Bayburt Kalesi: 3 kilometreye yakın sur uzunluğuyla heybetli bir yapı
Anadolu'nun kuzeydoğu ucunda, Karadeniz'i Basra Körfezi'ne bağlayan tarihi İpek Yolu güzergâhında, Çoruh Nehri'nin kıyısındaki sarp kayalıklar üzerine kurulu olan Bayburt Kalesi, Türkiye'nin en büyük üçüncü kalesi olma özelliğiyle görkemli bir tarihi mirastır
25.09.2025 19:17:00 / Güncelleme: 25.09.2025 19:20:18
Hasan Gündoğdu
Hasan Gündoğdu





Kesin yapılış tarihi bilinmese de, varlığından M.Ö. ilk yüzyıllardan itibaren söz edilen bu abidevi yapı, Roma'dan Bizans'a, Selçuklu'dan Osmanlı'ya kadar pek çok medeniyetin izlerini taşır.
Mimari heybeti ve benzersiz adı
Kale, hem iç hem de dış surlara sahip, arazi yapısına uyum sağlayarak şekillenen altıgenimsi bir plana sahiptir. Toplamda 3 kilometreye yakın sur uzunluğu ve yer yer 30 metreyi bulan sur yükseklikleriyle bir zamanlar aşılması güç bir savunma yapısıydı.
İnşaatında yöreye has düzgün kesme taşlar kullanılmış, özellikle burçların sağlamlığı dikkat çekicidir. Kale surlarının iç kısımları yer yer moloztaş ve kesme taş örgü sistemlerinin birleşimiyle inşa edilmiştir.

Bayburt Kalesi'ni Anadolu'daki diğer kalelerden ayıran en çarpıcı özelliklerden biri ise tarihi kayıtlarda geçen "Çinimaçin Kalesi" adıdır. Bu ismi almasının nedeni, Selçuklu döneminde kalenin dış surlarının mor ve yeşil renkli firuze çinilerle süslenmiş olmasıdır.
Bu çiniler, kaleye adeta bir "ışık salarak", Evliya Çelebi'nin Seyahatnamesi'nde bahsettiği gibi "şehir ay ve gün ışığında aydınlanmaktadır" betimlemesine ilham vermiştir.
Ne yazık ki, savaşlar ve tahribat nedeniyle bu çiniler zamanla yok olmuş, ancak 2017'de başlatılan kapsamlı restorasyon ve arkeolojik çalışmalarla, bulunan kırık örneklerden yola çıkılarak orijinaline uygun 800 yıllık çini süslemeleri yeniden üretilerek surlara yerleştirilmeye başlanmıştır. Bu çinilerde, 'Allah', 'Sonsuzluk', 'Kuş Palmet' gibi Türk-İslam medeniyetine ait ince motifler yer almaktadır.

Tarihi katmanlar ve önemli detaylar
Kale, sadece bir savunma yapısı değil, aynı zamanda içerisinde bir yaşam merkeziydi. Evliya Çelebi, 17. yüzyıldaki ziyaretinde kale içinde 300 haneli bir mahalle ile Ebü'l Feth Camii'nin bulunduğunu kaydetmiştir.
Ayrıca kale, su ihtiyacını karşılayan, kayaya oyulmuş dik merdivenli yollardan Çoruh Nehri'ne inen ve Suluk adı verilen iki tünele sahiptir.
Kale, Anadolu Selçuklu Devleti döneminde, özellikle Selçuklu hükümdarı II. Kılıçarslan'ın oğlu Tuğrul Şah zamanında, Trabzon İmparatorluğu'ndan gelebilecek saldırılara karşı adeta yeniden inşa edilmiştir.

Kale üzerindeki yirmiden fazla Arapça kitabenin büyük çoğunluğu bu döneme aittir ve kalenin ne denli tahkim edildiğini göstermektedir. Ayrıca, ünlü Selçuklu mimarı Lülü'ye ait bir kitabe de kale bünyesinde yer alır.
Osmanlı döneminde Kanuni Sultan Süleyman ve III. Murad zamanlarında önemli onarımlar görmüş olsa da, 1828-1829 Osmanlı-Rus Savaşı sırasında büyük ölçüde tahrip edilmiştir.

Efsaneler ve kültürel bağ
Bayburt Kalesi, sadece tarihsel bir eser değil, aynı zamanda Dede Korkut Hikayeleri'nden birine de konu olmuştur. "Kam Büre Oğlu Bamsı Beyrek Boyunu Beyan Eder" adlı hikâyede, Bamsı Beyrek'in fethetmek ve ün kazanmak için yola çıktığı kale, Bayburt Kalesi'dir.
Halk arasında anlatılan bir diğer efsane ise, kalenin alınışını Hz. Ali'ye bağlar. Söylentiye göre, Bizanslıların elinde olan kaleye çıkış yolları kapalıyken, Hz. Ali'nin Düldül'e binip okuyup üflemesiyle atının ayağının kalenin duvarlarını delerek içeri sıçraması ve kaleyi ele geçirmesi anlatılır. Bu efsaneler, kalenin yöre kültürü ve hafızasındaki derin yerini gösterir.
Bayburt Kalesi, Anadolu'nun zorlu coğrafyasında, ticaret yollarının kesişim noktasında yüzyıllardır ayakta kalma mücadelesi vermiş, mimari ihtişamı ve kültürel zenginliği ile bugün ziyaretçilerini tarihin derinliklerine doğru bir yolculuğa çıkaran, Anadolu'nun en önemli kalelerinden biri olmaya devam etmektedir.
Mimari heybeti ve benzersiz adı
Kale, hem iç hem de dış surlara sahip, arazi yapısına uyum sağlayarak şekillenen altıgenimsi bir plana sahiptir. Toplamda 3 kilometreye yakın sur uzunluğu ve yer yer 30 metreyi bulan sur yükseklikleriyle bir zamanlar aşılması güç bir savunma yapısıydı.
İnşaatında yöreye has düzgün kesme taşlar kullanılmış, özellikle burçların sağlamlığı dikkat çekicidir. Kale surlarının iç kısımları yer yer moloztaş ve kesme taş örgü sistemlerinin birleşimiyle inşa edilmiştir.

Bayburt Kalesi'ni Anadolu'daki diğer kalelerden ayıran en çarpıcı özelliklerden biri ise tarihi kayıtlarda geçen "Çinimaçin Kalesi" adıdır. Bu ismi almasının nedeni, Selçuklu döneminde kalenin dış surlarının mor ve yeşil renkli firuze çinilerle süslenmiş olmasıdır.
Bu çiniler, kaleye adeta bir "ışık salarak", Evliya Çelebi'nin Seyahatnamesi'nde bahsettiği gibi "şehir ay ve gün ışığında aydınlanmaktadır" betimlemesine ilham vermiştir.
Ne yazık ki, savaşlar ve tahribat nedeniyle bu çiniler zamanla yok olmuş, ancak 2017'de başlatılan kapsamlı restorasyon ve arkeolojik çalışmalarla, bulunan kırık örneklerden yola çıkılarak orijinaline uygun 800 yıllık çini süslemeleri yeniden üretilerek surlara yerleştirilmeye başlanmıştır. Bu çinilerde, 'Allah', 'Sonsuzluk', 'Kuş Palmet' gibi Türk-İslam medeniyetine ait ince motifler yer almaktadır.

Tarihi katmanlar ve önemli detaylar
Kale, sadece bir savunma yapısı değil, aynı zamanda içerisinde bir yaşam merkeziydi. Evliya Çelebi, 17. yüzyıldaki ziyaretinde kale içinde 300 haneli bir mahalle ile Ebü'l Feth Camii'nin bulunduğunu kaydetmiştir.
Ayrıca kale, su ihtiyacını karşılayan, kayaya oyulmuş dik merdivenli yollardan Çoruh Nehri'ne inen ve Suluk adı verilen iki tünele sahiptir.
Kale, Anadolu Selçuklu Devleti döneminde, özellikle Selçuklu hükümdarı II. Kılıçarslan'ın oğlu Tuğrul Şah zamanında, Trabzon İmparatorluğu'ndan gelebilecek saldırılara karşı adeta yeniden inşa edilmiştir.

Kale üzerindeki yirmiden fazla Arapça kitabenin büyük çoğunluğu bu döneme aittir ve kalenin ne denli tahkim edildiğini göstermektedir. Ayrıca, ünlü Selçuklu mimarı Lülü'ye ait bir kitabe de kale bünyesinde yer alır.
Osmanlı döneminde Kanuni Sultan Süleyman ve III. Murad zamanlarında önemli onarımlar görmüş olsa da, 1828-1829 Osmanlı-Rus Savaşı sırasında büyük ölçüde tahrip edilmiştir.

Efsaneler ve kültürel bağ
Bayburt Kalesi, sadece tarihsel bir eser değil, aynı zamanda Dede Korkut Hikayeleri'nden birine de konu olmuştur. "Kam Büre Oğlu Bamsı Beyrek Boyunu Beyan Eder" adlı hikâyede, Bamsı Beyrek'in fethetmek ve ün kazanmak için yola çıktığı kale, Bayburt Kalesi'dir.
Halk arasında anlatılan bir diğer efsane ise, kalenin alınışını Hz. Ali'ye bağlar. Söylentiye göre, Bizanslıların elinde olan kaleye çıkış yolları kapalıyken, Hz. Ali'nin Düldül'e binip okuyup üflemesiyle atının ayağının kalenin duvarlarını delerek içeri sıçraması ve kaleyi ele geçirmesi anlatılır. Bu efsaneler, kalenin yöre kültürü ve hafızasındaki derin yerini gösterir.
Bayburt Kalesi, Anadolu'nun zorlu coğrafyasında, ticaret yollarının kesişim noktasında yüzyıllardır ayakta kalma mücadelesi vermiş, mimari ihtişamı ve kültürel zenginliği ile bugün ziyaretçilerini tarihin derinliklerine doğru bir yolculuğa çıkaran, Anadolu'nun en önemli kalelerinden biri olmaya devam etmektedir.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.