"İki tarafın karşılıklı rızasına dayanan ilişki adı zina da olsa suç olmamalıdır," diyor Cumhuriyet Kadınları Derneği Başkanı bayan bilmem kim.
Yanı başında büyük teolog Zekeriya da var.
O başka alemlerde.
Birden çok evliliğin ne kadar yanlış olduğunun altını kalın çizgilerle çizmekle meşgul.
Kalın çizgi.
Siz ona kalas da deseniz olur.
Tıpkı bazı kafalar gibi..
Konuk bayan büyük bir vukufiyetle bu konudaki haklı gerekçelerini sıralarken gülümsüyor da Zekeriya.
Ama onun ihtisas alanı o değil.
O, o akşam kendisini diğer konuya, birden çok evlilik konusuna hazırlamıştı.
Gerekçesi de çok makul
Biraz tüy biraz kakül
Tartmaz bu beyni baskül.
Kafatası dolu kül
İster ağla ister gül
Sen ötmene bak bülbül.
Dekanlığı altındaki onlarca kız çocuğuna başörtüsü kullandığı için hayatı ve eğitimi zehir eden Zekeriya, iki eşliliğe niye karşı olduğunu da tarihe not düşülecek şu cümlelerle ifade ediyor: İkinci eş büyük bir psikolojik baskı altında kalıyor.
Dünyanın bütün feministleri birer harf getirseler Zekeriya'nın fem-i muhsinesinden/mübarek ağzından çıkan böyle derin manalı bir cümleyi sittin senede kuramazlar.
İkinci eş olmanın psikolojik baskısından kurtulamayan kadın(!), gayr-i meşru ilişki ile, yani zina yapmakla suçlanınca, psikolojik baskıdan kurtulması için ne olsa yapılıyor.
Bu konuda üç başlık var:
Resmi nikah, "tek çıkar yol"
İmam nikahı, kanunen suç ve "son derece yanlış" bir hareket.
Üçüncü şık ise nikahsız yaşamak. "Bunun bir sakıncası yok"(!)
Ha bir de dördüncü şık var zina.
Kadın erkek ilişkisi bu şıklardan biri üzerine oturuyor.
Zina fiili, yeni bir tarif getirilerek masum hale getirildi.
"Karşılıklı rıza."
Zina karşılıklı rıza ile olunca suç olmaktan çıkıyor.
Yani bir adam imam nikahı kıyarsa, suçludur, ama karşılıklı rıza ile yapılan zina suç olmuyor.
İşin özeti bu.
Gönül huzuru içinde yapılan iş meşru olmuş oluyor.
Mesela bir hırsız eğer kerhen çalıyorsa suç.
Yok gönül rızasıyla çalıyorsa suç değil.
Bir katil, o da bunun gibi.
Zinayı meşrulaştırma adına yapılan onca izahattan sonra, Hz. Peygamber (as)'ın şu meşhur hadisini bir kere daha düşündüm.
Şöyle buyuruyor o yüce peygamber:
"Kıyamet alametlerindedir, zinadan doğan çocukların çoğalması. İş öyle bir noktaya varacak ki, yol ortasında bu iş işlenecek. Namus ehli insanlar buna engel olamadığı gibi, şunu temenni edecek; keşke bu fiili yol kenarında yapsalar da biz de rahatça yolumuza devam etsek."
"Başörtüsü İslam'ın emridir", "örtünmek farzdır" diyenlere karşı aslan kesilen ünlü teolog o akşam kuzu gibiydi.
Kime karşı mı?
Zinayı suç olmaktan çıkarmayı savunanlara karşı.
Nikâhsız yaşamayı sıradanlaştıranlara karşı.
Ama en önemlisi cömert bir ailenin çocuğu olduğu; "Erkek birden çok kadınla evlenebildiği gibi, kadın da birden çok erkekle evlenebilmeli" demesinden belli bir akademisyenin bu iğrenç düşüncesi karşısında da çok nazik bir tavır sergiledi Zekeriya.
Nezaketten zerre taviz vermedi o gece.
Anlaşılan bütün enerjisini başörtüsüne karşı mücadele yapmaya ayırmış olacak ki, İslam'a göre sapıklık olan bu tip oluşumlara karşı ya gülüp geçmeyi, ya da gereğinden fazla kibar olmayı tercih ediyor.
Ne diyelim her şey nasip.
Yanı başında büyük teolog Zekeriya da var.
O başka alemlerde.
Birden çok evliliğin ne kadar yanlış olduğunun altını kalın çizgilerle çizmekle meşgul.
Kalın çizgi.
Siz ona kalas da deseniz olur.
Tıpkı bazı kafalar gibi..
Konuk bayan büyük bir vukufiyetle bu konudaki haklı gerekçelerini sıralarken gülümsüyor da Zekeriya.
Ama onun ihtisas alanı o değil.
O, o akşam kendisini diğer konuya, birden çok evlilik konusuna hazırlamıştı.
Gerekçesi de çok makul
Biraz tüy biraz kakül
Tartmaz bu beyni baskül.
Kafatası dolu kül
İster ağla ister gül
Sen ötmene bak bülbül.
Dekanlığı altındaki onlarca kız çocuğuna başörtüsü kullandığı için hayatı ve eğitimi zehir eden Zekeriya, iki eşliliğe niye karşı olduğunu da tarihe not düşülecek şu cümlelerle ifade ediyor: İkinci eş büyük bir psikolojik baskı altında kalıyor.
Dünyanın bütün feministleri birer harf getirseler Zekeriya'nın fem-i muhsinesinden/mübarek ağzından çıkan böyle derin manalı bir cümleyi sittin senede kuramazlar.
İkinci eş olmanın psikolojik baskısından kurtulamayan kadın(!), gayr-i meşru ilişki ile, yani zina yapmakla suçlanınca, psikolojik baskıdan kurtulması için ne olsa yapılıyor.
Bu konuda üç başlık var:
Resmi nikah, "tek çıkar yol"
İmam nikahı, kanunen suç ve "son derece yanlış" bir hareket.
Üçüncü şık ise nikahsız yaşamak. "Bunun bir sakıncası yok"(!)
Ha bir de dördüncü şık var zina.
Kadın erkek ilişkisi bu şıklardan biri üzerine oturuyor.
Zina fiili, yeni bir tarif getirilerek masum hale getirildi.
"Karşılıklı rıza."
Zina karşılıklı rıza ile olunca suç olmaktan çıkıyor.
Yani bir adam imam nikahı kıyarsa, suçludur, ama karşılıklı rıza ile yapılan zina suç olmuyor.
İşin özeti bu.
Gönül huzuru içinde yapılan iş meşru olmuş oluyor.
Mesela bir hırsız eğer kerhen çalıyorsa suç.
Yok gönül rızasıyla çalıyorsa suç değil.
Bir katil, o da bunun gibi.
Zinayı meşrulaştırma adına yapılan onca izahattan sonra, Hz. Peygamber (as)'ın şu meşhur hadisini bir kere daha düşündüm.
Şöyle buyuruyor o yüce peygamber:
"Kıyamet alametlerindedir, zinadan doğan çocukların çoğalması. İş öyle bir noktaya varacak ki, yol ortasında bu iş işlenecek. Namus ehli insanlar buna engel olamadığı gibi, şunu temenni edecek; keşke bu fiili yol kenarında yapsalar da biz de rahatça yolumuza devam etsek."
"Başörtüsü İslam'ın emridir", "örtünmek farzdır" diyenlere karşı aslan kesilen ünlü teolog o akşam kuzu gibiydi.
Kime karşı mı?
Zinayı suç olmaktan çıkarmayı savunanlara karşı.
Nikâhsız yaşamayı sıradanlaştıranlara karşı.
Ama en önemlisi cömert bir ailenin çocuğu olduğu; "Erkek birden çok kadınla evlenebildiği gibi, kadın da birden çok erkekle evlenebilmeli" demesinden belli bir akademisyenin bu iğrenç düşüncesi karşısında da çok nazik bir tavır sergiledi Zekeriya.
Nezaketten zerre taviz vermedi o gece.
Anlaşılan bütün enerjisini başörtüsüne karşı mücadele yapmaya ayırmış olacak ki, İslam'a göre sapıklık olan bu tip oluşumlara karşı ya gülüp geçmeyi, ya da gereğinden fazla kibar olmayı tercih ediyor.
Ne diyelim her şey nasip.
Müslim Karabacak / diğer yazıları
- Müşriklerle hicv / 21.04.2024
- Kıyas önemlidir.... / 14.04.2024
- Kur'anı doğru anlamak / 13.04.2024
- Şimdi sırada "Dinsel Dönüşüm" var / 07.04.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -5 / 03.04.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -4 / 27.03.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -3 / 26.03.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -2 / 21.03.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua... - 1 / 20.03.2024
- Hz. Muhammed'den (saa) kim niye rahatsız olur? / 17.03.2024
- Kıyas önemlidir.... / 14.04.2024
- Kur'anı doğru anlamak / 13.04.2024
- Şimdi sırada "Dinsel Dönüşüm" var / 07.04.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -5 / 03.04.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -4 / 27.03.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -3 / 26.03.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua.. -2 / 21.03.2024
- Ramazanda; Dua... Dua...Dua... - 1 / 20.03.2024
- Hz. Muhammed'den (saa) kim niye rahatsız olur? / 17.03.2024