. Üretim artmadan et ucuzlamaz. Üretimi arttırmak için mera hayvancılığına dönmemiz ve çobancılığı teşvik etmemiz lazım.
Türkiye'nin en büyük et kombinesi şirketlerinden Hacıince Şirketler Grubu'nun Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Hacıince, Bursa'da düzenlenen "Tarımın Geleceği" panelinde bu konuya dikkatleri çekiyor: "Seksen milyon nüfus var. Bunun üzerine turistleri ve mültecileri de sayın. Yakında yurtdışından parasıyla da et alamayacağız. Kendimiz üretmemiz gerekiyor. Kendi şartlarımıza uygun biçimde hayvancılık yapmamız lazım. Türkiye'de ormanları korumak için 15 bin kişilik güç var ama meracılığı koruyacak çobanımız yok. Acilen mera hayvancılığını geliştirmemiz lazım. Bunun için de düzenlemeler yapmamız lazım. Meracılık gelişmezse et fiyatının düşmesi zor. Avrupa'da uzun süre çiftçilik yapmayan insanlar kredi alamıyor. Bizde ise doktorlar çiftçilik yapıyor. Çiftçiliğin ikinci meslek olarak yapılmaması gerekir. Tarım yoksa mutfak da yok. Nüfusu nasıl doyuracağız? Tarımsal gelişme olmadan sağlıklı gelişmeden bahsedemeyiz. Tarımda en önemli sorun meraların ve tarım alanlarının imara açılmasıdır."
Çobanlık göçüp giden, geleceği olmayan bir meslek değil, bir hayat tarzıdır. Bu hayat tarzına ve köylere tekrar dönmemiz şarttır. Kalkınma köyden başlar. Atalarımız yüzyıllar öncesinden boşuna "Buğdayla koyun gerisi oyun" dememişler.
Buğday ve koyununu, -etini ve ekmeğini- yeterince yetiştirip stok yapmayanlar en nihayetinde onun bunun oyuncağı ve esiri olurlar. Şu an büyük ölçüde tüm tarım ürünlerinde ihracatçı durumdayız.
Tüm dünya ülkelerinden et ve canlı hayvan dilenir olduk. Bir an evvel silkinip kendimize gelmemiz ve bizi zengin kılacak Milli Ekonomi Modeli'ni iktidar etmemiz gerekmektedir.
Adem Birinci / diğer yazıları
- Ali'nin Hendek’teki darbesi / 28.11.2023
- Kisa hadisi ve Ehl-i Aba / 25.11.2023
- Huzur hakkı ve çoklu maaş / 17.11.2023
- Zilzal Suresi / 26.10.2023
- Bu ülke insanı intihar edemez / 24.10.2023
- Taif ya da zulüm ve merhamet / 06.10.2023
- Boykot / 04.10.2023
- Hz. Fatıma anamızın nuru / 27.09.2023
- Âlemler nura gark oldu Muhammed doğduğu gece / 26.09.2023
- Ebu Leheb (Ateşin Babası) / 04.09.2023
- Kisa hadisi ve Ehl-i Aba / 25.11.2023
- Huzur hakkı ve çoklu maaş / 17.11.2023
- Zilzal Suresi / 26.10.2023
- Bu ülke insanı intihar edemez / 24.10.2023
- Taif ya da zulüm ve merhamet / 06.10.2023
- Boykot / 04.10.2023
- Hz. Fatıma anamızın nuru / 27.09.2023
- Âlemler nura gark oldu Muhammed doğduğu gece / 26.09.2023
- Ebu Leheb (Ateşin Babası) / 04.09.2023