Kıbrıs meselesi, Doğu Akdeniz'in en karmaşık, en uzun soluklu ve en çok aktör barındıran diplomatik sorunlarından biri olarak gündemdeki yerini koruyor. Ada'nın siyasi yapısı, güvenlik ilişkileri, doğal kaynaklara ilişkin beklentiler ve iki toplum arasındaki statü tartışmaları yalnızca Kıbrıs'ın iç dinamiklerini değil; Türkiye, Yunanistan, Birleşik Krallık (İngiltere), Avrupa Birliği ve bölgenin enerji politikalarını doğrudan etkiliyor. Bu nedenle Kıbrıs'la ilgili her yeni diplomatik model, yalnızca iki toplumu değil, bölgesel güç dengesini de yeniden şekillendirme potansiyeline sahiptir.
Bu çerçevede son yıllarda öne çıkan "5+1 formatı", müzakere sürecine daha geniş bir katılım sağlamayı hedefleyen bir diplomatik mekanizma olarak hem uluslararası kamuoyunun hem de Kıbrıs'taki siyasi aktörlerin dikkatini çekmektedir. Format; KKTC, Kıbrıs Rum tarafı, Türkiye, Yunanistan, Birleşik Krallık ve BM'den oluşmaktadır. Bu yapı, tarafların eşit söz hakkına sahip olmasını ve müzakerelerin BM gözetiminde kurumsal bir çerçevede yürütülmesini öngörüyor. Özellikle garantör ülkelerin masada doğrudan yer alması, süreci geçmiş dönemlere göre daha çok katmanlı hale getirmiştir.
Erhürman'ın yaklaşımı: "Önce Lefkoşa'da netlik, sonra 5+1"
Tufan Erhürman, KKTC'nin masaya oturmadan önce kendi içinde netleşmesi, Türkiye ile eşgüdümlü ve uyumlu hareket etmesi, müzakere stratejisinin ortak bir iradeyle belirlenmesi gerektiğini vurgulamaktadır. Ona göre Kıbrıs'ın geleceği üzerine karar verilirken iç siyasi uyum ve teknik hazırlıklar tamamlanmadan 5+1 formatına girilmesi hem masadaki pozisyonu zayıflatır hem de sürecin etkinliğini düşürür.
Bu yaklaşım, müzakere öncesi hazırlığın diplomasi kadar değerli olduğu; pozisyon, hedef ve kırmızı çizgilerin net tanımlanması gerektiği fikrine yansıtmaktadır. Böylece 5+1 görüşmeleri daha somut, daha yönlendirilmiş ve sonuç odaklı bir çerçeveye oturabilir.
Denktaş döneminin diplomasisi: Çerçeve, ilkeler ve farklılıklar
Rauf Denktaş'ın liderliği döneminde Kıbrıs görüşmeleri bugünkü kadar çok aktörlü değildi. Süreç büyük ölçüde:
"İki toplum + BM" ekseni üzerinden ilerler, Garantör ülkeler ise dış destekleyici olarak konumlanırdı.
Denktaş'ın diplomasi anlayışı üç temel ilkeye dayanırdı:
1. Siyasi eşitliğin olmazsa olmazlığı
2. Garantörlüğün devamı ve güvenlik mimarisine bağlılık
3. Şeffaf ve BM gözetimindeki bir müzakere zemini
Denktaş'ın en dikkat çeken özelliklerinden biri, müzakere masasında mümkün olduğunca bağımsız ve kendine güvenen bir KKTC duruşu sergilemesiydi. Masanın yapısı farklı olsa da Denktaş'ın ilkeleri günümüzdeki 5+1 formatının felsefi altyapısıyla uyumludur.
Denktaş ve Erhürman: Benzerlikler ve ayrışmaların analizi
Benzerlikler
Her iki lider de KKTC'nin güçlü, tutarlı ve net bir pozisyonla masada yer almasını zorunlu görür.
BM gözetiminde yürütülen diplomasi, iki tarafın da güven duyduğu ana çerçevedir.
Türkiye ile yakın istişare ve iş birliği her iki yaklaşımda da kritik bir rol oynar.
Tarafların eşitliği ve garantörlüğün devamı, ortak paydaları oluşturur.
Farklılıklar
Denktaş dönemi iki toplum odaklı bir modele dayanırken; Erhürman döneminde garantör ülkeler masada aktif oyuncular haline gelmiştir.
Erhürman daha koordineli, kurumsal ve çok taraflı diplomasiye önem verirken; Denktaş daha bağımsız, lider merkezli bir müzakere anlayışı benimsemiştir.
5+1 formatı, güç dengelerinin daha görünür olduğu, çok uluslu bir diplomasi zemini yarattığından, Denktaş dönemine kıyasla daha karmaşık bir denkleme işaret eder.
5+1 formatının bölgesel ve stratejik önemi
Günümüzde Kıbrıs görüşmelerini yalnızca siyasi tartışmalar çerçevesinde ele almak artık mümkün değildir. Çünkü:
Doğu Akdeniz'deki doğalgaz rezervleri,
Enerji nakil hatları,
Güvenlik ve askeri denge,
Türkiye-AB ilişkileri,
NATO içi dinamikler
Görüşmeleri doğrudan etkileyen alanlardır.
5+1 formatı, işte bu nedenle yalnızca Kıbrıs'ın değil, bölgesel güç mimarisinin geleceğini şekillendirebilecek bir platform niteliği taşır.
Sonuç: Süreklilik, değişim ve yeni bir diplomatik ufuk
Denktaş'ın kararlı ve bağımsız diplomasi çizgisi ile Erhürman'ın kurumsal, çok taraflı ve hazırlığa önem veren yaklaşımı, Kıbrıs diplomasisinin hem sürekliliğini hem de gelişimini yansıtır. Bugünkü 5+1 formatı, geçmişin birikimini taşıyan, fakat bölgesel koşulların etkisiyle daha karmaşık hale gelmiş yeni bir diplomatik döneme işaret ediyor.
Masada atılacak her adım, yalnızca Kıbrıs'ın değil, Doğu Akdeniz'in enerji rotalarını, güvenlik dengelerini ve bölgesel ittifaklarını belirleyecek güce sahiptir. Bu nedenle 5+1 formatı hem riskler hem de önemli fırsatlar barındıran bir diplomatik sahne sunmaktadır
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Cem Bürüç / diğer yazıları
- Kıbrıs'ta yeni dönem 5+1: Denktaş dönemi ile bugünün karşılaştırması / 15.11.2025
- Barışın küresel ve yerel mimarisi / 14.11.2025
- Ukrayna Savaşında kim ne istiyor? / 11.11.2025
- Atatürk'ün dış politika felsefesi: Barışın stratejik gücü / 10.11.2025
- Rubio'nun Orta Asya hamlesi / 09.11.2025
- Küresel dengenin kırılma noktası: ABD, Rusya ve Türkiye'nin zor tercihleri / 08.11.2025
- Dış politikada duruş meselesi: Geçmişten bugüne / 07.11.2025
- Aynı masada, farklı dillerde konuşmak: Türkiye ve AB arasındaki sessiz uçurum / 06.11.2025
- Filistin'de sol hareketlerin dünü ve bugünü / 05.11.2025
- Almanya Başbakanı Friedrich Merz'in Türkiye ziyareti / 01.11.2025
- Barışın küresel ve yerel mimarisi / 14.11.2025
- Ukrayna Savaşında kim ne istiyor? / 11.11.2025
- Atatürk'ün dış politika felsefesi: Barışın stratejik gücü / 10.11.2025
- Rubio'nun Orta Asya hamlesi / 09.11.2025
- Küresel dengenin kırılma noktası: ABD, Rusya ve Türkiye'nin zor tercihleri / 08.11.2025
- Dış politikada duruş meselesi: Geçmişten bugüne / 07.11.2025
- Aynı masada, farklı dillerde konuşmak: Türkiye ve AB arasındaki sessiz uçurum / 06.11.2025
- Filistin'de sol hareketlerin dünü ve bugünü / 05.11.2025
- Almanya Başbakanı Friedrich Merz'in Türkiye ziyareti / 01.11.2025

















































































